Resimde Dışavurumculuk (Ekspresyonizm)
Dışavurumculuk, 20.yy’in başında, Avrupa’da önce plastik sanatlarda, sonra mimarlık, edebiyat, tiyatro, sinema ve müzik alanlarında etkin olmuştur. Plastik sanatlarda izlenimcilik (Empresyonizm) ve Doğalcılık’a (Naturalizm) bir başkaldırı niteliğinde gelişmiş, özellikle Almanya ve Fransa’da 1930’lara değin sürmüştür. Duyguların, sanat yapıtları aracılığıyla dışavurulması, iletilmesi ilkesine dayanan Dışavurumculuk, kavram olarak 19.yy’ın sonlarında ortaya atılmıştır. Doğu’nun ruhsal dinginliği ve uyumu arayan içe dönük felsefesine karşı Batı insanının her zaman duygularını dışavurmaya yatkın olması, bu terimi Batı sanatı için geçerli kılmıştır. Fransa’da Fovizm ile hemen hemen aynı yıllarda ortaya çıkmasına karşın, Almanya’daki Die Brücke (Köprü Grubu), Kuzey insanının düşünce ve duygularını irdeleme alışkanlığından ve Almanya’nın o dönemdeki siyasal ve toplumsal yapısındaki değişimlerden ötürü, en yaygın anlatımını burada bulmuş ve siyasal bir başkaldırı niteliği de yüklenmiştir. 20.yy’ın gelişiminde duyguların belli kompozisyonlar içinde gerçekçi (realist) bir biçimde yansıtılması Dışavurumculuk sayılmamış, renk, çizgi, yüzey ve kütlenin biçimsel strüktürlerinin etkisi ya da kompozisyonun olağandışı bir biçimde yorumlanması ve düşsel çağrışımlar taşıması beklenmiştir. Ayrıca “anlatımcı” (ekspresif) ve “dışavurumcu” (ekspresyonist) kavramları birbirinden ayrı tutulmuştur. Anlatımcı ifadede sanatçı ile dış dünya, özellikle de doğa arasındaki ilişki
sevgi ve güvene dayalı, olumlu bir bakış açısı barındırırken, Dışavurumculukla bu, daha farklı yorumlanmış, Doğa çözümleyici bir yöntemle parçalara ayrılarak, gerisinde taşıdığı anlamlar, simgesel (sembolist) çağrışımlar ve ruhsal algılamalar önem kazanmıştır.
Gauguin, Van Gogh, Munch, F.Hodler ve J.Etısor, çağdaş Dışavurumculuk’un öncüleri sayılmışlardır. Alman ve Fransız okulları olarak genelde ikiye ayrılan akım, her grup ya da sanatçı tarafından farklı uygulanmış, ancak bunlar içerik açısından olduğu kadar biçim açısından da bazı ortak özellikler sergilemişlerdir. Kalın dış çizgiler (kontur) ve kaba hatlarla yalınlaştırılmış biçimler, parlak renklerin çarpıcı ve yer yer doğaya aykırı uygulanması, anlatımı vurgulamak için biçim bozmalar, sık sık başvurulan yöntemler olmuştur. Ayrıca, konu, gerçeğe uygun olarak değil, sanatçının algıladığı biçimde betimlenmiştir. Almanya’da Die Brücke ve Der Blaue Reiter gruplarının sanatçıları ile, Emst Barlach (1870-1939), W.Lehmbruck, M.Beckmann, E.Nolde, Christian Rohlfs (1849-1938), Paula Modersohn-Becker (1876-1907), Avusturya’da O.Kokoschka ve E.Schiele, Belçika ’da Laethem-Saint-Martin grubu üyeleri ile C.Permeke, Alman Dışavurumculuğu’na dahil edilen başlıca sanatçılardır. Fovistler’le M.Chagall ve C.Soutine, G.Rouault, Jules Pascin (1885-1930), Andre Dunoyer de Segonzac (1884-1974), M.Gromaire de Fransız Dışavurumculuğu kapsamında değerlendirilirler.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi
vikipedi, ekşi