PALEY William (1743-1805)
İngiliz, tanrıbilimci, filozof. Tanrıbilimsel Yararcılık’ı ortaya atmıştır.
Temmuz 1743’te Peterborough’da doğdu, 25 Mayıs 1805’te Lincoln’da öldü. Bir papaz olan babası Giggleswick İlkokulu’nun başına getirilince Paley de orada eğitildi. 1759’da girdiği Cambridge Üniversitesi Christ’s College’da matematik okudu. 1766’da Cambridge Üniversitesi öğretim üyesi, 1767’de papaz oldu. 1776’da evlenince, kurallar gereği, üniversitedeki görevinden ayrıldı. Kilise içinde çeşitli görevlerde çalıştı, Carlisle piskopos yardımcılığını üstlendi.
Paley, İngiliz hazcı ahlak geleneğini tanrısal bir kaynağa bağlamıştır. Onun yapmaya çalıştığı, yararcılığı Tanrı buyruğu olarak gösterip, bu ahlak kuramım dinsel bir temele bağlamaktır.
Paley’ye göre insan eylemi hazlara yöneliktir. Dolayısıyla davranışı belirleyen yarardır. Tanrı, insanın hem bu dünyada hem de öbür dünyada mutlu olmasını istemiştir. Mutluluk ise genel yarardadır. Erdem insanlığa iyilik yapmaktır, sonsuz mutluluğu amaçlayan ve Tanrı istenciyle temellendirilen yararcı bir ilkeyle belirlenmektedir. Genel yarara yönelik eylem, Tanrı’nın insanlara verdiği görevdir. Ahlak, bu görevin incelenmesidir.
Ahlaklı davranış genel mutluluğu artıran davranıştır. İyi olan eylemleri yapmalı, genel mutluluğu eksilten eylemlerden de kaçınmalıdır. Genel yararı ahlaka temel yapanın tanrısal istenç olduğunu anlamak için “doğal ışığa” başvurmak ya da Incil’i incelemek yetecektir. Bir eylemin genel yararı artırıcı olup olmadığını anlamak için, bu eylemin doğurduğu sonuçları incelemek gerekir.
Paley, yararcı tutumuyla İskoç Sağduyu Okulu filozoflarının ahlak görüşlerini karşısına alır. Reid ve Stewart’m ortaya attıkları “ahlak duyusu” kavramını yadsır, ahlak yargılarını doğuştanlık, içgüdü ya da sezgi gibi ilkelere dayandıran yaklaşımları da eleştirir. Ona göre, ahlaklı davranışın ortaya çıkması kimi eylemlerin yararlı olduğunu kavrama, beğenme ve onaylamaya bağlıdır. Onaylanan ve beğenilen eylem genel yarara yönelik olandır.
Tanrı’mn varlığını kanıtlamada, Paley, gözlemlerine dayanır. Dağda dolaşırken karşılaşılan bir kayanın, bulunduğu yere nasıl geldiği sorulsa, bu konuda bir şey bilinmese bile verilecek yanıt kayanın orada durduğu biçimindedir. Böyle bir yanıtı kimse yadır-gayamaz. Oysa bu soru, yolda yürürken bulunan bir saat için sorulursa, bilgi yokluğunda verilecek yanıt bu kez yadırganır. Çünkü, saatin büyük incelik ve denge sergileyen parçalarının bir amaç için bir araya getirildiği bellidir. Bu amaç zamanı göstermektir. Doğaya bakıldığında insanların, hayvanların ve böceklerin kemik ve kasları da, saatin parçaları gibi bir amaçsal denge içinde bir araya gelmiştir. Dolayısıyla insanın ve hayvanın yapıcısı olarak Tanrı var olmalıdır.
• YAPITLAR (başlıca): Works, (ö.s.), 8 cilt, 1805, (“Çalışmalar”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi