Ebû Muhammed Abdullah b. Yûsuf (ö. 567/1171) Son Fatımî halifesi (1160-1171). 20 Muharrem 546’da [9 Mayıs 1151] Kahire’de doğdu. Bu sırada devlet zayıf düşmüştü ve karışıklıklar içindeydi. Fatımî idaresi Mısır’ın Sünnî halkı tarafından desteklenmediği gibi, Bedr el-Cemâlî’den (ö. 1094) beri ülkeyi fiilen vezirler yönetmekteydi. Büyük kumandanlardan vezirlik makamına geçenler “Sultan” unvanını alıyor, sikke ve hutbede adları halife ile beraber anılıyordu.
Vezir Talâi’ b. Rüzzîk, genç Fatımî Halifesi Fâiz’in 3 Temmuz 1160 tarihinde ölümü üzerine onun yerine henüz dokuz yaşındaki Ebü Muhammed Abdullah’ı el-Âdıd-Lidînillâh unvanıyla halife ilân etti. Ayrıca halifeyi ve sarayı kontrol altında tutabilmek için onu kızlarından biriyle evlendirdi ve böylece devlet idaresine tamamen hâkim oldu. Talâi’in Eylül 1161’de öldürülmesi üzerine yerine Rüzzîk vezir tayin edildi. Rüzzîk’ten sonra sırasıyla Küs Valisi Şâver ve saray ağası Dirgâm vezir oldu. Ancak Sâver 25 Mayıs 1164 tarihinde yeniden Fatımî vezirliğini ele geçirdi. Kudüs Haçlı Kralı Amaury’nin 1168 yılında Mısır’da Şâver’e karşı çıkarttığı isyanın başarısızlıkla sonuçlanması üzerine elebaşıları Kudüs’e kaçtılar. Amaury isyancıların teşvikiyle Mısır’ı işgale karar verdi ve 19 Ekim 1168’de Askalân’dan Mısır’a hareket etti. Bunun üzerine Şâver ve Âdıd, Nûreddin Zengî ile Esedüddin Şîrkûh’tan yardım istediler. Şîrkûh 7000 kişilik bir orduyla Mısır’a hareket edince Amaury ülkesine döndü. Şîrkûh Kahire’de Halife Âdıd ve veziri Şâver tarafından karşılandı. Şâver, Şîrkûh’un yeğeni Selâhaddin (Eyyûbî) ve arkadaşları tarafından kendileri aleyhinde faaliyette bulunduğu için tutuklandı ve Halife Âdıd’ın emriyle 18 Ocak 1169 tarihinde idam edildi. Daha sonra Şîrkûh vezirlik makamına getirildi.
Şîrkûh vezir tayin edildikten iki ay sonra öldü. Nûreddin’in kumandanlarının tavsiyesi üzerine Âdıd 26 Mart 1169 tarihinde Selâhaddin’i vezir tayin etti. Selâhaddin’i ve Oğuzlar’ı kendileri için tehlikeli gören muhalifleri, onları Mısır’dan atmak için Haçlılar’la iş birliği yaptılar. Üstâdüddâr Emîr Cevher’in Haçlılarda bu maksatla yazdığı bir mektup Selâhaddinin eline geçti; o da bir fırsatını bulup Emîr Cevher’i öldürttü. Bunun üzerine 21 Ağustos 1169’da Mısır’daki Sudanlı ve Ermeni askerler isyan ettiler. Selâhaddin’in askerleriyle isyancılar arasındaki iki gün süren şiddetli sokak çarpışmaları Selâhaddin’in tam bir zaferiyle sonuçlandı. Bu isyanda halifenin ve sarayda kilerin isyancıları tuttuğu ortaya çıktı. Bunun üzerine Selâhaddin saray muhafız kuvvetleri kumandanlığına Bahâeddin Karakuş’u tayin etti. Bu isyan bir bakıma Fatımî Devleti’nin sonu oldu. Çünkü artık bütün hâkimiyet Selâhaddin’in eline geçmişti.
Âdıd ile Selâhaddin arasındaki münasebetler iyi başladı. Halife, Selâhaddin’e bol ihsanlarda bulundu. Dimyat müdafaasından sonra Selâhaddin’in itibarı iyice arttı. 1170 yılı başlarında Âdıd’ın ve Mısırlı askerlerin elinde kalan son imkânlar da alındı. Bundan sonra Selâhaddin Şiî tarzında ezan okunmasını yasakladı. Fatımi kadılarını azlederek yerlerine Sünnî kadılar tayin etti. Fâtımîler’in Câmiü’l-Ezher’deki propaganda merkezini kapattı ve Sünnî doktrinini kuvvetlendirmek için yeni medreseler açtı. 1170 yılı ortalarında da Âdıd’ın merasimle cuma ve bayram namazlarına çıkmasını yasakladı. Nihayet, Haziran 1171’de Nûreddin Zengî’nin Fatımî hilâfetinin kaldırılmasını emreden mektubunun gelmesi üzerine Selâhaddin ve arkadaşları Fatımî halifeliğinin kaldırılmasına karar verdiler. 7 Muharrem 567 [10 Eylül 1171] Cuma günü Mısır’da Abbasîler adına hutbe okunmaya başladı. 10 Muharrem 567 [13 Eylül 1171] Pazartesi günü Âdıd’ın ölümüyle Fatımî hilâfeti ve devleti resmen sona ermiş oldu.
TDV İslam Ansiklopedisi