18.yy’da Özdekçi Akım
Doğabiliminin gelişmesiyle, Yeni Çağ felsefesi içinde Özdekçilik de (maddecilik) yaygınlaşmıştır. Önceleri doğaüstü ve tinsel nedenlere bağlanan pek çok olgu fiziksel verilerle açıklanabilmiştir. 17.yy’da Descartesçılık, örneğin Malebranche’ta nesnel bir İdealizm’e götürülmüş, Locke’un” ortaya attığı Deneycilik ise Berkeley’de bir Öznel idealizm’e dönüşmüştü.
18.yy’da, bu kaynaklardan özdekçi felsefeler türetilmiştir. Descartes’ın hayvanlan makine olarak değerlendiren mekanist öğretisi, insanı da bir makine olarak görüp tini bu makinenin işlevine indirgeyen kuramlara yol açmıştır. Öte yandan, Locke’u belirli bir yönde yorumlayarak tüm anlıksal işlevleri duyumlara bağlayan Condillac ve Hartley gibi filozoflar, duyumlan beyin olaylanyla özdeş tutan bir yaklaşım için gerekli temeli sağlamışlardır.
Özdekçilik, evrendeki tek varlığın, tek tözün özdek olduğunu, tinsel ya da anlıksal sanılan her şeyin özdeğe indirgenebileceğim, özdeksel bir yöntemle açıklanabileceğini savunur, insan anlığına değgin konularda başvurulan tinsel açıklamalar, Özdekçilik’in başlıca sorununu oluşturmuştur. Bir yandan Descartesçı Mekanizm, öte yandan da Locke’tan türetilen Duyumculuk bu sorunun çözümünde araç olarak kullanılmıştır. John Toland düşünceyi “beynin bir devimi” diye açıklarken, Hartley Özdekçilik’in tam sımnnda durur. Onun Mekanizm’i, sinirler ve beyindeki akışkan özdeğin yarattığı titreşimin duyumlann nedeni mi, yoksa duyumlarla özdeş mi olduğu sorusunu yanıtlamadan bırakır. Hartley ’in Mekanizmi’nin mantıksal sonucu, onun felsefesini yaymaya çalışan Priestley’in Özdekçiliği’nde belirir. Priestley’e göre tinsel olaylar devimlerle özdeştir. Bu konuda Hobbes’a yaklaşan Priestley, onun gibi, Tann dışında her nesnenin, insan tininin de, fiziksel bir yapı taşıdığını öne sürmüştür.
Fransız düşüncesinin en dizgesel Özdekçilik’i Baron d’Holbach’ın Systeme de la Nature’ünde (“Doğanın Dizgesi”) bulunur. Burada, kesin bir belirlenimcilik içinde yazgı, Tann ve tin yadsınır. istenç, zorunluluk düzeyinde önsel nedenlere bağlanır. Her şey ya özdeğe ya da özdeğin devimine indirgenir. Diderot da benzer görüşler benimsemiş, Cabanis ise tinin beynin işlevi olduğu görüşünü temellendirmeye çalışmıştır.
19.yy Özdekçileri’nce de kullanılacak olan bu yöntem, düşünceyi, midenin sindirimle, karaciğerin de safra ile olan ilişkileri anlamında, beyine bağlar.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi