AHLAK-I NASIRI
Nasîrüddîn-i Tûsî’nin (ö. 672/1274) ahlâk ve ahlâk felsefesiyle ilgili temel konuları ele alan Farsça eseri.
İsmâilî emirlerinden Nâsırüddin Abdürrahîm b. Ebû Mansûr’un isteği üzerine muhtemelen 633 (1236) yılında yazılan eser. insanın ahlâkî şahsiyetini oluşturan alışkanlıkların, fazilet ve reziletlerin nasıl meydana geldiğini ve ne gibi sonuçlar doğurduğunu felsefî bakımdan tam bir titizlikle araştırmayı, faziletleri geliştirme ve reziletlerden korunma yollarını göstermeyi gaye edinmiştir. Ahlâk-ı Nâsırî’de beşerî sıfatlar, huylar ve alışkanlıklar ayrı ayrı inceleme konusu yapılmış, ruhî ve manevî hastalıkların teşhis ve tedavisi, başka bir deyişle, ahlâkı koruma ve güzelleştirme yolları gösterilmiş, bu suretle ahlâk ilminin “Manevî tıp” ilmi olduğu şeklindeki Ebû Bekir er-Râzi’den beri İslâm âleminde yaygınlaşan klasik görüş devam ettirilmiştir. Eser, bu sahada yazılan Farsça kitapların ilki ve günümüze kadar ulaşmış olanların en değerlisidir. Bu özelliğiyle İslâm dünyasında ahlâk alanında yazılmış daha sonraki eserlerin pek çoğuna şekil ve muhteva bakımından örnek olmuştur.
Ahlâk-ı Nâsırî bir mukaddime ile üç “Makale”den meydana gelir. “Tehzîbü’l-ahlâk” adlı ilk makale. “Mebâdî” ve “Makâsıd” başlıklı iki bölüm halinde olup on yedi fasıldır. Aile ahlâkı ve idaresinden bahseden “Tedbırü’l-menâzir” adlı ikinci makale beş. “Şehirlerin yönetimi” anlamına gelen, siyasî ve sosyal ahlâk bahislerinin yer aldığı “Siyâsetü’l-müdün” adlı üçüncü makale ise sekiz fasıl olup sonuncusu Eflâtun’a atfedilen bazı öğütleri ihtiva eder.
Eserin başlıca kaynağı. İbn Miskeveyh’in Kitâbü Tahâreti’l-a’râk fî tehzîbi’i-ahlâk adlı Arapça eseridir. Tûsî. önce Farsça’ya tercüme ettiği bu kitabı daha sonra bazı değişiklikler yaparak eserine katmış, böylelikle Ahlâk-ı Nâşırî’nin birinci makalesi olan “Tehzîbü’l-ahlâk” bölümü meydana gelmiştir. “Tedbîrü’l-menâzil” kısmında daha çok İbn Sînâ’nın aynı adı taşıyan risalesinden, üçüncü makalesinde de Fârâbî’nin es-Siyâsetü’l-medeniyye”sinden istifade etmiştir. Tûsî. eserin önsözünde belirttiği gibi. İbnü’l-Mukaffa’in “Edeb”leri ile Eflâtun, Aristo ve Kindî’nin risaleleri gibi diğer kaynaklardan da faydalanmış ve bunlardan iktibaslar yapmıştır. İsmâilîler’in kalesinin Hülâgû Han tarafından fethedilmesi üzerine hapisten kurtulan ve kitabını gözden geçirerek yeni bir önsöz ekleyen Tûsî, bu önsözde, eserin bazı yerlerini değiştirip onu yeni velinimetlerine takdim ettiğini de belirtmiştir. Eserin bugün elde bulunan şekli bu ikincisidir.
Ahlâk-ı Nâsırî, çeşitli kaynaklardan faydalanılarak yazılmış olması itibariyle orijinal değilse de düzenlenişi, önemli tarif ve açıklamaları ve bilhassa özlü muhtevası ile yeni bir eser hüviyetini taşımaktadır. H. Ethe. onun üslûp bakımından kuru ve Devvâni’nin Ahlâk-ı Celâli’sinden daha az fasih olduğunu söylüyorsa da bu iddiaya katılmak mümkün değildir.
Ahlâk-ı Nâsırî’nin İran’da ve İran dışında, tam veya eksik olmak üzere, seksene yakın yazma nüshası vardır. İlk şerhi, Şah Âlemgîr zamanında. Abdurrahman b. Abdülkerîm Abbâsî-yi Burhânpûrî tarafından 1687’de yapılmıştır. İlk olarak 1269’da (1853) Kalküta’da yayımlanan eserin bir kısmı taş basması olmak üzere Hindistan, İran ve Pakistan’da çeşitli neşirleri yapılmışsa da M. Minovî ve A. R. Haydarî neşri dışındakilerin hiçbiri ilmî değildir. Celâl Humâi’nin Ahlâk-ı Nâşıri’den seçmeler yapmak ve bunlara dipnotlar, lügatçe ve bir önsöz ilâve etmek suretiyle hazırladığı Müntehab-ı Ahlâk-ı Nâsırî adlı önemli çalışması okullarda okutulmak üzere İran Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır. Eskiden beri müsteşriklerin dikkatini çeken ve çeşitli dillere çevrilen eserin İngilizce tam tercümesi M. Wickens tarafından yapılmıştır. Sovyet yazarı Rehim Sultan Ovundurda çeşitli nüsha farklarını dikkate alarak eseri Azerî Türkçesi’ne çevirmiştir.
TDV İslam Ansiklopedisi