Gazneli Mahmud Kimdir, Hayatı, Dönemi, Hakkında Bilgi

MAHMUD [Gazneli] (970-1030)

Gazneli hükümdarı. Devleti en geniş sınırlarına ulaştırmış, İslamiyet’i Hindistan’da yaymıştır.

14 Kasım 970’te Buhara’da (bugün Özbekistan’ da) doğdu. 30 Nisan 1030’da Gazne’de (bugün Afganistan’da) öldü. Babası Sebüktigin, Isık-göl do-laylannda yaşayan Barsgan Türkleri’nden Çok Kara Beçkem’in oğluydu. Bir baskın sırasında tutsak düşen Sebüktigin, Gazne Valisi Alptigin’e satılmıştı. On iki yaşında Müslüman olmuş, özgürlüğe kavuştuktan sonra da Alptigin’in kızı (Mahmud’un annesi) ile evlenmişti. Sebüktigin başanlı bir komutan olarak ün yaptı. Horasan valisi oldu. 1077’de merkezi Gazne olan Zâbülistan’da çıkan karışıklıktan önledi. Sâmâ-noğulları Devleti adına burayı yönetmeye başladı. Bu sıralarda henüz çocuk yaşta bulunan Mahmud’un öğrenimine özen gösterildi. Kısa zamanda Arapça ve Farsça öğrendi. İran edebiyatına ve İslam bilimlerine ilgi duyarak yetişti. Yunan filozoflarının kitaplarını okudu.

İlk gençlik yıllarında babası ile birlikte bölgesel savaşlara katıldı. Lamagan Savaşı’nda yararlık gösterdi. Babasının son yıllannda Sâmânoğullan Devleti’nin iç ve dış politikasında etkin olmayı başardı. Bu devletin, Karahanlı baskısı ile parçalanması tehlikesini önledi ve 994’te “Seyfüddevle” (devletin kılıcı) sanıyla Horasan valiliğine atandı. 995’te Horasan’a yönelen Simcuroğulları saldırısını durdurdu. Sebüktigin 997’de ölünce Nişabur’da bulunan Mahmud, Gazne yöneticiliğinin kendisine ait olduğunu ileri sürdü. Uzlaşma sağlanamayınca amcası Boğracık’m, en küçük kardeşinin ve birçok komutanının desteğini alarak yürüyüşe geçti. Sebüktigin’in yerine geçen küçük oğlu İsmail teslim oldu.

Hükümdarlığı ele geçirmesi

Mahmud 998 Mart’ında Gazne hükümdarlığını ele geçirdi. Bağlı bulunduğu Sâmânoğullan ile, özerklik istediği bölgeler konusunda anlaşamadı ve Horasan’a yürüdü. Ancak, kendi müdahalesine fırsat kalmadan, Sâmânoğullan Devleti, Karahanlı saldırısı ile 999’da yıkılınca tam bağımsızlığına kavuştu. Gazne’ yi, doğuya ve özellikle de Hindistan’a egemen kılacak girişimlerine hemen başladı.

İlk başarıyı, Saffaroğulları’nm elindeki Sitan bölgesini alarak gösterdi. Sonra Karahanlılar’la bir banş antlaşması imzaladı ve Ceyhun Irmağı iki ülke arasında sınır sayıldı. Karahanlı hükümdarı İlig Han’ ın kızı ile de evlenen Mahmud, kuzey sınırlannın güvenliğini sağlamış olarak “Hint Seferleri”nin ilkini 1001 ’de başlattı. Pencab’da büyük bir zafer kazanarak Çok miktarda altın, gümüş, mücevherat ele geçirdi, ikinci Hint Seferi’ni 1002’de yaptı ve Vayhand kentini aldı. Zengin ganimetler ve fillerle Gazne’ye döndü. Mâverâünnehir’deki karışıklıkları yatıştırdıktan ve Sâmânoğulları’na son darbeyi vurduktan sonra 1004’te Üçüncü Hint Seferi’ni gerçekleştirerek Kuzey Hindistan’da Bhâtiya’yı aldı. 1005’te Multan’a yürüdü. Bu Dördüncü Hint Seferi’nin amacı, İslamiyet’i Hindistan’-a yerleştirmekti. Multan halkını Müslüman yaptıktan sonra Gazne’ye döndü. İki yıl kadar, kayınpederi İlig Han’ın Horasan’ı işgal etme girişimini önlemeye çalıştı. 1008’de Belh yakınındaki Katar’ da Karahanlı ordusunu yenilgiye uğrattı. Bu yılın kış aylannda Beşinci Hint Seferi’ni yine Multan’a yaparak ayaklanan racayı değiştirdi. Sonbaharda, “Racalar İttifakı”na karşı Altıncı Hint Seferi’ne çıktı. En çetin savaşlan bu seferde verdi ve Hindu direnişini hayli zayıflattı. Bhîm Nagar (Nagarkot) Kalesi’ni alarak buradaki putlan parçalattı. Ele geçen altın, gümüş, mücevher ve değerli eşyaları Gazne’ye getirdi. Yedinci Hint Seferi’nde, ticari açıdan önemli Narâyan-Pur’u aldı. 1010’daki Sekizinci Hint Seferi’nde Multan’a bir kez daha indi. Karmatîler’e ağır bir darbe vurduktan sonra 1011’de Kuzeydoğu’daki engebeli Gür bölgesine girdi ve Gûrlular’ı ezmeye çalıştı. Gûrlular’la yaptığı son savaşta, komutanlarını tutsak aldı. Bölge halkını Müslümanlaştırmak için çok sayıda din adamı görevlendirdi. Kusdâr ve Garcistan yörelerini de ele geçirdikten sonra, 1012’de diplomatik girişimlerle egemenliğini Kirman bölgesine dek genişletti.

İslamiyet’i Hindistan’da yayması

1013’te Dokuzuncu Hint Seferi’ni düzenleyerek Keşmir’i ele geçirdi. Geçtiği yörelerdeki Hindular’ı, İslamiyet’e ısındırmaya çalıştı. Tapınaklarını camiye çevirtti. 1015’teki Onuncu Hint Seferi’nde Delhi’ye
girdi. Kutsal Tânisâr kentindeki büyük Buda heykelini, birçok değerli ganimetle birlikte Gazne’ye getirdi. Keşmir Racası Sangrâmaraca’ya karşı düzenlediği On Birinci Hint Seferi’nde, ilk kez başarısızlığa uğrayarak şiddetli kış koşullarında ağır kayıplar verdi ve geri çekildi.

Bu sarsıntı Mahmud’u bir süre Hint seferlerinden alıkoydu. Karahanlılar’a ve Harezmşahlar’a karşı uzlaşmacı ve dostça bir siyasetle yaklaşarak bu komşu devletlerin hükümdar aileleri ile akrabalık bağları kurdu. Fakat Harezmşahlar’ın, kendisini “büyük” tanımamalarını ve Karahanlılar’ın “Büyük Kağanlık” çekişmesini çok iyi değerlendirdi. Sonuçta, önce Harezm’e girdi ve 1017’de Gürgenç’i zaptetti. Asya’ nın önemli ticaret bölgelerinden olan bu yöreyi ülkesine kattıktan sonra, Karahanlılar’ı bir süre daha kendi iç çekişmelerinde yıpranmaya bırakarak On İkinci Hint Seferi’ni düzenledi. Zengin bir bölge olan Kanavc’a (Kanûç) yöneldi. Cumna ile Ganj arasındaki çok geniş toprakları zaptetti. Birçok raca ve binlerce Hindu Müslüman oldu. Raca Racyanpâl’ın bırakıp kaçtığı Kanavc’a giren Mahmud, buradaki sayısız Buda heykelini kırdırdı. On üçüncü seferine çıkmazdan önce, 1019’da ilkin Afganlı soyguncu kabilelere karşı bir harekâtta bulundu. Sonra, Karahanlı Yusuf Kadir Han’ın yardım isteğini, ordusuyle Mâverâün-nehir’e girerek yerine getirdi. Yusuf Kadir Han’ın, bu davranışından alınarak rakibi Mansur Han’la anlaşması ve Horasan’a saldırması üzerine de her ikisini  1020’de Belh’de yenilgiye uğrattı.

On Üçüncü Hint Seferi’ni Kalincar racasının değeri önderliğinde bir araya gelen racaları bir kez daha yenmek için yaptı. Önemli geçitlerdeki direnişleri kırdıktan sonra Hindistan’a girdi ve 150.000 kişilik bir Hint ordusunu çevirerek imha etti. Binlerce tutsak, altı yüz fil ele geçirildi. Hint ordusunun zengin karargâhı yağmalandı. 1021’deki On Dördüncü Hint Seferi’nde Keşmir’in kilit noktalarından Lohkot Kalesi kuşatması başarısız kaldı. 1022’deki On Beşinci Hint Seferi’nde, Kalincar Racası Ganda’ nın tutunduğu ve içinde 500.000 insan, 20.000 asker ve beş yüz fil barınabilen, sarplığı ile ünlü Kalincar Kalesi kuşatıldı. Raca Ganda, değerli hediyeler sunarak barış istedi ve bağlılık bildirdi. Muhmud bunu kabul ederek Gazne’ye döndü.

1022-1024 yılları boyunca Mâverâünnehir sorun-larıyla-yakından ilgilenmek gereğini duydu. Karahan-lılar, iç çekişmelerle yıpranırken Selçuklular da bölgede yeni bir rakip olarak güçlenmekteydiler. Mahmud bu nedenle Karahanlı Yusuf Kadir Han’ın yeni bir çağrısını kabul ederek 1024’te Mâverâünnehir’e geçti. Bölge emirlerinin bir bölümü bağlılıklarını sunarlarken bir bölümü de kaçtı. Semerkant’ta buluşan Mahmud ve Yusuf Kadir Han, önemli kararlar aldılar. Kadir Han’ın kızı ile Mahmud’un oğlu evlendirildi. Mahmud, Kadir Han’dan Selçuklular’la ilgili geniş bilgi aldı. Selçuklular’ın güçlenmelerini önlemek için, reislerinden Arslan Yabgu’yu, dostluk kurmak vadiyle yanına getirterek tutuklattı ve Kalincar Kalesi’ne gönderdi. Arslan Yabgu’ya bağlı Türkmenler’i Horasan’a yerleştirtti. Bu olay, Selçuklu-Gazneli düşmanlığının başlangıcı oldu.

1025’te On Altıncı Hint Seferi’ne çıkarak yarımadanın batı kıyılarına dek indi. Somnath (Sumnat)
kentine girdi. İslam dünyasında büyük yankılar yapan bu görkemli seferinde, Tanrı Siva’nın büyük heykelini ve yüzlerce putu parçalattı. Tapınaklar yıkıldı. Brahmanlar o güne değin Mahmud’un öteki Hint kentlerindeki başarısını Tanrı Siva’nın birer cezası sayıyorlardı. Ama, tüm Hindistan’ın bu en saygın tapmağı ve tanrı heykeli de aynı akibete uğrayınca inançlar sarsıldı. Mahmud, Siva heykelinin parçalarını Mekke’ye gönderdi. Dönüşte, Mansura-Pencâb arasında İndus Catları’nın saldırıları, Gazne ordusunu sarstı. Bu nedenle 1027’deki on yedinci ve sonucu seferde savaşçı ve gözüpek Catlar’la savaşıldı. Mutlan’da büyük bir nehir donanması yaptıran Mahmud, bunlara okçular ve neftçiler yerleştirerek Cat donanmasını yendi.

Kuzeydeki Keşmir’den, Pencab ve İndus vadileri boyunca güneyde Karaçi ve Bombay’a kadar, doğuda Ganj kollarının suladığı geniş bölgeleri ülkesine katan, hâzineleri Gazne’ye taşıyan ve Müslümanlık’ı Hindistan’da yayan Mahmud, son yıllarında İran ve Horasan sorunlarıyla ilgilendi. Sağlığının giderek bozulmasına aldırmadan 1029’da İslam dışı inançları İran ve Irak’ta yaygınlaştırmaya çalışan Büveyhoğul-ları’na savaş açtı. Başta Rey olmak üzere, İsfahan, Kazvin, Sâve, Zencân, Ebher’i aldı. Tâberistan’ı ülkesine kattı. Nişabur-Belh üzerinden Gazne’ye döndü. Sürekli savaşmaktan ve yorgunluktan yakalandığı veremden öldü.

Önemi ve değeri

Gazneli Mahmud, Gazneliler Devleti’nin en büyük hükümdarıdır. Öldüğünde, doğuda Hindistan’ın kuzey bölgeleri, batıda bütün Horasan, İran, Mâverâünnehir’in bir kısmı, Harezm ve Sicistan’ı içine alan bir devlet bırakmıştır. Gazneli Mahmud, İslam tarihinde yepyeni bir dönemi belirler. Mısır’da Tolunoğlu Ahmed ile görülen Türk kökenli askerlerin siyasal egemenlikleri, doğudaki örneğini Gazneli Mahmud ile en açık ve güçlü biçimde göstermiştir.

Gazneli Mahmud, İran’da yerli egemenliğin İran kökenli sülalelerden Türkler’e geçmesini sağlamıştır. Böylece İslam dünyasında, Türkler’in önderliğinin ilk halkası da sayılabilir. Doğu İslam ülkelerindeki yönetim biçimi, Mahmud zamanında son biçimini almıştır.

Bu yönetim biçiminin daha da olgunlaşmasında, Selçuklu veziri Nizamülmülk gibi katkısı olanlar da, sık sık Gazneli Mahmud’dan ve onun yönetim biçiminden örnekler verirler.

Mahmud’un Hindistan seferleri, tüm Asya’yı etkilemiştir. İslamiyet Hindistan’a girmiş, yönetici olarak da Türkler ve öteki Müslümanlar yerleşmeye başlamışlardır. Bu oluşum ve gelişim, özellikle Gazne’ye yakın yörelerde daha kesin biçimde gerçekleşmiştir. Nitekim, Gazneli Mahmud’un açtığı yolun, son halkasını Timur’un torunlarından Babür oluşturacaktır.

•    KAYNAKLAR: V.Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, 1981; Y.H.Bayur, Hindistan Tarihi, I. 1946; G.E.Bosworth, The Ghaznevids, their Empire in Afganistan and Eastern Iran, 1963; P.K.Hitti, Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi, III, 1980; Z.V.Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, 1970, İstanbul.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski