İspanyol Tiyatrosu’nun “Altın Çağı”
Rönesans’la birlikte gelişen ulus kavramının sanat alanına getirdiği bir özellik de geniş alanlara yayılmış insan topluluklarına ortak yasalar, değerler ve inançlar çevresinde çelişme olanakları sağlamasıydı. Bu dönemde Ispanya ve Ingiltere edebiyat ve tiyatro alanında da parlak sanatçıları yetiştiren toplumlar oldular. Özellikle 16. yy Ispanya’sında, V.Carlos ve II.Felipe zamanında ele geçirilen yeni topraklardan gelen zenginlik, sarayın ve Kilise ’nin kesin egemenliğine karşın orta tabakanın ve köylülerin de ulusal yaşamın canlılığından pay almalarım sağlıyordu. Bu dönemde Ispanyol edebiyatı ve tiyatrosu daha sonraki yüzyıllarda bir daha görülemeyecek doruklara ulaştı. İspanyolların “El Siglo de Oro” dedikleri bu “Altın Çağ”da anlatı türünde Cervantes, tiyatro türünde ise Lope de Vega gibi iki dev yetişti. Lope de Vega’nın yazmaya başladığı yıllarda Ispanya’da Orta Çağ’dan sürüp gelen dinsel oyunlar, soyluların desteklediği saray geleneği ve pazar yerlerinde gelişen bir halk tiyatro geleneği vardı. Ancak Aristoteles kuramının ve Seneca’ nın tragedyalarının etkisi altında Ispanyol tiyatrosunun yerli geleneği önemini yitirmek üzereydi. İşte bu yıllarda yeniden yerli gelenekten esinlenen Lope de Vega, özellikle halkın büyük ilgi gösterdiği konulardan yola çıkıp tarihsel oyunlar, (comedias historicas) kılıç ve pelerin oyunları (comedias de capa y espada), dinsel (comedias divirıas) ve pastoral (comedias pastorites) türde yapıtlar yazarak ulusal İspanyol tiyatrosuna yeni bir soluk kazandırdı.
Lope de Vega’nın çağdaşları arasında Tirso de Molirıa ile Ruiz de Alarcon y Mendoza onun başlattığı geleneği sürdürmüşler, “Altın Çağ”ın ikinci döneminde ise Calderon de la Barca yüce duygulara, Hıristiyanlık inancına ağırlık veren oyunlanyla Ispanyol tiyatrosuna ayn bir görkem kazandırmıştır. Ispanya’da da, öbür Avrupa ülkelerinde olduğu gibi tiyatronun kaynağı Kilise’de ortaya çıkan dinsel oyunlarla kasabadan kasabaya dolaşan gezici topluluklann sergiledikleri basit oyunlardı. Dinsel oyunlarla din dışı konulan işleyen oyunlar zamanla nasıl bir bireşim yarattılarsa, kiliselerde oynanan oyun lar da oradan pazar yerlerine ve özel olarak yaptmlan tiyatrolara geçerek bu tiyatrolara gelen her türden seyircinin beğenisine karşılık verecek biçimde nitelik değiştirdi. Ispanya’da tiyatro mekânı olarak kullanılan ilk yerler Güney ve Doğu Ispanya’da evlerin arkalanndaki patio denilen avlulardı. Daha sonra han avlulannda ilk tiyatrolar kuruldu, bunlann ardından da. avlu biçiminde tiyatro yapılan yapılmaya başlandı. Kuzey kentlerinde ise patio’ lar bulunmadığı için oyun alanı olarak evlerin birbirine bakan ve corral denilen arka bahçeleri kullanılıyordu. Bu nedenle 1579’da cofradia denilen ve tiyatroyu destekleyen yardım demeklerinin yaptırdıklan ilk tiyatro yapısı, Corral de la Pacheca adlı tiyatro olarak kullanılmış bir yapıyı örnek almıştı. Seyircilerin düş gücüne dayanan bu dönem oyunlannın sahnelenmesi aynntılı dekor ve teknik olanaklar gerektirmiyordu. Gezici kumpanyalar döneminden beri kadın oyunculann da yer aldığı oyunlarda genellikle çağdaş giysiler kullanılıyor, oyunculann güzel konuşmalan ve sahnede canlı hareket etmeleri başanlı olmalanna yetiyordu.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi