MANSUR (1549-1603)
Fas şerifi. Ülkesinin topraklarını genişletip, ticareti canlandırmaya çalışmıştır.
Fas’ta (Fez) doğdu, orada öldü. Sultan Muhammed el-Mehdi’nin oğludur. Hz.Muhammed’in soyundan geldiklerini iddia eden Fas şeriflerinin Sadi kolundandır. Asıl adı Ahmed b.Muhammed’dir. Kazandığı zaferlerden ötürü el-Mansur diye bilinir.
Mansur, büyük kardeşi Abdullah 1557’de tahta çıkınca, öteki kardeşleri Abdülmelik ve Abdülmümin ile birlikte kaçıp Tlemsen’e gitti. Babalarının sağlığında yapılan anlaşmaya göre tahta sülalenin en büyüğü geçecekti. Abdullah 1574’te öldü. Abdülmelik tahtta hak ileri sürdü. Bu amaçla İspanya Kralı II.Felipe’ye başvurdu, ama bir yanıt alamadı. İstanbul’a giderek ILSelim’den destek gördü ve Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ile 1576’da Fas’a girdi.
Abdülmelik ilk iş olarak Mansur’u kendine varis seçti. Bu sırada Portekizliler daha önce Afrika’da uğradıkları yenilginin öcünü almak için, Kuzey Afrika kıyısında Asila’ya çıktılar. Mansur, 1578’de Kasrülkebir’de Portekizliler’i bozguna uğrattı. Aynı yıl Abdülmelik ölünce yerine geçti. Kabileler arasındaki çatışmaları bastırdı. Tutsak edilen soylu askerleri büyük paralar karşılığında Portekizliler’e geri verdi. Bu sırada Osmanlılar ile anlaşmazlık baş göstermeye başladı. Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa Fas’a karşı savaş açmak istiyordu. Mansur bunu önlemek amacıyla 1581’de İstanbul’a elçiler yolladı. Ancak Kılıç Ali Paşa’nın 1587’de ölümünden sonra rahatladı.
Fas ticaretinin gelişmesi için, Toskana büyük dukası, İngiltere Kraliçesi Elizabeth, Fransız ve HollandalI tüccarlar ile sıkı ilişkiler kurdu. Bunlar arasında en iyi durumda olan İngilizler 1585’te tekel hakkına sahip olmak koşuluyla Barbary Company’yi kurdularsa da bu şirket uzun süre yaşayamadı. Mansur, 1590’da Teğaza tuz kuyularının mülkiyeti yüzünden Sudan Krallığı’nı (bugün Senegal) yakıp yıktı. Gao’daki Afrika Krallığı’nı (bugün Mali Cumhuriyeti) ortadan kaldırdı. Fas’taki birçok şeker imalathanesinin mülkiyetini elinde tuttu. Dilediğince Museviler’e, Hıristiyanlar’a kiraladı. Esir ticaretinden, sürekli artırdığı gümrük vergileri ile büyük servet edindi. Endülüslü Müslümanlar ve dönmelerden oluşan güçlü bir ordu kurdu. Ancak tüm çabalarına karşın donanma kurmayı başaramadı. Döneminin en zengin hükümdarlarından biri oldu. Son yıllarında çocuklarından eş-Şeyh’i tahtına varis seçti. el-Faris’i de hükümdar naipliğine getirdi. Ülkenin geri kalan bölgelerini valiliklere ayırarak öteki şehzadelere verdi. Bu bölüşme birkaç kez değişikliğe uğradı. Çocukları arasında sık sık anlaşmazlıklar çıktı. Onların arasını bulup barıştırmak için gittiği Fas’ta vebaya yakalanıp öldü.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi