Martin Luther Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

LUTHER, Martin (1483-1546)

Alman tanrıbilimci ve din reformcusu. Bütün Hıristiyanların eşit olduğunu, Papa egemenliğinin gereksizliğini ileri sürmüş, kilisede köklü bir yenileşme gereğini savunmuştur.

10    Kasım 1483’te Thüringen yakınında Eisleben’de doğdu, 18 Şubat 1546’da aynı kentte öldü. Yoksul bir maden işçisinin oğluydu. İlk gençlik yıllarını geçirdiği Mansfeld’te, inançlarına çok bağlı olan annesinden etkilenerek din konularına eğilim gösterdi. 1497’de Magdeburg Latin Okulu’na, 1498’de Eisenach’a gönderildi. Daha sonra Erfurt Üniversitesi’nde tanrıbilim, hukuk ve felsefe öğrenimi gördü. Bir süre liselerde felsefe öğretmeni olarak çalıştı. 1505’te Erfurt’ta Augustinusçuluk’u yaymaya çalışan bir topluluğa katıldı. 1507’de papaz oldu, 1510’da önce Roma’ya, sonra Wittenberg’e görevle gönderildi. 1511’de tanrıbilim doktoru sanını kazanınca felsefe ve tanrıbilim okutmakla görevlendirildi. 1513’te Wittenberg Üniversitesi’nde tanrıbilim kürsüsüne atandı. 1515’te Augustinusçular’m piskopos yardımcılığı görevini üstlendi.

Papalık ve Hıristiyanlık’la ilgili görüşleri

Luther, bir din adamı ve tanrıbilimci olarak, önce Hıristiyanlık’ın temel sorunlarıyla ilgilendi, dua, çile gibi kuramların kaynağını araştırdı, bunları tanrıbilim yöntemiyle açıklamaya çalıştı. Bu konulardaki araştırmaları sonunda gerek Papalık’ın, gerek öteki Hıristiyan kuramlarının, Incil’iz bildirilen gerçeklere uymadığım gördü. Oysa Hıristiyanlık’ın özünü oluşturan Incil’e, özellikle Paulus’un mektuplarında dile getirilen inanç ilkelerine göre davranma gereği vardı. Papalık ve öteki din kuramları Hıristiyanlık’ı yeryüzü egemenliği olarak anlamış, bir yarar ve çıkar kurumu durumuna getirmiş, insanlar arasında, dinin öngördüğü eşitliği, kardeşlik duyguları ve barış içinde yaşamayı savaşa, inanç çekişmelerine dönüştürmüştü. Luther’in anlayışına göre, gerçek bir Hıristiyan kendini her zaman suçlu gören, her zaman doğruya bağlanmış bilen, her zaman yaptıklarından dolayı üzüntü duyan kimsedir (semper peccator, semper iustus ac semper poenitens). Bu üç kavram Luther’in görüşlerini odaklaştıran birer ilke durumundadır.

A- Tanrı salt sevgidir, insan onun yüce varlığını düşününce, evrende bulunduğu durum dolayısıyla, kendini suçlu sayar. Bu suçluluk, insanın kendi özünü bilmesinden, Tanrı sevgisine yaraşır bir varlık olmadığını anlamasından kaynaklanır (peccator).
B- Tanrı insanı, Oğul’un (İsa’nın) izinden yürümekle görevlendirmiş, onun buyruğu altına girmekle yükümlü kılmıştır. İnsan bunu bilip imanla onayladığı, ona bağlandığı sürece doğra yoldadır, (iustus).
C- İnsan, kendisine her şeyi veren Tanrı karşısında, kendisinin bu kutsal bağışa yaraşır bir iş yapamadığım, karşılığını gereğince veremediğini anlar, boyuna saygısızca davranışlarda bulunduğunu duyar ve durumundan dolayı üzülür (poenitens).

Dinde yenileşme önerileri

Luther, görüşlerini belli bir dizge bütünlüğüne kavuşturduktan sonra, Avrupa’nın, özellikle Almanya’nın değişik bölgelerinde gezilere çıktı, düşüncelerini açıklayan konuşmalar düzenledi. Önce Almanya’ da, Roma’da yapılmakta olan San Pietro kilisesi için vaazlar vererek Tanrı’dan yardım dileyen, Tetzel’ in tutumunu eleştirdi. Tanrı’nın bu tür işlere karıştırılmasının Hıristiyanlık’la bağdaşmadığını ileri sürdü. 1517’de Wittenberg şatosu kilisesinin kapısına, kendi düşüncelerini içeren 95 bölümlük yazısını astı. Bu yazı, onun giriştiği dinde yenileşme (reform) olayının başlangıcıdır. Bir süre sonra, Reform’un gerekçelerini açıklayan konuşmalarım sürdürmeye, kiliselerin tutumuna karşı halkı uyarmaya başladı. 1518’de Papa’ya başvurarak dinle ilgili düşüncelerini, özellikle dinde bir yenileşmenin kaçınılmazlığını bildirdi. Augsburg Diyeti sırasında Caietanus ile, 1519’da Leipzig’te Johann Eck ile tartışmalara girişti. Papa, yazdığı karşılık yazısında Luther’den düşüncelerini bırakmasını istedi. Luther, Papa’mn yazısını (Exsurge domine/ papalık fermanı), 1520’de, Wittenberg alanında yaktı, Papa’mn önerilerinin geçersizliğini, Incil’in özüyle bağdaşmadığını ileri sürdü. Papa da Luther’i aforoz etti. Bu olay üzerine Luther, konuşmalarım sıklaştırdı, düşüncelerini halkın konuştuğu Almanca ile açıklamayı sürdürdü. 1521’de İmparatorluk Diyeti önüne çıkarılan Luther, daha önce açıkladığı düşüncelerini değiştirmeyeceğini, doğru yolda ve Hıristiyanlık’ın özüne uygun davrandığını ortaya attı. Papa’nın etkisi altında kalan yetkili kurumlar, Luther için soruşturma açınca, o da Saksonyalı Friedrich’in önerisi üzerine kaçtı, Wartburg şatosunda saklandı. On yıl süren bu gizlenme döneminde Incil’i Alman halk diline çevirdi; 1534’te biten çeviri toplumda büyük ilgi uyandırdı.

Evrensel din

Luther, Hıristiyanlık’ın özünü kavramada, Paulus’un düşüncelerinden yola çıkarak evrensel bir dinin bütünleyici, barışçı, uzlaştırıcı olması gereğini savunur. Bu nedenle, evrenselliğe karşı çıkan, yalnız İbrani toplumunun dini olduğunu ileri süren Yahudilik’i eleştirir, bütünleyici değil bölücü, çıkarcı bir nitelik taşıdığını, bu nedenle insanlık için sakıncalı bulunduğunu vurgular. Ona göre Hıristiyanlık da Papâ’nın elinde evrenselliğini yitirmiş, belli ve mutlu bir azınlığın egemenlik sağlama aracı durumuna gelmiştir.

İnanç ve eşitlik

Hıristiyanlık’ı gerçek özüne uygun bir nitelikte anlamak, yaymak ve benimsetmek için, önce Papalık’ ın yeryüzü egemenliğine son vermek gerekir. Çünkü, bütün Hıristiyanlar birbirine eşittir, Tanrı katında, insan olarak kimse kimseden üstün ve ayrıcalıklı değildir. Tek egemen güç evrensel tinselliktir (ruhani-yet), oysa Papalık bir yeryüzü egemenliği kurmuş, gerçekten ayrılmıştır. Hıristiyanlık, onu benimseyen bütün insanlar için olduğundan kutsal yazıların da bütün Hıristiyanlarca anlaşılması gerekir. Papalık’ın, kutsal yazılarım yalnız din uzmanları anlayabilir, açıklayabilir savı tutarsızdır. Öte yandan dinle ilgili toplantıları yalnız Papalık’ın düzenlemesi de İncil’in özüne aykırıdır, geçerli değildir. Gerek Papalık, gerek elinde bulunan yönetim düzeni, yenileştirilmeli, özellikle papazlara evlenme koşulu getirilmeli, eğitimde çağın gereksinmelerine uygun bir düzenleme ve yenilik yapılmalı, ruhban sınıfının denetiminden kurtulmuş, özgür düşünceli bir insan topluluğunun oluşturulması yoluna gidilmelidir.

Törenler ve gerçek

Luther’e göre kesin ve insanları aydınlatıcı bir devrim ancak gönüllerde gerçekleşebilir. Papalık’ın dinde uyguladığı yöntem böyle bir yenileşme ve gelişmeyi önlemektedir. Vaftiz, tövbe, yaptığından dolayı üzüntü duyma gibi insanın tinsel özüyle bağlantılı işler doğru olabilir, kilisenin öteki uygulamaları gereksizdir. Din törenleri de (ayinler) Tanrı’ya bir sunuş değildir, özellikle töz değişikliği görüşü Incil’e aykırıdır. Gerçek Hıristiyan özgür ve kendi kendinin egemenidir, başkalarına boyun eğmesi, böyle bir eğitimden geçirilmesi doğru değildir. Tinsel olgunluk ve yetkinlik bakımından Hıristiyan bir görev insanıdır, herkese karşı yumuşak davranır, boyun eğer. İnsan yalnız inançla, tanrısal kayrayı kazanmakla, tanrısal yardımla mutlu olabilir. Onun mutluluğu başkalarının aracılığını gerektirmez (sola gratis, sola fide).

Luther’in öne sürdüğü düşünceler, sonradan, Hıristiyan topiumunda yeni bir mezhebin kurulmasına olanak sağlamış, Incil’in ulusal dillerde okunmasına yol açmıştır.

•    YAPITLAR
(başlıca): Von Luther’s Werken, 1826-1857, 67 cilt, (ö.s.), (“Luther’in Yapıtları”).

•    KAYNAKLAR: L.Boehmer, Der junge Luther, 1925; O.Dittrich, Luther’s Etik, 1930; F.Lötzsch, Vernunft und Religion, luthersches Erbe bei Kant, 1976; G.Ritter, Luther, Geştalt und Symbol, 1925.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski