Nelson Mandela Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

MANDELA, Nelson (1918)

Güney Afrikalı siyaset adamı. Irk ayrımına karşı mücadelenin önderle-rindendir.

Nelson Rolihlahla Mandela, Transkei Eyaleti’nin başkenti Umtata’da doğdu. Tembu kabilesinin başka-nmın 13 çocuğundan biridir. 12 yaşındayken babası öldü. 23 yaşındayken onu aile içinde evlenmeye zorladılar. Johannesburg’a kaçan Mandela orada ezilen, sömürülen zencilerle birlikte yaşadı; madenlerde ve çeşitli işlerde çalıştıktan sonra beyaz olmayanların gidebildiği tek üniversite olan Fort Hare’e girerek hukuk öğrenimi gördü. 1952’de karaderili ilk Güney Afrikalı avukat olarak Johannesburg’da hukuk stajına başladı.

1944’te ırk ayrımına karşı mücadele eden yerli halk tarafından kurulmuş olan AUK’ya (Afrika Ulusal Kongresi) katıldı. 1951’de AUK Gençlik Birliği’ nin başkanı seçildi.

AUK’nın 1951-1952 yıllarında başlattığı direniş hareketine katılarak ırk ayrımına ilişkin yasaları sistemli olarak çiğneyen gönüllülerin başında yer aldı. Bu olay nedeniyle 6 ay zorunlu ikamete ve dokuz ay hapse mahkûm edildi.

1956’da aralarında AUK başkanı Luthuli’nin de yer aldığı 155 kişiyle birlikte tutuklandı ve vatana ihanetten yargılandı; dört yıl süren dava sanıklar aleyhinde kanıt bulunamadığından düştü.

1960’ta Transvaal’in güneyinde Sharpeville’de, polisin kimlik yasasını protesto eden halkın üzerine ateş açarak 69 kişinin ölümüne, 180 kişinin de yaralanmasına yol açmasından sonra, AUK ulusal matem çağrısında bulundu. Mandela ve diğer önderler hakkında yeni bir kovuşturma başlatıldı. AUK ve bir yıl önce AUK’dan ayrılanlarm kurmuş olduğu Pan Afrika Kongresi yasaklandı. Pasif direniş döneminin sona erdiğini gösteren Sharpeville olayları, AUK içinde 1950’den beri tartışılan farklı mücadele yöntemleri konusunu yeniden gündeme getirdi.

Ulusun Mızrağı’nın kurulması

Mandela 1961’de AUK’nın bir yan örgütü niteliğinde olan, Umkonto We Sizwe’nin (Ulusun Mızrağı) kurucuları arasında yer aldı ve amacı çeşitli sabotajlar düzenleyerek Güney Afrika yönetimini ırk ayrımına son vermeye zorlamak olan bu örgütün başkanlığına seçildi. Öncelikle enerji istasyonları, ulaştırma ve haberleşme merkezleri gibi yerlere sabotajlar düzenleyerek ülkedeki yabancı sermayenin kaçırılması ve ülke ekonomisinin güç duruma düşürülmesi hedefleniyor, bundan bir sonuç alınamazsa, hükümet binaları, polis merkezleri, askeri üsler gibi ırkçı politikayı temsil eden kurumlara yönelinmesi düşünülüyordu. Eylemler planlanırken ya da gerçekleştirilirken hiç kimsenin öldürülmemesi kararlaştırılmıştı. Bu yolla yabancı ülkelerin dikkatinin Güney Afrika üzerine çekilmesi ve hükümet üzerinde baskı oluşturulması hesaplanmıştı. Yeni mücadele yönteminin hükümeti siyahlara karşı çok daha acımasız davranmaya iteceği de göz önüne alındığından, olası bir iç savaş için hazırlık yapılması da kararlaştırıldı.

AUK o zamana değin çeşitli harcamalarını karşılamak için yalnızca iç kaynaklarla yetinmişti. Ama artık daha fazla yardıma gereksinimi vardı. Mandela Ocak 1962’de yurt dışına çıkarak bazı Afrika ülkelerinden ve sosyalist ülkelerden para ve silah yardımı aldı. İngiltere’de İşçi Partisi ve Liberal Parti önderleriyle görüştü. Kasım 1962’de geri döndüğünde ülkeyi gizli olarak terketmekten ve halkı Güney Afrika yönetimine karşı kışkırtmaktan tutuklandı. Mahkeme sırasında, kendini, halkının hiçbir biçimde temsil edilmediği bir parlamento tarafından hazırlanmış yasalara uymak zorunda hissetmediğini söyledi. 5 yıl hapis cezasına mahkûm edildi ve Pretoria Merkez Cezaevi’nde bir hücreye kapatıldı.

Görüşleri

Güney Afrika polisi 11 Haziran 1963’te Johannesburg’un kenar mahallelerinden Rivonia’ya baskın yaparak AUK’nın önde gelen yöneticilerini tutukladı. Ekim 1963’te aralarında 7 aydır tutuklu olan Mande-la’nın da olduğu dokuz önder için sabotajlar, suikastler düzenlemek ve ülkeye yabancı güçler sokarak yönetimi devirmeye çalışmak suçlarıyla yeni bir dava açıldı. Nisan 1964’te başlayan savunmalar sırasında ilk sözü alan Mandela, konuşmasında kabile farkı gözetmeden Afrikalılar’ın birliğini ve doğdukları ülkede siyasi iktidara katılmalarını amaçlayan AUK’ nın, 50 yıl boyunca siyah halkın taleplerini iletmek için zora başvurmadan tüm yolları denediğini, ama hiçbir talebinin dikkate alınmadığı gibi sürekli baskı ve şiddetle karşılaştığını, bu durumun siyahlara zora başvurmaktan başka bir yol bırakmadığını anlattı. Umkonto We Sizwe’nin bu nedenle kurulduğunu ancak amaçlarının terörizm olmadığını söyledi.

Mandela mahkemede 1950’de yayımlanmış olan, her türlü muhalefet eylemini komünist olarak niteleyen ve komünistleri ülkede her hangi bir siyasal, iktisadi ya da toplumsal değişikliği yasal olmayan yollardan gerçekleştirmek isteyen kişiler olarak tanımlayan, böylece tüm karaderili muhaliflerin tutuklanmasını sağlayan Komünizmi Ezme Yasası’na ilişkin görüşlerini de dile getirdi. AUK’nın bir siyasi parti değil, ortak amaçları ulusal kurtuluş olan Afri-kalılar’ın parlamentosu olduğunu ve ideolojisinin Afrika milliyetçiliği olduğunu, gelirin adaletli biçimde yeniden dağılımını, madenlerin, bankaların ve büyük tekellerin millileştirilmesini öngördüğünü ve sınıfların uyum içinde bir arada yaşamasını amaçladığını belirtti. Siyahların siyasi hakları için mücadele eden tek siyasi parti olan Komünist Parti’yle işbirliği içinde olduklarını, Afrikalı komünistlerin AUK’ya üye olarak yönetim organlarında görev aldıklarını, ancak bunun Komünist Parti’yle AUK’yı özdeşleştirmeye yetmeyeceğini vurguladı.

Kendini en başta Afrikalı bir yurtsever olarak tanımlayan ve önlerinde duran birinci görevin ırk ayrımına son verilmesi ve demokratik hakların sağlanması olduğunu düşünen Mandela, İngiliz Parla-mentosu’nu dünyadaki en demokratik kurum olarak görüyor, hem Batı’daki hem de Doğu’daki sistemlerden örnek alınacak birçok şeyin olduğunu düşünüyordu. Haziran 1964’te ömür boyu hapis cezasına çarptırılarak Robben Adası’nda Pollsmoor Cezaevi’ ne gönderildi.

İlk kez 1977’de adalet bakanı Jimmy Kruger serbest bırakılarak doğduğu yerde “ev hapsi”ni kabul etmesini istedi. Güney Afrika yönetiminin sık sık başvurduğu bu yöntem, bir yandan etkili önderlerin serbest bırakıldığı izlenimini doğurarak uluslararası kamuoyunu yanıltıyor, diğer yandan onların herhangi bir etkinlikte bulunma riskini ortadan kaldırarak onları, tek başlarına bir evde kapalı kalmaya zorluyordu. Koşullu serbest bırakılmayı kabul etmeyen Mandela, Transkei’nin başbakanı, Kaiser Matanzima’ nın çeşitli zamanlarda yaptığı çağrıları da reddetti. En son olarak 1984 sonunda, tutukluluğunun 22.yılında ve 66 yaşındayken avukatları aracılığıyla yaptığı duyuruda, Afrika hükümetinin koşullu salıverme önerilerinin hiçbirini kabul etmeyeceğini, işbirlikçi vatan hainleri olarak gördüğü Transkeili kabile baş-kanları ile hiçbir ilişkisi olamayacağını belirtti.

Mandela’ya çeşitli üniversiteler onursal doktorluk unvanları vermiş, 1979’da Hindistan’ın Javaharlal Nehru Ödülü’nü, 1983’te UNESCO’nun Simon Bo-livar Ödülü’nü almıştır.

Mandela’nın ve diğer önderlerin mahkûm edilmesinden sonra, siyahların bir süre için kesintiye uğrayan mücadelesi 1970’lerde Steve Biko önderliğindeki Siyah Bilinç hareketiyle yeni bir ivme kazanmıştır.

•    YAPITLAR
(başlıca): No Easy Walk to Freedom, 1965, (“Özgürlüğe Giden Yol Kolay Değil”).

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski