MARTIN, Pierre Emile (1824-1915)
Fransız metalürji mühendisi ve sanayici. Nitelikli çelik üretimini olanaklı kılan Siemens-Martin yönteminin gelişmesine katkıda, bulunmuştur.
18 Ağustos 1824’te Bourges’da doğdu, 23 Mayıs 1915’te Fourchambault’da öldü. Babasının Sireuil’de-ki demir çelik fırınında çok genç yaşlarda çelik üretim yöntemlerini öğrenen ve zamanının büyük bir bölümünü bu yöntemlerin geliştirilmesine ayıran Martin, 1856’dan sonra W.Siemens’in İngiltere’de kurduğu açık ocak fırınlarla ilgilenmeye başladı. 1864’te gerekli izni alarak kurduğu ve Siemens’inkine bazı yenilikler ekleyen açık ocak fırınında hurda çelik ve pik demirden yüksek nitelikli çelik üretmeyi başardı. 1867’de, kendi yöntemleriyle ürettiği çelik ürünleriyle Büyük Paris Sergisi’nde altın madalya kazanarak adını duyurdu. Martin’in patent almak için yaptığı başvurular, yeni bir yöntem geliştirmemiş olduğu savıyla geri çevrilirken, geliştirdiği fırının Bessemer dönüştürücülerinden üstün olduğu anlaşılmış ve kullanımı hızla yaygınlaşmıştı. Geliştirdiği yöntemler dünya çelik üretiminde en yaygın kullanılan yöntem olarak benimsenir ve pek çok çelik üreticisinin büyük servetler kazanmasını sağlarken, tüm parasını patent alabilmek için harcayan ve yoksulluğa itilen Martin’in katkısının büyüklüğü ancak seksen üç yaşına geldiğinde, 1907’de kabul edildi ve Fransız Dökümevleri Komitesi,Martin’e parasal yardımı amaçlayan uluslararası bir kampanya başlattı. Martin, ölümünden bir hafta önce de Londra’daki Demir ve Çelik Enstitüsü’ nün Bessemer madalyasıyla ödüllendirildi.
Bessemer ve Kelly’nin birbirlerinden habersiz olarak 1850’lerde geliştirdikleri, hava üflemesiyle dökme demiri çeliğe dönüştürme yöntemi hızla yaygınlaşmış ve çelik üreticisi kuruluşların büyük bir bölümü, ergimiş demir filizindeki karbonun ve başka katışkıların yakım havasının oksijeniyle yakılmasını sağlayan “Bessemer dönüştürücülerini” kullanmaya başlamıştı. Ne var ki, bu yöntemle yapılan üretim sırasında dönüştürme işlemi çok hızlı tepkimelerle gerçekleştiğinden istenilen nitelikte çeliğin elde edilmesi son derece güçtü. Öte yandan sanayide değerlendirilmeyi bekleyen hurda çeliği ergitebilmek için 1700°C’lik bir sıcaklığa ulaşmak ve bu sıcaklığı dönüştürme işlemlerinin sonuna değin korumak gere-dyordu. Siemens 1856’da, yakım havasını önceden -sıtarak ergitme alevini yoğunlaştırmayı amaçlayan ve yakım havasının ısıtılmasında fırındaki artık sıcak gazların kullanılmasına dayanan “yenileme” (rejene-rasyon) yöntemini geliştirerek bu güçlüklerin yenilmesinde önemli bir adım atmıştı. Ancak, hava dolamınım sağlayan boru düzeninin yetersizliği ve katı yakıt kullanımı gibi nedenler Siemens’in açık ocak fırınlarında da istenilen verim düzeyine ulaşılmasını engelliyordu.
Martin, 1864’te kurduğu fırının iki yanma içleri 1200°C’ye dayanıklı ve soğurduğu ısıyı uzun süre koruyabilen silisli tuğlalarla örülü birer ısıtma ocağı yerleştirerek, bugün Siemens-Martin işlemi olarak tanınan yöntemi uygulamaya başladı. Bu yöntem temelde, gaz yakıtla ısıtılan fırında açığa çıkan artık sıcak gazlar yardımıyla sıcaklıkları yükseltilen ısıtma ocaklarının birinde yakıt gazının, birinde de yakım havasının ısıtılmasına dayanıyordu. Isınan yakıt gazı ve yakım havası fırında kullanıma alındığında, soğuyan ocaklar fırındaki artık sıcak gazlarla yeniden ısıtılıyor, “yenileme” işlemi, fırındaki hurda ve pikin ergimesi ve dönüştürülmesi bitene dek sürdürülüyordu.
Yakım havasındaki oksijenle birlikte yakıt gazı, fırının içinde oksitleyici bir atmosfer yaratıyor, fazla oksijen ile fırın gazlarındaki karbondioksit, metali ve katışkı maddelerini oksitleyerek demirli cüruflar oluşturuyordu. Siemens, oksitlenmeyi hızlandırmak ve fazla karbonu cürufa çıkartabilmek için ergimiş metale bir miktar demir filizi atıyordu. Martin ise bu işlem için seyreltikleştirme yöntemini kullandı ve eriyik metale kattığı belirli miktardaki hurda çelik ile istenilen karbon oranını elde etmeyi başardı. Katışkı maddeleri oksitlenerek cürufa çıkartıldıktan ya da gaz haline dönüştürülerek yok edildikten sonra da, istenilen kimyasal bileşim için gerekli alaşım maddeleri ve indirgeyiciler eklenerek çok düşük azot ve cüruf katışkıları içeren, yüksek kalitede çelik elde edilebiliyordu.
Her türlü demir filizi ve hurda çelikten yüksek kalitede çelik elde edilmesini olanaklı kılan açık ocak fırınlar hızla yaygınlaşarak Bessemer dönüştürücülerinin yerini almıştı. 19.yy sonlarında açık ocak fırınlara oranla daha nitelikli çelik üretilmesini sağlayan bazik oksijen fırınlarının ve elektrikli ark ocaklarının geliştirilmesi bile, Siemens-Martin yönteminin yaygınlaşmasını engelleyememiş, 20. yy ortalarına dek dünya çelik üretiminin büyük bir bölümü bu yöntemle elde edilmiştir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi