Rosa Luxemburg Kimdir, Hayatı, Kitapları, Hakkında Bilgi

LUXEMBURG, Rosa (1871-1919)

Polonya asıllı Alman düşünür ve siyasetçi. Avrupa Sosyal Demokrat hareketinin önderlerindendir.

5    Mart 1871’de Polonya’nın Lublin ilinin Zamosc kasabasında doğdu, 15 Ocak 1919’da Berlin’de öldü. Babası varlıklı, Yahudi kökenli bir tüccardı. Kültürlü, Almanca, Rusça ve Lehçe konuşan bir aile çevresi içinde yetişti. İlk ve ortaöğrenimini Varşova’ da tamamladıktan sonra 1889’da İsviçre’ye geçerek bir yıl sonra Zürich Üniversitesi’ne girdi; felsefe, siyaset bilimi, tarih, kamu hukuku ve iktisat öğrenimi gördü; 1897’de doktorasını aldı.

Bir yıl sonra Die industrielle Entu/icklung Polens (“Polonya’nın Sınai Gelişimi”) adıyla yayımlanan tezinde Polonya sanayiinin Rus ekonomisiyle yakın ilişkisini inceleyerek Polonya burjuvazisinin ulusal bağımsızlıktan yana olması için nesnel koşulların bulunmadığını, bağımsız Polonya sisteminin küçük esnaf ve yıkılmakta olan soylu toprak sahiplerince desteklendiğini öne sürdü.

Zürich yılları

Daha lise öğrencisi iken devrimci hareketlerin içinde yer alan Luxemburg, uluslararası sosyalist hareketin önemli merkezlerinden biri olan Zürich’de Plehanov, Akselrod ve Jogiches gibi sürgündeki Rus ve Polonyalı Marxistler’le tanıştı. Polonya Sosyalist Partisi’nin, Polonya’nın Rusya’dan tam bağımsızlığını savunmasına karşı, Polonya’nın Rusya bütünlüğünde özerkliğini savunan Luxemburg 1894’te, Rus sosyal demokrat hareketinin bir kolu olarak düşündüğü Polonya Krallığı Sosyal Demokrasi Partisi’nin (Socjaldemokracja Krolestwa Polskiego) kuruluşuna katkıda bulundu. Bu parti 1899’dan sonra Polonya ve Lituanya Krallığı Sosyal Demokrasi Partisi adını aldı. Luxemburg kitle tabanı olmamasına karşın II.Enternasyonale kabul edilen partinin temsilcisi olarak 1896’dan sonra Enternasyonal’in tüm kongrelerine katıldı.

Almanya Sosyal Demokrat Partisi’ne girmesi

1898’de Berlin’e geçen Luxemburg bir muvazaalı nikâh yaparak Alman vatandaşlığına kabul edildi; Almanya Sosyal Demokrat Partisi’ne girdi ve sürekli olarak partinin sol kanadında yer aldı. Kısa sürede uluslararası sosyal demokrasi hareketinin önderleri arasına girmeyi başardı. O dönemin Marxist gazetesi olan Die Neue Zeit’ın (Yeni Çağ) yazarları arasına katılan Luxemburg, Alman Sosyal Demokrasisi saflarındaki ilk mücadelesini, Kautsky ve Bebel ile birlikte Bernstein’ın temsil ettiği görüşlere karşı verdi. Bern-stein, 1899’da yayımladığı Die Voraussetzungen des Sozialismus und die Aufgaben der Sozialdemokratie, (“Sosyalizmin Varsayımları ve Sosyal Demokrasinin Görevleri”) adlı kitabında Marx’ın temel tezlerini eleştirmiş, sosyalizme, parlamenter demokrasi yoluyla yavaş yavaş varılabileceğini savunmuştu. Luxem-burg aynı yıl yayımladığı Sozialreform oder Revolutionf (Sosyal Reform ya da Devrim) adlı kitabında, Bemstein’ın görüşlerine karşı çıkarak, kapitalizmin, çöküntü ve bunalımlar dönemine girdiğini, savaşların ve devrimlerin kaçınılmazlığını vurguladı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin 1899 Hannover, 1901 Lübeck ve 1903 Dresden kongrelerinde bu alandaki tanışmayı sürdürerek Kautsky’le birlikte Bernstein’ın tezlerinin reddedilmesinde etkili oldu.

Luxemburg, Leninist parti anlayışına göre daha gevşek ve daha geniş bir örgütlenme biçimine yakın olduğu için 1903’te Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin Bolşevikler ve Menşevikler olarak ikiye ayrılışını eleştirdi. 1905 Rus Devrimi’ni heyecanla karşıladı ve devrimin Polonya’ya yayılması doğrultusunda çalışmak için 1906 başında sevgilisi ve dava arkadaşı Jogiches ile birlikte Varşova’ya gitti. İki ay süreyle devrimci hareketler içinde çalıştıktan sonra Jogiches ile birlikte tutuklandı. Birkaç ay sonra serbest bırakılmasının ardından Finlandiya’da kısa bir süre kalan Luxemburg, bu arada Lenin’le tanıştı. 1905 Devrimi’nde Bolşevikler’in tavırlarına yakınlık duydu; Enternasyonal’in kongrelerinde zaman zaman Lenin’le yakın bir işbirliği içinde oldu.

Luxemburg, Varşova’daki 1905-1906 ayaklanmalarının ardından “kitle grevi”ni işçi hareketini devrime götüren temel bir eylem biçimi olarak görmeye başladı ve bu görüşlerini 1906’da yayımlanan Massenstreik, Partei und Geuverkschaften (Kitle Grevleri, Sendikalar, Partiler) adlı kitabında geliştirdi.

Sermaye birikimi üstüne görüşleri

II.Enternasyonal’in 1907 Stuttgart Kongresi’nde, Lenin’le birlikte emperyalist devletler arasındaki savaşlarda, kapitalizmi devirmek için devrimci mücadelenin sürmesi gerektiği tezini savunan Luxemburg, Almanya Sosyal Demokrat Partisi yönetiminin artan parlamentarist eğilimleri ve yaklaşan savaşa karşı giderek milliyetçi bir tavra yönelmesi karşısında 1910’dan itibaren parti üst kademeleri ile ve bu arada Kautsky ile çatışmaya girdi. 1913’te en önemli kuramsal yapıtı olan Akkumulation des Kapitals’i (Sermaye Birikiminin Tarihsel Koşulları) yayımladı. Luxem-burg, burada Marx’m Das Kapital’inin ikinci cildindeki yeniden üretim şemalarını ele alarak genişletilmiş yeniden üretimin (büyüyen bir ekonominin) denge koşullarının sürekli olarak gerçekleşmesi durumunda ekonominin genişleyen üretim kapasitesinin tam olarak kullanılabilmesi için talebin nereden kaynaklanacağı sorusu üzerinde durdu. Sorunun, Tugan-Baranowski’nin yaptığı gibi kapitalistlerin diğer kapitalistlere sürekli artan miktarlarda üretim malı satabileceğini ileri sürerek çözülemeyeceğini, kapitalistlerin kesintisiz birikime yönelmelerinin, ancak yatırım yaptıkları dalların ürünleri için sürekli genişleyen bir piyasa talebi olması durumunda mümkün olacağını öne sürdü. Bu açmaza, “kapitalizm dışından” kaynaklanan taleple geçici bir çözüm bulunabileceğini, bunun da küçük üreticiliğin yaygın olduğu kırsal kesimlerin ve dünya ekonomisinin geri kalmış bölgelerinin uluslararası sermaye tarafından “fethedilme-siyle” gerçekleşeceğini, dünya çapında pazar paylaşılması mücadelesinin ise kapitalizmin varlığını uzatmanın son çaresi olduğunu belirtti. Pazarların paylaşılmasının siyasi ve silahlı çatışmalarla gerçekleşmesinin ise savaş giderlerini artırarak kapitalist sistem için ek bir talep oluşturduğunu, ancak kapitalizmin tüm dünyayı fethettiği, kendi üretim biçimini fethedilen ulusal ekonomilere ve pre-kapitalist kırsal kesimlere egemen kıldığı zaman, bu çözüm yolunun tıkanacağını ve kapitalizmin dünya çapında bir sistem olarak bunalıma sürüklenerek çöküntüye uğramasının kaçınılmaz olduğunu öne sürdü.

I.Dünya Savaşı ’na karşı tutumu

1914’te Almanya Sosyal Demokrat Partisi milletvekillerinin topluca savaş kredileri lehine oy kullanmaları, Luxemburg’un parti ile bağlarının kopmasında son halkayı oluşturdu. Savaş aleyhtarı mücadelesinden ötürü 1914-1918 yıllarının büyük bir bölümünü hapiste geçiren Luxemburg, 1916’da K.Liebknecht, Jogiches, Zetkin veMehring ile birlikte Spartakus Birliği’nin kuruluşunda önemli rol oynadı. Kasım 1918’de hapisten çıkar çıkmaz, Almanya’da devrim koşullarının doğmuş olduğunu savundu ve Spartakus Birliği’nin Almanya Komünist Partisi’ne dönüşmesini gerçekleştirecek kongrenin hazırlıklarına katıldı. Yeni partinin programını hazırladı. 1 Ocak 1919’da Almanya Komünist Partisi’nin I.Kongre’sinin son bulmasından sonra, aslında erken bulduğu için onaylamadığı ve birkaç gün sonra bastırılacak olan Berlin ayaklanmasına, işçi ve asker sovyetleriyle dayanışma içinde olmak için katıldı. Sosyal Demokrat Ebert hükümetince hakkında tutuklanma kararı çıkarıldı. 15 Ocak 1919’da Kari Liebknecht’le birlikte tutuklandı ve aynı gün onları hapishaneye götürmekle görevli askerlerce dövülerek öldürüldüler.

20.yy başlarında sosyalist hareketin ve Marxist düşüncenin önemli temsilcilerinden biri olan Luxem-
burg, Polonya ve Almanya sosyal demokrasi hareketinin ön saflarında bulunduğu yaklaşık yirmi yıl boyunca sürekli olarak bu hareketlerin sol kanadında yer almış, siyasi yazılarıyla bu hareketin içindeki milliyetçi, reformcu ve parlamentarist akımlara karşı mücadele vermiştir. Luxemburg, benimsediği enternasyonalizm düşüncesi doğrultusunda Polonya’nın bağımsızlığını savunan Sosyalist Parti’ye ve Bolşevik-ler’in, ulusların kendi kaderlerini belirleme hakkına dayanan programına, Ekim Devrimi’nden önce ve sonra karşı çıkmıştır. Buna karşı I.Dünya Savaşı karşısındaki tutumu Bolşevikler’in çizgisi ile birleşmiştir.

1906’dan itibaren “kitle grevi”ni işçi hareketini devrime götüren temel bir biçim ve en güçlü silah olarak değerlendiren Luxemburg, yirmi yıl kadar önce Friedrich Engels’in genel grevi bir devrim aracı olarak kullanabilecek örgütlenme ve disiplin düzeyine ulaşmış bir işçi sınıfının, böyle bir noktada temel olarak genel grevsiz de iktidara el koyabilecek durumda olacağını, dolayısıyla genel grevin siyasi öneminin abartılmaması gerektiği yolundaki görüşlerini, ekonomizme saplanmış bir sendika hareketi ile parla-mentarizme saplanmış bir siyaseti benimseyen Alman Sosyal Demokrasisi’nin devrimci mücadeleden kaçmak için bir bahane olarak kullandığını öne sürmüştür.

Kendiliğinden gelişen kitle hareketlerinin taşıdığı devrimci potansiyele duyduğu kuvvetli inanç, Luxemburg’un siyasi görüşlerinin belirleyici bir özelliğini oluşturmuştur. Kendi parti anlayışı doğrultusunda Rusya’da, 1917 Devrimi’nden sonra sınıf egemenliğini ifade eden temel örgütlenmenin partiden çok, işçi ve asker sovyetleri olduğunu savunmuştur.

Luxemburg’un bunalım ve emperyalizm üstüne geliştirdiği görüşler hem çağdaşı, hem de sonraki kuşakların Marxistler’inin bir bölümü tarafından eleştirilmiş, Marx’m büyüme modeli oluşturmaya elverişli yeniden üretim şemalarından bir kriz modeli türetmenin tutarsızlıklara yol açtığı öne sürülerek, Luxemburg’un tutarsızlıklarından birinin, üretim malları üreten sektörün genişlemesinin, bu sektörde daha fazla işgücü kullanılmasına yol açarak, tüketim malları üreten sektöre ek bir talep yaratacağını görmemesi olduğu belirtilmiştir. Ancak bu sorunu irdelemiş olması bile, Akkumulation des Kapitals’in yazılışından 40-50 yıl sonra, J. Robinson ve Kalecki gibi Keynes ile Marx arasında yer alan iktisatçılar tarafından önemli bir katkı olarak değerlendirilmiştir.

Siyasi görüşlerinde oldukça iradeci bir yaklaşımı benimseyen Luxemburg, kapitalist ekonominin geleceğine ilişkin çözümlemelerinde iktisadi belirlenimciliğe ağırlık tanımıştır.

Rosa Luxemburg, çok yönlü kişiliği, ilkelerinden ödün vermeyen yaşamı, pek çok önemli sorunu gündeme getiren ve doğru yanıtlara kapı aralayan iktisatçı boyutları ile 20.yy başlarının en etkili sosyalistlerinden biri olarak önem taşımaktadır.

•    YAPITLAR (başlıca): Die industrielle Entıvicklung Polens, 1898, (“Polonya’nın Sınai Gelişimi”); Sozialreform oder Revolution?, 1899, (Sosyal Reform ya da Devrim, 1975); Organisationfragen der russischen Sozialdemokratie, 1903, (“Rus Sosyal Demokrasisinin Örgütlenme Sorunları”); Massenstreik, Partei und Geıverkschaften, 1906, (Kitle Grevleri, Sendikalar, Partiler, 1976); Die Akkumulation des Kapitals, 1913, (Sermaye Birikiminin Tarihsel Koşullan, 1984); Die Krise des Sozialmdemokra-tie, 1916, (“Sosyal Demokrasinin Bunalımı”); Die Akkumulation des Kapitals oder was die Epigonen aus der Marxschen Theorie gemacht haben. Eine Anti-Kritik, (ö.s.), 1921, (“Sermaye Birikimi ya da Marx’ın izleyicileri Onun Kuramını Nasıl Ele Aldılar Bir Anti-Kritik”); Gesammelte Werke, (ö.s.), 1922-1928; Einführung in die Nationalökonomie, (ö.s.) 1925, (“Politik İktisada Giriş”); Hapishane Mektupları, 1970; Sevgiliye Mektuplar, 1984.

•    KAYNAKLAR
: T. Cliff, Rosa Luxemburg, (Türkçe çev.) 1968; P. Frölich, Rosa Luxemhurg: Her Life and Work, 1940; L.Kautsky, Rosa Luxemburg: Ein Gedenkbuch, 1929; P.Nettl, Rosa Luxemburg, 1966.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski