MEHMED PAŞA [Sokollu] (1506-1579) Osmanlı sadrazamı. I.Süleyman, II. Selim ve III.Murad dönemlerinde 15 yıla yakın sadrazamlık yapmış, devlet yönetiminde büyük güç kazanmıştır.
Bosna’da Vişegrad Sancağı’nın Rudo Bucağı’na bağlı Sokoloviç köyünde doğdu, 12 Ekim 1579’da İstanbul’da öldü. Asıl adı Bayo’dur. Müslüman olduktan sonra Mehmed adını almış, boyunun uzunluğu nedeniyle de Osmanlı tarihinde “Tavîl” (uzun) lakabı ile adaşlarından ayrılmıştır. Babası, sonradan Müslüman olan Cemaleddin Sinan Bey’dir.
Mehmed Paşa çocukluğunda rahip olan dayısının yanında eğitim gördü. On üç yaşına değin Taşlıca yakınındaki bir manastırda kaldı. 1519’da, bu yöreye “devşirme” göreviyle gelenlerce beğenildi. Ailesinden alınarak Edirne Sarayı’na getirildi. Burada eğitim gördü. Bir süre sonra İstanbul’a gönderildi. I.Süleyman’ın [Kanuni] özel hizmetine verildi. Enderun aşamalarından geçerek rikâbdar, çuhadar ve silahdar oldu. 1530’da, Bosna’daki aile bireylerini de İstanbul’a getirtti. On yıl, sarayda Çeşnigirbaşı görevinde bulundu. 1541’de büyük kapıcıbaşı oldu.
1546’da saraydan ayrıldı. O yıl ölen Barbaros Hayreddin Paşa’nın ardılı olarak kaptan-ı deryalığa atandı. Trablusgarb seferine katıldı. Barbaros’dan boşalan bu önemli görevde, denizci olmadığı halde başarı gösterdi. Tersanenin yenileştirilmesini gerçekleştirdi. 1549’da Rumeli beylerbeyliğine atandı. 1551’de Erdel seferi ile görevlendirildi. 80.000 kişilik bir ordu ile Tuna’yı geçerek bazı önemli kaleleri aldı. Tamışvar Kalesi’ni kuşattı. Kış yaklaşınca Belgrad’a çekildi. 1552’de, Erdel serdarlığma atanan Ahmed Paşa’nın komutası altında,Tamışvar’ı fethetti. Bu yılın sonunda Anadolu’ya geçerek Tokat’ta kışladı. 1553’te İran’a açılan sefere katıldı. 1554’teki Nahcivan seferinde, çok iyi silahlanmış Rumeli ordusunun komutanlığını yaptı. Gürcistan’daki kalelerin alınmasında büyük başarılar elde etti. Vezirlikle ödüllendirildi. Kısa bir süre sonra da üçüncü vezir olarak kubbealti vezirleri arasına katıldı.
Yönetimde yükselmesi
Bu tarihten sonra, devlet yönetiminde daha etkin olmaya başladı. Yaşlanan padişahla genç şehzadeler arasındaki mücadele yıllarında sorumluluklar yüklendi. Padişahın isteği doğrultusunda şehzade Selim’i tuttu. 1559’daki Konya Savaşı’nda şehzade Bayezid’in kuvvetlerine karşı Selim’in kuvvetlerine komuta etti. Yenilerek kaçan Bayezid’i doğu sınırlarına dek izletti. Uysal yaratılışlı, siyasetten ve askerlikten fazla anlamayan şehzade Selim’in veliaht seçilmesinde etkili oldu. 1561’de vezirazam Rüstem Paşa’nm ölmesi, bu göreve Semiz Ali Paşa’nın atanması ile ikinci vezirliğe yükseldi.
Bu dönemde daha çok dış sorunlarla ilgilendi. 1562’de Avusturya ile yapılan barışta rolü oldu. Divandan, Malta’nın kuşatılması kararını çıkarttı. Semiz Ali Paşa’nm ikinci planda kalmayı yeğlemesi, I.Süleyman’ın, yıllardan beri tanıdığı ve güvendiği Mehmed Paşa’yı, yönetimde birinci derecede sorumlu kılabilmesine yardım etti. Ali Paşa’nın ölümü ile de 28 Temmuz 1565’te vezirazam oldu.
Malta kuşatmasının ve Avusturya elçisi ile de önceki barışın bazı maddelerinin değiştirilmesine yönelik görüşmelerin sürdüğü bir sırada vezirazam olan Mehmed Paşa, ödüncü bir siyasetten yana değildi. Avusturya arşidükü Maximilian’ın, biriken vergileri göndermemesi ve Erdel’de birkaç kaleyi alması yüzünden görüşmeleri kesti ve bu devlete savaş ilan etti. 1 Mayıs 1566’da, yaşlı ve hasta padişahı, görkemli bir törenle Sigetvar seferine çıkarttı. Padişahın bu seferde, bir moral simgesi olmaktan öteye rolü yoktu ve seferin bütün sorumluluğu Mehmed Paşa’ daydı. 5 Ağustos’ta Sigetvar Kalesi kuşatıldı. Kalenin bir an önce ele geçirilmesi için gösterilen olanca çabaya karşın bu ünlü kale, I.Süleyman’ın ölümünden bir süre sonra, 8 Eylül 1566’da zaptedildi. Mehmed Paşa, yarım yüzyıla yakın, devleti ve orduyu yöneten padişahın ölümünü, olası taşkınlıkları önlemek için gizli tuttu. Şehzade Selim’in ivedi olarak Kütahya’dan Belgrad’a gelmesini sağladı. Bu arada gerekli önlemleri aldı. Selim gelince Belgrad’da I.Süleyman’ın ölümünü duyurdu. II.Selim burada padişah oldu.
Yönetimi tümüyle ele alması
II.Selim, devlet işlerini damadı Mehmed Paşa’ya bırakarak siyasetten uzak, şehzadeliğinde alışageldiği eğlenceli yaşamı yeğledi. Mehmed Paşa, Piyale Paşa’ ya 1567’de Sakız Adası’m fethettirdi. 1568’de Osmanlı-Avusturya Barış Antlaşması sekiz yıllık bir süre için yenilendi. Bunu Erdel, Raguza, Venedik elçileri ile yapılan görüşmeler izledi.
Mehmed Paşa, Batı’da var olan durumu korumak, yayılıma siyaseti doğuya kaydırmak düşüncesiyle Asya sorunlarıyla ilgilenmeye başladı. Endonezya Müslamanları’nın Portekizliler’le sürdürdüğü savaşta taraf oldu. 1569’da Açe Hükümdarı Sultan Alaeddin’e bir filo, bir miktar para ve tahıl gönderdi. Portekiz kralına yazdığı mektupta da bu bölgenin güvenliğini sarsacak bir durumda, Osmanlı Devleti’ nin müdahale edeceğini belirtti. En son olarak da Kazan ve Astrahan seferini başlattı. O yılın yazında Kefe’ye uğurlanan donanmada, salt savaşçı birlikler değil, Don ve Volga’nın dirseklerinin birbirine en çok yaklaştığı yerde ikmal gemilerinin işleyebileceği bir kanalı açacak ekipler de bulunuyordu. Mehmed Paşa, bu projenin gerçekleşmesi durumunda, başta Gürcistan, Kafkas-ardı bölgelerinin denetime alınabileceğini, Anadolu üzerinden İran’a yapılacak seferlerde başlıca sorun olan tahıl ulaştırma işinin, Karadeniz-Hazer arasında işletilecek gemilerle sağlanabileceğini; daha da önemlisi, doğudaki Müslümanlar’ı da içine alacak cihan imparatorluğunun kurulmasının kolaylaşacağını düşünüyordu. Ancak, kanal şantiyesini Rus-lar’ın sık sık basması, Ejderhan’ı kuşatan Osmanlı birliklerinin yenilip çekilmesi ve Kırım hanının siyasi nedenlerle yardım etmemesi gibi nedenlerden bu ilginç proje sonuçsuz kaldı.
Yemen harekâtının uzaması, İstanbul’da çıkan büyük yangın gibi olaylar da eklenince Mehmed Paşa’mn güçlü iktidarına karşı, sarayda ve yönetici çevrelerinde bir muhalefet oluşmaya başladı. 1570’te, şiddetle karşı koyması etkili olmadı ve Divan’dan Kıbrıs seferinin başlatılması kararı çıktı. Bu, Mehmed Paşa için büyük bir sınavı gündeme getirdi. Devletin varlığı ve gücü bakımından, bu seferin mutlaka zafere ulaştırılması gerekiyordu. Bu nedenle olanca özverisini esirgemedi. Seferin başkomutanlığına amcazadesi Lala Mustafa Paşa’yı atadı. Kıbrıs seferi, bu ünlü komutanın öncülüğünde 1571’de başarıyla tamamlandı. Bundan bir süre önce de Özdemir Paşa’nın ve oğlu Osman Paşa’nın çabaları ile Yemen’in alınışı haberi geldi. Son olarak Tunus’un da alınmış olması, Mehmed Paşa’yı yeniden güçlendirdi.
İnebabtı Savaşı ve sonrası
Kıbrıs’ın Türkler’e geçmesi, Hıristiyan Batı’nın, Doğu Akdeniz’deki biricik tutunma noktasının da elden çıkması demekti. Papa, bir Haçlı ittifakının çabuklaştırılmasını istedi. Papalık, İspanya ve Venedik donanmaları bir araya gelerek Lepanto (İnebahtı) Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yendiler. 1571’deki bu olay, Osmanlı Devleti’nin o güne kadarki en büyük yenilgisiydi. Mehmed Paşa kış boyunca tersaneleri çalıştırtarak öncekinden daha güçlü bir donanmayı 1572 ilkbaharında Akdeniz’e çıkarmayı başardı. Kıbrıs’ın fethi ile İnebahtı yenilgisi arasında da bir ilinti kurarak “birini kolun kesilmesine, ötekini sakal tıraşma”benzetti ve bunu diplomatik bir espri olarak kullandı. Çok geçmeden, Avrupa’dan beklediği desteği alamayan Venedik Cumhuriyeti, Mehmed Paşa’ya barış önerisinde bulundu. 1573’te imzalanan antlaşma, İnebahtı yenilgisine karşın Os-manlı Devleti lehine maddeler içeriyordu. Aynı günlerde, Lehistan’ın boş tahtı konusunda^ da Mehmed Paşa’nm ağırlık koyması ile Fransa’nın adayı krallık tacını giyerken Batı Akdeniz’de, Piyâle Paşa ile Kılıç Ali Paşa İspanya kıyılarını vurmaktaydılar. Bu, yılgınlık uyandırması beklenen bir kolaçandı ama,İspan-yollar Tunus’u işgal girişiminde bulundular. Bu yüzden, 1574’te Tunus’a donanma ile birlikte bir de ordu gönderildi. Halku’l-âd Kalesi alınarak İspanyollar bölgeden çıkarıldı. 1574-1578 arasında sürecek olan Fas harekâtı başlatıldı.
II.Selim 15 Aralık 1574’te öldü. Mehmed Paşa, Manisa’daki veliaht Murad’ı İstanbul’a getirterek tahta oturttu. Ancak eski gücünün kalmadığı, özellikle sipahilerin taşkınlıkları ile ortaya çıktı. III.Murad da ilk yıllarında, eniştesi Mehmed Paşa’ya ilişmemek-le birlikte, daha sonra giderek araları açıldı. Genç padişahın çevresinde kümelenen yeni siyasal kadro, yaşlı vezirazama karşı amansız bir mücadele açmakta gecikmediler. Mehmed Paşa’ya yakın üst düzey yöneticilerin birer ikişer görevlerine son verildi. Mehmed Paşa, muhaliflerinin istediği İran seferinin açılmasını engelleyemedi.
Bununla birlikte Batı ile olan ilişkilerde etkinliğini korudu. İkinci kez boşalan Lehistan tahtına doğrudan aday gösterdiği Erdel voyvodasının oturmasını sağlayarak Lehistan ile Erdel’i tek yönetimde birleştirdi. Böylece bu iki ülkenin Osmanlı Devleti’ne bağımlılığını güçlendirdi. Buna karşılık İspanya ile olan uzlaşmazlığı çözümleyemedi. Fas harekâtının son aşamasında buraya yeni birlikler gönderdi. 1578’de Fas’a çıkan Portekiz kralına karşı Trablus-garb Beylerbeyi Ramazan Paşa’yı görevlendirdi. Vâdiu’s-sebil Savaşı, zaferle sonuçlandı. Bu siyasal ve askeri başarılara koşut olarak III.Murad’ın kişisel düşkünlüğü yüzünden, Osmanlı sarayında ilk kez görülen “kadınlar saltanatı” da Mehmed Paşa’ya muhalif çevre ile bütünleşmekteydi. Bu nedenle 1579’da, başkentteki gücü hemen hemen tükenmiş gibiydi. En yakın yardımcıları, birer bahane ile uzaklaştırılmış ya da idam edilmişti. Bir süre, eşi Esmihan Sultan’ın padişah üzerindeki ağırlığından yararlanabildi. Saraydaki geleneksel divan toplantılarından ayrı olarak kendi sarayında da akşam divanları düzenleyen Mehmed Paşa yine böyle bir divan toplantısında iken, derviş kılığında bir Boşnak’ın saldırısı sonucu öldü.
Mehmed Paşa, aralıksız altmış yıl süren resmi görevleri boyunca hiç azledilmemiş, devamlı yükselmiştir. Bu özelliği ile Osmanlı tarihinde yer alan tek yöneticidir.
• KAYNAKLAR: A.Refik (Altınay), Sokollu, 1924; M.Brosch, Geschichte aus den Leben dreirer Gross-Wesire, 1899; Y.Öztuna, Sokullu Mehmed Paşa, 1945.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi