AĞAOĞLU, Ahmed (1869-1939)
Türk düşünce ve siyaset adamı. II. Meşrutiyet Dönemi Türkçülük hareketi içinde önemli rol oynamış, İttihat ve Terakki Partisi Genel Merkez üyeliğinde bulunmuştur.
Azerbaycan’ın Şuşa Kenti’nde doğdu, İstanbul’ da öldü. İlk ve ortaöğrenimini Şuşa’daki Rus okulunda tamamladı. Aynı yıllarda Farsça ve Arapça öğrendi. 1888’de Petersburg’da Politeknik Enstitüsü’ ne girdi. Sağlığının bozulması nedeniyle buradaki öğrenimini tamamlayamadı. Daha sonra Paris’e giderek Sorbonne Üniversitesi’nde tarih ve filoloji bölümüne girdi, aynı zamanda Hukuk Fakültesi’nde dersleri izledi. 1890’da İttihat ve Terakki’nin önderlerinden Ahmet Rıza ile tanıştı. La Nouvelle Revue ve Revue Blue adlı dergilerde Doğu’ya ilişkin makaleler yazdı. Bir yandan da Tiflis’te çıkan Kafkas gazetesine yazılar gönderdi. 1892’de Londra’da toplanan Şarkiyatçılar Kongresi’ne “Şiî Mezhebinin Doğuşu ve Gelişmesine Dair” adlı bir tebliğ sundu.
Paris’teki eğitimini tamamladıktan sonra 1894’te Kafkasya’ya döndü; Tiflis ve Bakü’de Hüzeyinzade Ali (Turan), Ali Merdan Topçubaşı, Haşan Bey Zerdani ve Şahtahtlı Mehmedağa ile birlikte “Milli Uyanış Hareketi”nde çalıştı. Kapsi ve Şarki Rus gazetelerine yazılar yazarak Türkler’in Rusya’daki öteki milliyetlerle eşit haklara sahip olmaları doğrultusundaki görüşlerini dile getirdi. 1905’te yörede egemenlik kurmaya çalışan Ermeniler’e karşı mücadele etmek amacıyla Fedai adlı gizli bir örgüt kurdu.
Aynı yıl Rusya’da bir tür meşruti yönetim getiren 1905 Devrimi oldu. Petersburg’da, Rusya’daki çeşitli milliyetlerin temsilcilerinin katıldığı bir kongre toplandı. Ahmed Ağaoğlu, bu kongrede Kafkasya delegesi olarak yer aldı.
Yeni yönetimin tanıdığı bazı özgürlüklerden yararlanan Azerbaycan aydınları Türkçe gazete ve dergi çıkartmak, okul ve dernek gibi kültür kurumlan kurmak konusunda girişimlerde bulundular. Ahmed Ağaoğlu, Haşan Bey Zerdani ile Hayat adlı bir gazete çıkardı. Daha sonra Irşad gazetesiyle Terakki ve Füyuzat adlı dergileri yayımladı. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra 1909’da İstanbul’a gitti. Maarif müfettişliği ve Süleymaniye Kütüphanesi müdürlüğü yaptı. Bir süre Hikmet ve Sebilürreşad ve Fransızca çıkan Jetine Turc gazetelerine yazılar yazdı. Daha sonra Tercüman-ı Hakikat’ın başyazarı oldu. 1909’da Darülfünun’da Rusça ve Türk-Moğoltarihiöğretmen-liğine atandı. 1908’de Türk Derneği, 1912’de de Türk Ocağı adlı derneklerin kurucuları arasında yer aldı. Bu dernekler Türkler’in ulusal bilincini geliştirmeyi amaçlıyordu. 1912’de Afyonkarahisar milletvekili olarak Osmanlı Meclisi Mebusam’na girdi. Aynı yıl İttihat ve Terakki Partisi Genel Merkez üyesi oldu.
1917 Ekim Devrimi’nden sonra Rusya’da bağımsız bir devlet kurmak için çalışan Türkler’i destekledi. 1918’de Azerbaycan’a giren Osmanlı Ordusu’na danışman oldu. 1919’da İstanbul’a döndükten sonra, İngilizler tarafından İttihat Terakki Partisi ileri gelenleriyle birlikte Malta’ya sürüldü. 1921’de sürgünden döndükten sonra Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Sava-şı’na katıldı. Daha sonra Ankara’da Matbuat umum müdürlüğü yaptı ve Hakimiyet-i Milliye’nin başyazarı oldu. 1923’te II. ve 1927’de III. dönem TBMM’de Kars milletvekili olarak bulundu. Bu arada, Ankara Hukuk Mektebi’nde Hukuk-ı Esasiye okuttu. 1930’da Serbest Fırka’nm kurucuları arasında yer aldı. Parti kapatıldıktan sonra İstanbul Darülfünunu’nda Hukuk Tarihi profesörlüğü yapmaya başladı. 1933’te Akın gazetesini kurdu ve İnönü yönetimini kınayan yazılar yazdı. Bu nedenle gazetesi kapatıldı. 1933’te de üniversiteden emekli oldu. Yaşamının bundan sonraki döneminde çeşitli yayın organlarına yazılar yazdı, kitaplar yayımladı.
Ağaoğlu, Rusça olarak yazdığı ve İslamlıkta Kadın adını taşıyan kitabında, İslamiyet’in kadın haklarını bütün öteki dinlerden daha fazla koruduğunu, ama daha sonra batıl inançlar ve bunlara dayanan yorumlar yüzünden kadının toplumda ve ailede geri plana itildiğini ileri sürdü. Bu durumun İslam top-lumlarmı çöküntüye götüren temel nedenlerden biri olduğunu savundu. Ağaoğlu’na göre, Osmanlı İmparatorluğu içindeki ulusların yavaş yavaş bağımsızlıklarını kazanmalarıyla, dünyada bağımsız kalan tek İslam devleti de tutsak olma tehlikesiyle karşı karşıya gelmişti. İmparatorluğun kurucusu olan Türk ulusunu ayakta tutabilmenin, hem içerdeki bağnaz dindarlara, hem de dış düşmanlara karşı korumanın tek yolu Türk milliyetçiliğini uyandırmaktı. Bu yol bağımsızlığın ve Batı uygarlığının kapısını açacak, böylece başka ülkelerde tutsak yaşayan Türk ulusları için de bir umut doğacaktı.
Ağaoğlu, Malta’da yazdığı Üç Medeniyet adlı kitabında bu konudaki görüşlerini daha sistemli bir biçimde dile getirdi. Dünyanın üç uygarlık arasında bölündüğünü, bunların Buda-Brahma, İslam ve Avrupa uygarlıkları olduğunu belirterek, Avrupa uygarlığının her alanda öteki uygarlıkları geçip egemen duruma geldiğini ifade etti. Öteki uygarlıkları savunanları eleştirerek, eskiyi korumanın ölüm demek olacağım ve Türk-İslam toplumlarımn ancak Avrupa uygarlığını benimsemekle varlıklarını sürdürebileceklerini savundu.
• YAPITLAR: Şiî Mezhebi ve Menbaları, 1892; İslam ve Ahund, 1900; İslamlıkta Kadın, 1901 (Türkçe çevirisi, 1959); Üç Medeniyet, 1927 (yeni harflerle, 1972); Türk Teşkilat-ı Esasiyesi, 1925-1929; Hindistan ve Ingiltere 1927-1928; Türk Hukuk Tarihi, 1931-1933-,Serbest insanlar Ülkesinde, 1936; Devlet ve Fert, 1936; Ben Neyim, 1936; İran ve İnkılabı, 1941; Gönülsüz Olmaz, 1942; ihtilal mi, İnkılap mı, 1942; Serbest Fırka Hatıraları, 1950.
• KAYNAKLAR: S. Ağaoğlu, Babamdan Hatıralar, 1939; S.Ağaoğlu, Babamın Arkadaşları, 1958; Y. Akçura, Türk Yılı, 1928;H.Z. Ülken, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, 1966.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi