AHMED CEVAD PAŞA (1851-1900)
Osmanlı komutan ve sadrazam. Osmanlı tarihine ilişkin önemli eserleri vardır.
Babası Kabaağaçlızade Miralay Mustafa Bey’in görevi nedeniyle bulunduğu Şam’da doğdu, İstanbul’ da öldü. Tarihçi Mehmed Şakir Paşa’nın kardeşi, Halikarnas Balıkçısı’nın (Cevat Şakir Kabaağaçlı) amcasıdır. Küçük yaşta kimsesiz kalınca Rumeli Kazaskeri Âtıfzade Hüsameddin Efendi tarafından himaye edildi. 1865’te girdiği Harbiye’yi kurmay yüzbaşı olarak birincilikle bitirdi. 1871’deki ilk askeri görevi Padişah Abdülaziz’in yaverliğiydi. O sıralarda yazdığı Malumatü’l-Kâfiye fi Memaliki’l-Osmaniye adlı kitabında Osmanlı İmparatorluğu içindeki ülkeler hakkında tarihi ve coğrafi bilgiler veriyordu. Padişahın da beğendiği bu eser, askeri liselerde ders kitabı olarak okutuldu. 1877’de Osmanlı-Rus Sava-şı’nda Tuna ordusuna katıldı. Kısa sürede miralaylığa yükselerek, tümen kurmay başkanlığı ve tümen komutanlığı görevlerinde bulundu. 1882’de, Berlin Antlaşması hükümlerinin sınırlarla ilgili uygulanmasında görev aldı. 1884’te ilk diplomatik görevi olan Çetine elçiliğine atandı. İki yıl sürdürdüğü bu görevinden hastalığı nedeniyle ayrıldı. Bir süre Viyana’da tedavi gördükten sonra 1888’de İstanbul’a dönüp, Teftiş-i Askeri Komisyonu üyeliğinde bulundu. Yayımladığı Tarih-î Askeri-î Osmanî adlı kitabıyla II. Abdülhamid’ in ilgisini çekti. İkinci cildini sansür nedeniyle yayımlayamadığı bu kitabında, Yeniçerilerin tarihini anlatıyor, giysilerinin ve silahlarının resimlerini veriyordu.
1889’da Girit’te karışıklıklar baş gösterince, ferik (korgeneral) rütbesiyle Vali Şakir Paşa’nın kurmay başkanlığı ile görevlendirildi. Aralarındaki sürtüşme nedeniyle Şakir Paşa İstanbul’a çağrılınca, 1890’da olağanüstü yetkilerle Girit vali vekili ve komutanı oldu. Müslüman ve Hıristiyan halk arasında uyumu sağlayıp, olayları yatıştırdı. Tahta geçtiğinden beri başarılarını gözleyen II. Abdülhamid tarafından 1891’de sadrazamlığa getirildi. Dört yıllık sadrazamlığı döneminde iç ve dış politik dengeyi korumaya çalıştı. Ancak Anadolu’da başkaldıran Ermeniler’e karşı takındığı sert tutum nedeniyle yabancı devletlerin eleştirisine uğradı.
Başlangıçta padişahın buyruklarına kesenkes uyan Cevad Paşa, padişahın tüm yetkileri kendinde toplayıp, sorunların çözülememesi karşısında da sadrazamı öne sürmesi üzerine, II. Abdülhamid’e bir mektup sundu. Mektubunda Anadolu, Rumeli ve Yemen’de ortaya çıkan karışıklıkların yanlış uygulamalardan kaynaklandığını, köklü önlemler alınması gerektiğini, ilk önlem olarak da saray görevlilerinin etkisinin azaltılmasını, buna karşılık sadrazamın yetkilerinin artırılmasını öneriyordu. Padişahın yetkilerinin tartışılmaz olduğunu, ancak sadrazamla aralarında daha sağlıklı bir haberleşme kurulursa, sadrazamın yetkileri konusunda sorun çıkmayacağını ve sadrazamlık makamının daha işlevsel kılınacağını belirtiyordu. Bir dizi ıslahat önerilerini de içeren bu mektup, çevresine karşı güvensizliği giderek artan Abdülhamid tarafından kuşkuyla karşılandı. Yetkilerinin elinden alınıp, bütün gücün sadrazamda toplanacağı düşüncesiyle 1895’te Ahmed Cevad Paşa’yı sadrazamlıktan uzaklaştırdı. Ancak Girit yeniden karışınca Ahmed Cevad Paşa, 1897’de Girit Fırka-i Askeriye Komutanlığı’na atandı. Ama, bir süre sonra Girit’in yönetimi Avrupa devletlerine bırakıldı ve Osmanlılar adadan çekildi.
Bu sırada sağlığı iyice bozulan Ahmed Cevad Paşa İstanbul’a dönmek için saraydan izin aldıysa da, Seraskerlik onu Şam’daki V. Ordu komutanlığına atadı. Ancak hastalığı ağırlaştığından İstanbul’a döndü ve çok geçmeden öldü. Aydın bir devlet adamı olan Ahmed Cevad Paşa, Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca ve Rumca bilmekteydi. Tarihi kitaplarının yanı sıra teknik alanda da araştırmalar yayımlamıştır. Bir ara Ceride-i Askeriye’rim başyazarlığında bulunmuş, 1879’da 24 sayı yayımlanan Yadigâr adlı bir dergi çıkarmıştır.
• YAPITLAR (başlıca): M alumatu’l-Kâfıye fi Memaliki’l-Osmaniye, 1871; Tarih-î Askeri-î Osmanî, 1882; Tarih-îAskerî Hulasası, 1893; Riyaziyenin Mebâhis-i Dakikası.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi