ÂLÎ PAŞA (1815 – 1871)
Osmanlı sadrazamı. 1856 Islahat Fermanı’nı hazırlamıştır.
Mehmed Emin Âlî Paşa, 5 Mart 1815’te İstanbul’ da doğdu, 7 Eylül 1871’de aynı yerde öldü. Mısır Çarşısı aktarlarından Ali Rıza Efendi’nin oğludur. Hayatım kazanmak zorunda olduğundan düzenli bir eğitim görmedi, kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. 1830’da Divan-ı Hümâyûn Kalemi’ne girerek devlet hizmetine başladı. Burada kısa zamanda resmi yazışma usullerini kavradı ve Fransızca öğrenmeye başladı. 1833’te Divan-ı Hümâyûn Tercüme Kalemi’ne geçti. 1835’te Ahmed Fethi Paşa ile birlikte Viyana’ya gidince burada hem Fransızcası’m ilerletti, hem de diplomasi mesleğini öğrendi. 1838’de Londra elçiliğine atanan Mustafa Reşid Paşa ile İngiltere’ye gitmesi kendisi için bir dönüm noktası olmuş, buradaki
çalışmalarıyla Reşid Paşa’nın güvenini kazanmıştır.
Abdülmecid’in tahta çıkması üzerine, Reşid Paşa ile birlikte İstanbul’a dönen Alî Paşa, Divan-ı Hümâyûn tercümanlığı görevini sürdürdü ve kısa zamanda yükseldi. 1840’ta, genç yaşında, hariciye müsteşar vekili oldu. 1841’de ise Londra elçiliğine atandı. 1844’te yurda döndüğünde, devlet meclislerinde ve hâriciyede önemli görevler aldı. 1846’da Reşid Paşa’ nın sadrazam olması üzerine otuz bir yaşında hariciye nazırlığına getirildi. Kendisine, bu görevde iken paşalık ve müşirlik rütbeleri de verildi.
1848’de Reşid Paşa’mn azledilmesi üzerine hariciye nazırlığından ayrılan Alî Paşa, kısa bir süre sonra Reşid Paşa’nm yeniden sadrazam olmasıyla ikinci kez hariciye nazırı oldu. Avrupa’daki 1848 devrimleri sonucunda Osmanlı Devleti’ne sığınan Macar ayaklanmacıları Avusturya ve Rusya’nın geri istemesine büyük bir dirençle karşı koyan Alî Paşa, devletin Avrupa’da saygınlık kazanmasında büyük rol oynadı. Reşid Paşa’nm 1852’de azli üzerine, Alî Paşa sadrazamlığa getirildi. Koruyucusu Reşid Paşa’ya büyük saygı duyan ve ayrıca düşmanlığını da kazanmak istemeyen Alî Paşa, henüz çok genç olduğunu ileri sürerek görevi kabul etmek istememiş, ancak padişahın diretmesi üzerine bu makama geçmiştir.
Islahat Fermanı
Alî Paşa’nın ilk sadareti kısa sürdü. Aynı yıl içinde azledilerek, 1853’te İzmir valiliğine atandı. 1854’te önce Hüdavendigâr valisi, ardından da Meclis-i Âli-i Tanzimat başkanı oldu. Reşid Paşa’mn 1854’te yeniden sadrazam olmasıyla üçüncü kez Islahat hariciye nazırlığına getirildi. 1855’te ikinci kez sadra-Fermanı zam olan Alî Paşa, bir buçuk yıl süren bu görevi sırasında Kırım Savaşı’nı sona erdiren Paris Konferansında Osmanlı Devleti’ni temsil etmiş ve Paris Barış Antlaşması’m imzalamıştır (30.3.1856). Alî Paşa, konferans sırasında devletin gelişmesinin önünde büyük bir engel oluşturan kapitülasyonların kaldırılması için girişimlerde bulunmuşsa da bu konuda başarı sağlayamamıştır. 18 Şubat 1856 tarihli Islahat Fermanı ile, imparatorluktaki Müslüman olmayan ahalinin durumlarım büyük devletlerin istekleri doğrultusunda yeniden düzenleyen Alî Paşa, bu yüzden başta Reşid Paşa olmak üzere, muhalifleri tarafından sert biçimde eleştirilmiştir. Bunun üzerine görevinden azledilmiş ve yerine Reşit Paşa geçmiştir.
1858’de üçüncü kez sadrazam olan Alî Paşa, bu sadaretinde Kırım Savaşı sonrasında bozulan mali duruma çare aradı. Büyük zorluklarla ve ağır koşullarla alman dış borçlar günlük gereksinimlere harcanmakta, bu da yetmediğinden Beyoğlu sarraflarından ayrıca borç alınmaktaydı. Alî Paşa bu duruma köklü ve kalıcı bir çare bulamamış ve yalnızca sarayın harcamalarım kısma yoluna gittiğinden 1859’da azledilmiştir.
1861’de başlayan Abdülaziz dönemi, Alî Paşa’ nın en etkin dönemidir. Bu yıl içindeki kısa süren dördüncü sadaretinin dışında 1867’den ölümüne değin süren beşinci sadareti büyük önem taşır. Bu dönemde patlak veren iki kriz, Sırbistan ve Girit sorunları, Alî Paşa’nın çabaları ile çözülmüştür. Osmanlı denetimindeki Sırbistan’ın son müstahkem yerlerini ve Belgrad kalelerini 1867’de Sırplar’a bırakan Alî Paşa, Girit sorununu çözmek için 1868’de Girit’e kadar gitmiştir. Adanın yönetiminde önemli
düzenlemeler yapmış ve buraya bir çeşit özerklik tanıyarak sorunu çözmüştür. Her iki konuda bulduğu ödüncü çözüm yolu, muhaliflerince sert biçimde eleştirilmiştir.
Öte yandan, Mısır Valisi İsmail Paşa’nm Mısır’ın yönetiminde daha serbest olabilmek için yaptığı girişimlere karşı koymuştur. Buna karşın, İsmail Paşa’nm İstanbul’a akıttığı altınların etkisinden o da kurtulamamıştır. Bulgarlar’ın, Rum Patrikhanesi’nden ayrılarak ayrı bir Bulgar Kilisesi kurma girişimlerini de önlemeye çalışmıştır.
1869’da en yakın arkadaşı ve Tanzimat döneminin öteki önemli kişisi Fuad Paşa’nın ölümüyle, Âlî Paşa hariciye nazırlığım da üstlenmiş ve devlette tek söz sahibi durumuna gelmiştir.
• KAYNAKLAR: Cevdet Paşa, Tezâkir, C. Baysun (yay.), 4 cilt, 1953-1967; Cevdet Paşa, Mâruzât, Y. Halaçoğlu (yay.), 1980; R.H. Davison, Reform in the Ottoman Empire, 1963; Ed. Engelhardt, Tanzimat, 1976; M.K. İnal, Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar, 1940; E.Z. Karal, Osmanlı Tarihi, VII, 1956; MEB, Tanzimat, 1940; A. Şeref, Tarih Musahabeleri, 1977; A.F. (Türkgeldi), Rical-i Mühimme-i Siyasiyye, 1928.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi