İtalyan Rönesans Mimarlığı
Rönesans, 15. yy’ın ilk yıllarında İtalya’da hümanizm düşüncesinin etkisiyle oluşan, oradan bütün Avrupa’ya yayılan ve 16. yy’m sonlarına değin süren sanat, kültür ve bilim anlayışıdır. İtalyanca yeniden doğuş anlamına gelen rinascita, ticarete dayanan cumhuriyetlerdeki elverişli ortamda, Floransa’da doğmuştur. Değişen kültür ve bilim ortamı, mimari yapıtların çehresini de değiştirmiştir.
Rönesans’la birlikte îtaly anlar, perspektif yasalarım incelemek için matematik bilimine, insan vücudunun yapısını incelemek için anatomiye yöneldiler. Gözün bakış yolu ve kılavuzu olan çizginin geliştirilmesi, perspektif kurallarının bulunmasıyla olmuştur. Brunelleschi ’nin gözden uzaklaştıkça küçülen ağaç dizisinin resmini yapması, sanatçılar önünde yeni ufuklar açmıştır. Böylece, bilime, doğaya ve eski sanatın kalıtına yönelmek gerçekliğin elde edilmesi demek olmuştur.
Rönesans mimarlığının ilk önderi Brunelleschi (1377-1446) olmuştur. Klasik Roma yapıtlarını inceleyerek, boyut ve oranlarını, çeşitli sütun düzenlerini, mimari biçimlerini ve süs motiflerini saptayıp, yapıtlarında kullanan Brunelleschi’nin 1420’de yapımına başladığı Yetimler Evi ve Pazzi Şapeli ilk Rönesans yapılandır. L.B. Alberti 15. yy’ın ikinci yansında mimarlık, resim ve heykel üzerine yazdığı kitaplarla yeni sanatın kuramcısı olmuştur. Yaptığı Ruccelai Sarayı’nda, üç katta ayn sütun düzenleri kullanmış, Sant Andrea Kilisesi’nin cephesine eski bir Roma zafer takının cephesini uyarlamıştır. Bu öğeler Eski Roma ve Yunan’ dan beri ilk kez kullanılmaktaydı.
15. yy’ın ikinci yarısında görülen öteki önemli mimarlar, Michellozzo (1396-1472) ve Filarete’ dir. (1440-1469). 16. yy’m ilk yansında Tempietto’yu yapan ve San Pietro Kilisesi’nin yeniden planlanmasında görevlendirilen Bramante (1445-1514) ve Leonardo da Vinci (1452-1519), Sangallo (1445-1515), Rafaello (1483-1520) ile gelişen Rönesans mimarlığı, 16. yy’ın ikinci yansında Michelangelo (1475-1564) ile en parlak dönemine ulaşır. Michalengelo’nun Campidoglio Sarayları’nda ve San Pietro Kilisesi’nin kubbesinde görülen detaylar Manyerizm ’i hazırlar. Bu dönemin bir başka önemli miman da Sansovino’dur (1486-1570). Rönesans, Vila Capra ’yı yapan Palladio (1508-1580) ile yerini Manyerizm’e bırakır.
Rönesans’ın dayandığı ana kavram tam ve kusursuz orandır. Bu dönemde insan tasvirinde olduğu kadar, mimarlıkta da durağan güzellik ve yetkinlik gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Rönesans mimarlığının güzellik anlayışına göre bir yapıtın bütün bölümleri kusursuz bir denge içinde olmalı; fazladan bir parça eklenip, çıkar-tılamamalı ya da değiştirilememelidir. Her biçim ve her kısım başlı başına yaşayan bir varlıktır. Rönesans mimarlığında bir yapıtın her parçası bütüne sıkı sıkıya bağlı olmakla birlikte, kendi içinde bir bağımsızlığa sahiptir. Tekler bütüne bağımlıdır, ancak kendi başına da varolabilir. Bu, gözlemciyi ekleye ekleye görmeye, bir parçadan ötekine geçerek bakmaya zorlar. Bağımsız bölümlerin arasında uyum, oran ve simetri ilkeleriyle birlik sağlanır. Rönesans mimarlığında sade ve basit bir strüktür anlayışı benimsenmiştir. Eski Roma ve Yunan yapılannın strüktür ve mekân kavramı bu yeni mimariye örnek olmuştur. Bu mekân kavramında her hacim elle tutulur biçimde kendini belirtir. Yüzeylerin kenarlan net, çizgiler keskindir. Strüktürün dıştan anlaşılmasına ve süslemelerle örtülmemesine çalışılmıştır.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi