ABDURRAHMAN PAŞA [Kadı] ( ? – 1809)
Osmanlı devlet adamı. Nizam-ı Cedid ile Sekban-ı Cedid’in kurulmasında büyük katkısı olmuştur.
1761’den önce Alanya’da doğduğu sanılmaktadır. Babası ulemadan Mehmed Efendi’dir. Medrese öğrenimi gördü. İbradı kazası ayanıyken Alanya’yı da etkisi altına almak isteyince 1795’de Konya’ya sürüldü. 1796’da affedilerek Kayseri kadısı oldu. 1801’de, Bozkır ve Bereketli maden emini olan amcası Seyyid Ali Efendi’nin yönetime karşı olanlarca öldürülmesi üzerine kadılıktan ayrılarak, devletten hem bu kişileri cezalandırmak için izin aldı, hem de mirimiran rütbesiyle amcasının yerine Bozkır maden emini
oldu. Topladığı beş-altıyüz kişilik güçle, ayaklanmacıları Seydişehir yakınlarında bozguna uğrattı. Bu başarısıyla padişahın dikkatini çekti.
Eğitim görmüş, düzenli bir ordu kurma gereğine inanan III. Selim 1792’de Bostancı Ocağı’na bağlı olarak Nizam-ı Cedid adıyla yeni bir ordu kurmaya başlamıştı. İstanbul’da Levend Çiftliği ile Üsküdar’da açılan ocaklardan başka Anadolu’da da ocaklar kurulması kararlaştırılınca, bu işle Çapanoğlu Süleyman Bey ile Kadı Abdurrahman Paşa görevlendirildi.
Devlet, daha amcası zamanında Kıreli ve Seydişehir’i Bozkır Madeni’nden ayırarak buraları Üsküdar Ocağı’na bağlamış ve halkın da askere alınmasına karar vermişti. III. Selim, 1802’de Rumeli beylerbeyi unvanıyla Alanya mutasarrıflığına atadığı Abdurrahman Paşa’yı Üsküdar ve Levend Çiftliği ocaklarına asker yazmakla da görevlendirmişti.
Bölgede devlet otoritesini sağlamadaki başarısı ve Nizam-ı Cedid’i oluşturmadaki çabalarına karşılık Ağustos 1803’te Konya valiliğine atandı. Daha önce kadı vekili olarak Konya’da bulunduğu sırada ayanlar Abdurrahman Paşa’nm görevden uzaklaştırılmasına neden olmuşlardı. Vali olunca, bu olayın intikamını alacağım ve Nizam-ı Cedid için asker toplayacağını düşünerek Abdurrahman Paşa’yı Konya’ya sokmamayı kararlaştırarak halkı da bu yönde kışkırttılar. Ancak, Bozok Mutasarrıfı Çapanoğlu Süleyman Bey’ in yardımıyla Nisan 1804’te Konya’ya girdi ve direnişçilerden birkaçını astırdıktan sonra halkı bağışladı.
Rumeli’de baş gösteren karışıklıkları bastırmak ve burada da Nizam-ı Cedid birlikleri oluşturmak amacıyla Rumeli’ye geçmesi istendi. Haziran 1804’te yanındaki güçlerle birlikte Çorlu’ya gelerek buradaki Nizam-ı Cedid birliklerini komutası altına aldı. Bu arada, Akşehir, Beyşehir, Kayseri, Niğde sancakları da, Nizam-ı Cedid Ocağı’na asker yetiştirmek kay-dıyla, Abdurrahman Paşa’nm yönetimine verildi. Bu sancaklarda süvarilik yapabilecek bine yakın genç,aylıkları ve donanımları barış zamanı Abdurrahman Paşa’ca, savaşta ise devletçe karşılanmak üzere Ni-zam-ı Cedid’e alındı. Bunlar da Üsküdar Ocağı’ndan gönderilen yetişkin askerlerce eğitiliyordu. Anadolu’ da oluşturulan bu ocaklardan sonra, Nisan 1806’da Rumeli’de de bir Nizam-ı Cedid Ocağı kurulması ve komutanlığına Abdurrahman Paşa’nm getirilmesi kararlaştırıldı. Ancak, Sadrazam Hafız İsmail Paşa, padişahın Abdurrahman Paşa’ya olan ilgisini ve güvenini çekemeyerek başarısızlığı için elinden geleni yaptı.
Kadı Abdurrahman Paşa Sırp ayaklanmasını bastırmak için yirmi dört bin kişilik bir güçle Haziran 1806’da Edirne’ye doğru yola çıktı. Ancak bu güçlerin onları zorla asker yapmak üzere geldiği söylentileriyle kışkırtılan halk, ayaklandı ve askerlere yiyecek vermeyerek direnişe başladı. Abdurrahman Paşa üç ay boyunca yürüttüğü mücadeleye karşın ancak Silivri ve Çorlu’ya girebildi. Padişahın, askerlere yiyecek verilmesi konusundaki buyruklarını dinlemeyen halk, yiyecek toplamaya gelen görevlileri de öldürüyordu.
Bu arada, aslında Nizam-ı Cedid’e karşı olan sadrazam, Rumeli’de uğranılacak bir yenilginin ayaklananları yüreklendireceğini söyleyerek padişahı etkiliyordu. Askerin açlıktan kırılması ve sadrazamın oyunları sonucu ordu geri çekildi. Abdurrahman Paşa da yeniden Konya valiliğine gönderildi. Ama, Sadrazam İbrahim Hilmi Paşa, Rumeli ayanlarının baskıları sonucu Mart 1807’de onu Konya valiliğinden alarak Alanya Sancağı muhafızlığına gönderdi. Mayıs 1807’de III. Selim tahttan indirilerek yerine IV. Mustafa getirildi. Bu sırada çıkan karışıklıklarda Alanya’da düzeni sağladı.
Temmuz 1808’de II. Mahmud’u tahta çıkarıp kendisi de sadrazam olan Alemdar Mustafa Paşa, yapılacak ıslahatlarda görevlendirmek üzere onu İstanbul’a davet etti. Abdurrahman Paşa, topladığı altı bin kişilik bir güçle, Ekim 1808’de İstanbul’a geldi. Sekban-ı Cedid adı verilen bu ordunun komutanı oldu. Sekban-ı Cedid’in kendilerini ortadan kaldıracağını düşünen yeniçeriler ayaklanıp, Alemdar Mustafa Paşa öldürülünce, Abdurrahman Paşa kaçmak zorunda kaldı. II. Mahmud yeniçerilerin baskısı sonucu, paşanın katli için Anadolu’ya ferman gönderdi. 27 Ocak 1809’da İbradı’da öldürülüp, başı İstanbul’a gönderildi.
• KAYNAKLAR: E.Z. Karal, Osmanlı Tarihi, V, 1947; M. Sertoğlu, Mufassal Osmanlı Tarihi, VI, 1963; İ.H.
Uzunçarşılı, “Nizam-ı Cedid Ricalinden Kadı Abdurrahman Paşa”, Belleten, XXXV (138-139), 1971.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi