Kırkpınar Güreşleri
1300’lerin ikinci yansı Türkler’in Anadolu’dan Rumeli’ye geçtiği ve Avrupa içlerine doğru yayılmaya başladığı yıllardır. Öncülerden 40 akıncı, konakladıkları bir çayırlıkta birbirleriyle güreş tutarlar. Aralarından ikisi yenişemezler ve saatlerce süren güreşten sonra yorgunluktan ölürler. Akıncılar Balkanlar’da savaştıktan sonra geri döndüklerinde arkadaşlarını gömdükleri yerde bir pınarın kaynadığını görürler. Çevre köylerin halkı bu pınara “Kırkların Pınarı” adım koyar ve iki akıncıyı anmak için burada her yıl büyük güreşler düzenlenir. Kırkların pınarı zamanla halkın dilinde “Kırkpınar” adını alır.
Türkler’in geleneksel sporu olan güreşin iki önemli türü yağlı güreş ve karakucaktır. Ana kuralları hemen hemen aynı olan bu iki güreşten karakucak yağsız güreştir. Bir pehlivan güreşmeye karakucak ile başlar, çıraklık dönemini geçirdikten sonra yağlı güreşe geçer. Yağlı güreş gücün yanı sıra dengeye dayanır. Bu güreşte sınıflandırma ağırlığa göre değil, ustalığa göredir. Örneğin 70 okkalık Çolak Molla Mümin 100 okkanın üstünde birçok güreşçiyi yenerek başpehlivan olmuştur. Yağlı güreşte sınıflar, deste, küçük boy, orta boy, büyük boy, küçük orta, küçük orta büyük boy, başaltı, baş adlarını taşır. Yağlı güreşte yenik düşme genellikle göbeğin açılmasıyla olur. Buna pehlivan dilinde “göbeği yıldızlan gördü” denir. Eskiden Kırkpınar Güreşleri her yıl Rumî nisan ayının 20.günü başlayıp, 23.günü akşamı sona ererdi. O yılki güreşlerin düzenlenmesini üzerine alan köy ağası önceden çevre köy ve kasabalara çağn yerine geçen kırmızı dipli mumlar gönderirdi. Türkçe’de bugüne değin gelen “kırmızı dipli balmumu ile mi çağırdım ?” sözü buradan gelmektedir. Güreşleri izlemeye gelenler Kırkpınar ağasına para ve armağanlar sunarlar, o da bunlan pehlivanlara dağıtırdı. Geç vakitlere değin süren güreşler sona erdikten sonra ağa kazananlann ödüllerini verir, mevlit okunur ve çevre köylerden getirtilen fakir çocuklann sünnet düğünü yapılırdı. Bu arada ertesi yılın Kırkpınar ağasının seçimi yapılırdı. Cumhuriyet’ten sonra tarihi Kırkpınar çayırı Türkiye sınırlan dışında kalmıştır. Edirneli Şevket (Ödül), Ekrem (Demiray), Tevfik (Sülün), Nâzım, Mehmet ve Şâzi beylerin çabaları sonucu Kırkpınar güreşleri 1924 bahannda Sarayiçi çayırnda yeniden yapılmaya başlanmıştır.
Kırkpınar Başpehlivanları -Osmanlı’dan Günümüze-
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi