HAECKEL, Ernst (1834-1919)
Alman zooloji bilgini. Darwin’in evrim kuramının yayılmasında büyük etkinliği olmuş, “biyogenetik yasasam ortaya atmıştır.
Ernst Heinrich Philipp August Haeckel 16 Şubat 1834’te Prusya’nın başkenti Potsdam’da (bugün DAC’de) doğdu, 9 Ağustos 1919’da Jena’da öldü. Çocukluk yıllarından beri düşlediği botanik öğrenimi için Jena Üniversitesi’ne girmeyi tasarlarken, ailesinin isteği üzerine 1852’de tıp öğrenimine başladı. Berlin, Würzburg ve Viyana üniversitelerinde Albert von Kölliker, Rudolf Virchow, Johannes Müller gibi değerli öğretmenlerin denetiminde sürdürdüğü öğrenimini, 1857’de Berlin Üniversitesi’nde tıp doktorasıyla tamamladı.O yıllarda,özellikle Müller ile birlikte Kuzey Denizi kıyılarında yaptıkları bir araştırma gezisinden sonra ilgisi giderek zoolojiye yönelmiş, doktora tezinin konusunu da zoolojiden seçmişti: Über die Gewebe des Flusskrebses (“Tatlısu Yengeçlerinin Dokuları Üstüne”). Hekimliği meslek olarak benimsemeyi hiç düşünmediğinden, ailesinin istediği tıp diplomasını alır almaz, Akdeniz’de bir araştırma gezisine çıkarak, İtalya’da, özellikle Messina Boğazı’nda birhücreli hayvanların ışınlılar takımını inceledi. Gezi notlarım derleyerek, 1862’de Die Radiolarien (“Işınlılar”) adıyla yayımlayacağı monografide, ışınlıların 144 yeni türünü tanımlayacaktı. Bu geziden 1860’ta dönen ve ertesi yıl, karşılaştırmalı anatominin ünlü adlarından Kari Gegenbaur’un (1826-1903) önerisiyle Jena Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak Gegenbaur’un derslerinden bir bölümünü üstlenen Haeckel, bir yıl sonra aynı üniversitede yardımcı zooloji profesörlüğüne getirildi. 1865’te, kendisi için kurulan zooloji kürsüsünün profesörlüğünü ve Zooloji Enstitüsü’nün yöneticiliğini üstlenerek, her iki görevi 1909’da emekli oluncaya değin sürdürdü. Gerek Almanya’da, gerek yabancı ülkelerde pek çok bilimsel kuruluşun üyeliğine seçilen Haeckel, yapıtları, dersleri ve halka açık konferanslarıyla çağının en etkili zooloji bilginlerinden ve Almanya’nın en ünlü evrimcilerinden biridir.
Gençliğinde ünlü botanik bilgini Schleiden’in yapıtlarını, Darwin ve Humboldt gibi doğabilimcile-rin gezi notlarını okuyarak bu bilime ilgi duyan Haeckel’in gelecekteki çalışmalarını yönlendirenler özellikle Müller ve Darwin olmuştur. Aldığı tıp eğitiminin veWürzburg’ta öğrencisi olduğu Kölliker’ in etkisiyle önceleri karşılaştırmalı anatomiye eğilen Haeckel, 1855’ten sonra, Berlin Üniversitesi’ndeki öğrenimi sırasında Müller’in yönlendirmesiyle deniz zoolojisine ağırlık vermeye başlamıştı. Ancak, 1859’da Darwin’in On the Origin of Species (Türlerin Kökeni, 1970) adlı yapıtını okuması yaşamında gerçek bir dönüm noktası oldu ve o tarihten sonra Danvincilik’in Almanya’da ilk, dünyada da en ileri temsilcilerinden ve en ateşli savunucularından biri olarak tanındı. İlk kez doktora tezinde sözünü ettiği, 1866’da yayımlanan ve yalnız kendisinin değil, zoolojinin de başyapıtlarından sayılan Generelle Morpholo-gie der Organismen (“Canlıların Genel Morfolojisi”) adlı yapıtında ayrıntılı biçimde ele aldığı evrim kuramı, Haeckel eliyle biyolojinin sınırlarını ve Dar-win’in görüşlerini aşarak, ileride bir evren felsefesine dönüşecektir. Gençliğinde, sağlam dinsel inançları nedeniyle bir “Yaratıcı”nın varlığından kuşkuya düşmeyen Haeckel, evrim kuramından yola çıkıp bilimsel bulgularını zaman zaman kuramsal spekülasyonlarla yoğurarak sonunda, tüm organik ve inorganik maddelerin aynı tözden oluştuğunu, maddeyle ruhun birliğini kabul eden doğabilimci bir Tekçilik (Monizm) kuramı ile tüm varlıkların yaratılmamış ve yok olmayacak (önsüz-sonsuz) atomların hareketinden doğduğunu öne süren Maddeci Evrenbilim’e ulaştı.
Bu iki ciltlik yapıtında, evrimleşme olgusundan önce yaşamın kökenini araştıran Haeckel’e göre, canlı madde kendiliğinden gelişen bir süreçle cansız maddeden türemiş (abiyogenez), karbon, oksijen, hidrojen, azot ve kükürt atomlarının birleşmesiyle oluşan ilk karmaşık moleküller, çekirdeksiz ve biçimsiz bir plazma kütlesine dönüşerek ilkel organizmaları (mo-ner) vermiştir. Tüm canlıların atası olan bu monerler-den başlayarak, embriyoloji, paleontoloji ve karşılaştırmalı anatomi bilgilerinin ışığında, insana varıncaya değin evrim yoluyla hepsi birbirinden türemiş tüm canlılar dünyasının soyağacmı çıkarmak olasıdır. Çeşitli omurgaların embriyolarının, ilk gelişme aşamasındayken ayırt edilemeyecek derecede birbirine benzediğini gözlemleyen von Baer’in bu görüşünden yola çıkan Haeckel, gene aynı yapıtında, her canlının gelişme halindeki embriyosunda evrimin tüm aşamalarının kısa bir özetinin saklı olduğunu ileri sürer. Bir bireyin tüm büyüme ve gelişme sürecinin yaşamöy-küsü olan bireyoluş (ontogenez) ile bir canlı türünün ya da ırkının gelişme tarihini kapsayan ve üreme, beslenme gibi fizyolojik işlevlerle belirlenen soyoluş (filogenez) arasında paralellik kurarak, “bireyoluş, soyoluşun kısa bir özetidir” biçiminde dile getirdiği bu ilkeyi biyogenetiğin temel yasası olarak sunar. Çağında çok eleştirilen ve bugün geçersiz olduğu kabul edilen bu görüş, Freud’un öğrencilerinden, Macar nöroloji ve psikiyatri bilgini Sandor Frenczi’ nin (1873-1933), bireyle türlerin cinsel ve duygusal gelişme aşamaları arasında bağlantı kuran çalışmalarına esin kaynağı olmuştur.
Haeckel, birhücreli canlıları sınıflandırırken, bitkilerle hayvanlar arasında bir geçit olan ve her ikisiyle ortak özellikler taşıyan üçüncü bir grup tanımlayarak bu canlılara “protista” adını vermiştir. Çokhücreli hayvanların atası olarak da, döllenmiş yumurtaların gastrula evresindeki gibi iç ve dışderi olmak üzere iki hücre katmanı ile ilkel bir ağız boşluğundan oluşan, “gastraea” adında varsayımsal bir canlıyı göstermiştir. Kalıtım konusuna da kuramsal bir yaklaşımla eğilen Haeckel’e göre, yeni döllere aktarılan özelliklerin kalıtımında en büyük görevi hücre çekirdeği üstlenirken, protoplazmayı oluşturan moleküller (plastidul) canlının çevreye uyumundan sorumludur ve bu moleküllerin dalgalanma biçimindeki hareketinde dış etkenlerin yarattığı değişiklikler gene kalıtımla kuşaktan kuşağa geçer.
Haeckel’in, Generelle Morphologie der Organismen de ele aldığı konuları gene evrim kuramının ve biyogenetik yasasının ışığında irdelemek üzere yazdığı Systematische Phylogenie’de (“Sistematik Soyoluş”) büyük bir bölüm insan soyunun kökenine ayrılmıştır, insanla hayvan arasında büyük bir ayırım olmadığını vurgulayarak ve zoolojinin bir bölümü saydığı antropoloji bulgularına dayanarak, insanın Üçüncü Jeolojik Zaman’da maymundan türediğini öne süren Haeckel, insan türü için, monerler ve protistalardan başlayarak insansı maymunlar ile ilkel insan arasında köprü olarak kabul ettiği Pithecanthropus’tan geçen yirmi altı organizmadan oluşmuş bir soyağacı çizer. Gerek insan, gerek öbür canlılar için hazırladığı soyağaçlarında, kuramına uymayan ayrıntıları belirtmekten kaçınan ya da var olmayan yeni dallar ekleyen Haeckel’in bu tutumu bilim çevrelerinde eleştiri konusu olmuştur.
Deneysel temellere oturtmadığı bazı kuramsal çalışmalarıyla ya da çağının bilgilerine aykırı olan görüşleriyle bilimsel tartışmaların odağı olsa da, özellikle ışınlılar, selentereler, derisidikenliler ve süngerleri konu alan monografileri, biyolojiye kazandırdığı yeni kavram ve terimleriyle Haeckel’in zoolojiye ve evrim düşüncesinin özellikle Almanya’da yerleşmesine büyük katkısı olmuştur.
• YAPITLAR (başlıca): Die Radiolarien,. 1862, (“Işınlılar”); Generelle Morphologie der Organismen, 2 cilt, 1866, (“Canlıların Genel Morfolojisi”); Natürliche Scböpfungs-Geschichte, 1868, (“Yaratılışın Öyküsü”); Anthropogenie oder Entnıickelungsgeschichte der Menscben, 1874, (“Antropogenı ya da İnsanın Yaratılış Öyküsü”); Systematische Phylogenie, 3 cilt, 1894-1896, (“Sistematik Soyoluş”); Die Weltrathsel, 1899, (“Evren Bilmecesi”); Kristallseelen Studien über das anorganische Leben, 1917, (“Kristal Ruhlar, inorganik Yaşam Üstüne Çalışmalar”)
• KAYNAKLAR: J.Hemleben, Ernst Haeckel, 1964; H.Schmidt, Ernst Haeckel. Denktnal eines grossen Lebens, 1934.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi