Abidin Elderoğlu Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Abidin ELDEROĞLU Ressam (Denizli 1901-İstanbul 1974).

İlk ve ortaöğrenimini Denizli’de yapan Elderoğlu, İstanbul Öğretmen Okulu’nu bitirdi (1926). Uzun süredir resim yapıyor, ressam olmaktan başka bir amaç gütmüyordu. 1930’da Paris’e gitti. İlkin Julian Akademisi’nde Paul-Albert Laurens Atelyesi’ne devam etmeğe başladı. Daha önceleri Albert Laurens, Cevat Dereli, Refik Epikman ve Şeref Akdik’in de hocası olmuştu; ama akademik, tutucu bir kişiliği vardı, Elderoğlu ise çağın anlayış ve eğilimlerine daha uygun bir öğretmenin özlemini çekiyordu. Sonunda Andre Lhote’un özel atelyesine devama başladı. Lhote, Gromaire ve Fernand Leger ile Paris’in en gözde hocalanndandı, birçok genç türk ressamını yetiştirmiş, klasik sanatla birlikte modern estetiğin de sırlarını öğrencilerine açıklamıştı. Üç yıl Lhote ile çalışan Elderoğlu yurda döndüğünde İzmir okullarına resim ve sanat tarihi öğretmeni olarak atandı. Elderoğlu’nun ilk çalışmalarında bir çeşit klasisizm bellidir. Yaşama ve amaç, Tütün işçilerinin dönüşü, Ağaçlar ve annesinin portresi gibi yapıtlarında ışık-gölge oyunlarının ağır bastığı görülür; Bitki ve ışık gibi denemeleri romantizmin izlerini taşır. Zamanla çizgi düzeni, yan soyut, soyut araştırmalan ressamı bambaşka bir biçim ve renk dünyasına götürüverdi. Kurumuş çiçek, Gül dalı, Eski türk yazısından esinti gibi çalışmalannda çizgi müziğine, ritmine, uyumuna verdiği önem belirir. Elderoğlu artık romantik üslûbu ve niyetleri, koyuluk ve açıklık kaygılanm arkada bırakmış, figürsüz sanatı benimsemiştir.

Eski yazılarımız, folklor sanatımız, Karagöz tiplerinin grafik niteliğine bir süre eğildikten sonra Elderoğlu Orta Asya kültürüyle ilgilenmeğe başladı. Bu ilgi onu, geleneksel türk biçimlerinden uzaklaştırmakla beraber yepyeni düzenlemeler, istif ve renklere götürdü. Ön ve Orta Asya kaynaklarını akıllıca kullanmasını bildi. Ne eski biçimleri kopya ediyor, ne de onları izliyordu. Amacı, batılı olmayan bir ruhu resimlerinde yaşatmaktı.

Ankara Sanat Galerisi’nde, ölümünden az önce açtığı toplu sergisinde bu kişiliği iyice belirmiş, Elderoğlu’na türk modern resmi içindeki yerini sağlamıştı. Yazılarından birinde şöyle diyordu:

«Müzeleri ve olgun eserleri ile dolup taşmış o yerler insanları arasında yaşayan kabiliyetli kişilerle bizim bu çorak, sanat geleneği ve eylemleri yola girmemiş bit ortam kişisi arasında çok farklar vardır. Biz, sanat yönünden en ters düşen gelenekler içindeyiz».

Daha yeni Daha eski