Barok Mimari, Mimarlık Nedir, Özellikleri, Örnekleri, Hakkında Bilgi

Barok Mimarlık

Barok mimarlık 1585-1621 arasında Papa V. Sixtus ve V. Paulus’un Roma’yı yeni baştan bayındırlaştırma girişimleri ile ilk bu kentte yaygınlık kazanmış bir üsluptur. Domenico Fantana (1543-1607) Vatikan’dan başlayarak Roma’ya yayılan ve kentteki yedi büyük kilise ile bazı başka kutsal anıt ve yerleri birbirine bağlayan bir caddeler ağı oluşturarak bilinçli kent plancılığının büyük ölçekli ilk örneğini vermiştir.

Barok mimarlığın başlıca yapı türleri kiliseler ve saraylar olmuştur, ilk barok kilise örneği Vignola’nın başladığı ve Giacomo della Porta’nm (1537-1602) tamamladığı Cizvit tarikatının Roma’daki kilisesi II Gesü sayılır. Geniş ve büyük orta nefi, kısa kollu çapraz nefi ve bu ikisinin kesiştiği noktadaki kubbesi ile Rönesans ’ın merkeziplanşemasını uzunlamasına bazilika şeması ile birleştiren II Gesü, ayrıca planıyla büyük bir uyum içinde bütünleşen ön yüzüyle Katolik dünyasında daha sonra sürekli tekrarlanan kilise modeli olmuştur.

Barok dönemde kiliselerde bazilika planı bütünüyle terkedilmemekle birlikte. Yunan haçı, daire ve özellikle elips biçimli planlar da uygulanmış, yeni ve şaşırtıcı etkilere ulaşılmıştır. Iç mekânları saran duvarlar iç ve dış bükey kıvrımlarla dalgalı olarak biçimlendirilmiş, taşıyıcı yapı öğeleri, üstlerini kaplayan oyma ve süslemelerden kolaylıkla seçilemez hale gelmiştir. Böylece nerede başladığı nerede bittiği ilk bakışta anlaşılamayan iç mekân, insanın gözünde akıp giden, sınırlan belirsiz, hareketli bir izlenim uyandırmaktadır. Yine aynı etkiyi sağlamak için abartılı perspektifin yardımıyla göz yanılsamalan yaratılmış, derinlikler olduğundan daha fazla gösterilmiştir. Tavanlara bulutlar, yıldızlar, melek figürleri vb. içeren resimler yapılmış, iç mekânın böylece gökyüzüne doğru yükseliyormuş etkisi yapması, yani üçüncü boyutta da derinliğin artması amaçlanmıştır. Barok saray yapılannda genellikle simetrik bir biçimde düzenlenen iç mekânlar, merkezdeki bir ana salonun çevresinde toplanmıştır. İç ve dışbükey biçimde düzenlenmiş dalgalı duvarlarla ya da bazı bölümlerin geri çekilip bazı bölümlerin dışan taşınlmasıyla hareketlendirilen yapı yüzlerine, zengin süsleme öğeleri eklenerek daha da hareketlilik kazandmlmıştır. Barok saraylarda çok karşılaşılan iki, üç, hatta dört kollu merdivenler, bağladıktan mekânların birbiri içinde akıp gittiği izlenimini düşeyde de yaratmaktadır.

Barok mimarlıkta en büyük yeniliğin görüldüğü alanlardan biri de tiyatro yapılandır. Palladio’nun eski Roma tiyatrolannın yanm daire planını temel aldığı Vicenza’daki Olimpico Tiyatrosu bu konuda Roma çağından beri yapılmış ilk örnektir. Barok dönem mimarlan da Palladio’nun şemasını giderek geliştirmişler, seyirciye geniş görüş açısı sağlayan, zengin ve hareketli sahne düzenlemelerine olanak veren büyük bir sahne ile çan biçiminde seyirci sıralanndan ve bunlann arkasını sararak üst üste katlar halinde yükselen loca dizilerinden oluşan bir tiyatro planı ortaya çıkarmışlardır. Roma’da etkinlik gösteren bu ustalann ilki San Pietro’nun orta nefini uzatan ve ön yüzünü yapan Maderno’dur. Bundan sonra zengin iç mekânları ve renkli süslemeleri ile görkemli etkilere ulaşmayı amaçlayan Bemini’nin yarım yüzyıl süren egemenliği gelir. Carlo Rainaldi (1611-1691), Bernini biçimciliğini devam ettirmiştir. Yaşamının sonuna doğru kendini mimarlığa adayan ressam da Cortona, San Carlo al Carso Kilisesi’nde Roma’nın en zarif kubbelerinden birini yapmıştır. Harekete ağırlık veren dramatik üslubuyla Borromini, Bernini’nin karşıtı bir anlayışı temsil eder. Dekoratif öğelere ağırlık veren Baldassare Longhena (1598-1682) Venedik’te, klasik-barok arası anlayışıyla Cosimo Fanzago (1591-1678) Napoli’ de bu dönemin başka büyük mimarlandır. Guariniise, Messina, Lizbon, Prag ve Torino’ da yaptığı kiliselerde bir yandan Borromini’nin dramatik üslubunu izlerken bir yandan Gotik ve İslam mimarlıklanndan da etkilenmiştir. Kısa zamanda Avrupa’yı kaplayan Barok üslup, değişik ülkelerde farklı biçimlere bürünmüştür. Ispanya’da en güçlü anlatımını, kiliselerin dış yüzlerini ve iç mekânlannı süsleyen karmaşık ve ağır dekorasyonda bulmuştur. Churriquera kardeşlerin, Pedro de la Torre ve Alsonso Cano’nun dile getirdiği bu anlayışın Ispanyol mimarlığının bir uzantısı olan Latin Amerika mimarlığındaki en önemli temsilcisi Narciso Tome olmuştur.

Ingiltere’de Barok pek yaygınlaşmamış, 17. yy’ın ünlü Ingiliz mimarı Christopher Wren’nin ise Barok’a ilgisi sınırlı kalmıştır. Fransa’ da durum biraz daha karmaşık bir gelişim göstermiştir. Çünkü Fransa XIII. Louis döneminde Barok hareketten bağımsız olarak bazı barok biçimlere kendiliğinden varmıştır. François Mansan bu nitelikteki bir Barok’u Fransız Klasizmi ile bütünleştiren mimardır. Barok dönemin başka Fransız mimarlan olarak Jules Hardouin Mansart, Jacques Lemercier (1585-1654) ve Louis le Vau (1612-1670) sayılabilir.

Barok, Orta Avrupa’da daha verimli sonuçlara ulaşmıştır. Kendine özgü bir Barok ’un geliştiği bu yörede Andreas Schlüter (1660-1714). Dientzenhofer ailesi Asam Kardeşler’, Balthasar, Neumann Almanya’da, Fischer von Erlach, Lucas von Hildebrandt, Jakop Prandtauer (1660-1726) Avusturya’da en önde gelen mimarlar olmuştur.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski