Beethoven’da Formun Dramatik Boyutu
Beethoven, sonat formunu Mozart ile Haydn’ın bıraktığı yerden aldı ve kendisinden önce pek görülmemiş bir özgürlükle bu formu içerik ve hacim açısından büyük ölçüde dönüştürdü. Beethoven’in, sonat türünde yazdığıyapıtlarında (32 piyano sonatı, 16 yaylılar kuarteti, triolar, 9 senfoni, keman-viyolonsel sonatları) ilk bölümün birinci ve ikinci temalarının birbirlerinden farklılığını özellikle belirginleştirdiği ve yapıt içinde her birinin ayrı bir konum kazanmasını sağlamak için kendisinden önceki bestecilerden çok daha fazla özen gösterdiği görülür. Büyük ölçüde farklılaştırılmış iki temanın varlığı yapıtın hacminin genişlemesine yol açar: Önce, ilk temadan sonra İkincinin hazırlanabilmesi, uzun ve ayrıntılı bir köprü kısmı gerektirir. Sergileme kısmının böyle uzun ve yüklü bir hale gelmesi ise, doğal olarak, bu kısımdaki yükselişin dengelenebilmesi için gelişme kısmının da uzamasına yol açar. Ayrıca, iki temanın zıtlığı, gelişme kısmında yapılan tonalite değişikliklerinin sayıca artmasına da neden olur. Sonuçta, sergileme ve yeniden-sergileme kısımları esasta aynı olduklarından yeniden sergileme de genişler.
Ancak buradaki genişleme” sözcüğünü, yapıtın süre olarak uzamasından çok, içerdiği fikirlerin gelişimindeki yoğunluk şeklinde anlamalıdır. Sergileme kısmındaki temaların karşıtlığının yarattığı gerilim, ortaya atılan fikirlerin geliştirilmesi için bir itici güç olur. Hiçbir fikir olduğu gibi kalmaz, bestecinin o fikir içinde gördüğü gizil eğilimlerin özgürce meydana çıkarılmasıyla dönüşür ya da mantıksal devamı olan yeni fikirlerin ortaya çıkmasına yol açar. Beethoven için gelişme kısmı, aslında sergileme kısmında başlamış olan bu sürecin daha araştırmacı bir tutum ile sürdürülmesidir. Yeniden-sergileme kısmında, başta konan karşıtlıklar çözülür, gerilim ortadan kalkar ve bütün bu hareketlilik bir dengeye vanr.
Beethoven’da sonat formunun kazandığı bu dramatik yapının formun teknik özelliklerine olan etkisi bakımından, bölümün bitişini belirginleştirmek ve güçlendirmek için yazılan “co-da ”kısmı özellikle incelenmeye değer bir değişim geçirmiştir. Daha önce bu kısmın işlevi, bölümün bitişini hazırlamaktan ibaretti. Dramatik bir gelişim ise çoğu zaman baştaki çelişkilerin yeniden-sergileme kısmında tamamen uzlaştırılmasını güçleştirir. Bu nedenle Beethoven, sonatlarındaki bölümlerin sonuna, genellikle oldukça uzun, ayrıntılı ve kendi içinde “gelişme” ve “son-sergileme” denebilecek kısımlara ayrılması mümkün “coda”lar yazmıştır.
Esas olarak Beethoven’in oluşturduğu bu dramatik sonat anlayışının başlangıcı Haydn’da bulunabilir. Beethoven ’dan sonraki bestecilerin ise, klasik sanat formunu en karmaşık biçimine kadar götüren Brahms dışında, bu anlayışa sadık kaldıkları söylenemez. Özellikle, sergileme kısmında yaratılan karşıtlıkların yeniden-sergileme kısmında çözülmeleri konusunda, giderek dram fikrinden uzaklaşıldığı, hele De-bussy’de dram anlayışının bütünüyle önemini kaybettiği görülür.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi