BROWN-SEQUARD, Charles Edouard (1817-1894)
ABD’li nöroloji bilgini. Omuriliğe ve böbreküstü bezlere ilişkin çalışmalarıyla tanınmıştır.
8 Nisan 1817’de Hint Okyanusu’ndaki küçük Mauritius Adası’nda, ABD’li gemi kaptanı bir baba ile Fransız asıllı bir anneden dünyaya geldi. Gençlik yıllarının büyük bir bölümü, Mauritius Adası, Paris ve ABD arasında seyahat etmekle geçti. Çağdaşı ve meslektaşı Claude Bernard gibi Brown-Sequard’m da ilk gençlik ilgileri yazarlık alanındaydı. Paris’in canlı ve etkileyici sanat çevrelerinde bir süre dolaştıktan sonra, yine Bernard gibi tıp eğitimine ve araştırmacılığa yöneldi. 1840 yılında Paris’te tıp eğitimini tamamladıktan sonra Trousseau’nun etkisiyle başlangıçta ilgi duyduğu klinik uygulama alanını kısa bir süre sonra değiştirerek, nörofizyolojide karar kıldı. ABD’de ve İngiltere’de özel eğitim kurslarına katıldı. Kısa bir süre sonra da, aynı yerlerde, başarılı konferanslar vermeye başladı. Virginia, Harvard, Cenevre ve Paris tıp fakültelerinde profesörlük yaptı ve Londra’daki ünlü National Hospital’da çalıştı. 1878’de College de France’da Claude Bernard’ın yerine profesörlüğe atandı. Bu süre içinde üç fizyoloji dergisi çıkardı ve özellikle nörofizyoloji konusunda yüzlerce makale yazdı. Yaşamının son yıllarında, oldukça tartışmalara yol açan, erbezi özüyle yaşlıları gençleştirme ve hastaları güçlendirme çalışmalarıyla uğraştı. 1 Nisan 1894’te Paris’te öldü.
Brown-Sequard’m ilk özgün araştırması olan doktora tezi nörofizyoloji alanındaki dönüm noktalarından biri oldu. Duyuların omurilik kanalıyla, çevreden merkeze doğru taşınması konusundaki bu tez, deneylere dayanarak, duyuların önemli bir bölümünün arka kordonla taşınmadığını ve omurilik düzeyinde çaprazlaştığını kanıtlayarak, Charles Bell’in o güne kadar çoğunlukla kabul edilen ve bu çaprazlaşmanın beyinde olduğunu ileri süren doktrinini çürütüyordu. Daha sonra bir dizi araştırma, hayvan deneyi ve hasta gözlemlerine dayanan yayınla Brown-Si2quard, kendi adıyla anılan sendromu tanımladı. Omuriliğin yarısının enine kesilmesi durumunda ortaya çıkan nörolojik tabloyu, tüm ayrıntıları ile ortaya koyan bu sendrom, duyu yollarının anatomik özelliklerini de netliğe kavuşturuyordu. Brown-Sequ-ard’a kadar, tüm duyuların omuriliğin arka kordonunda taşıdığına inanılırdı. Brown-Sequard’ın ikinci önemli katkısı, Claude Bernard’ın “vazomotor” sinirleri üzerindeki buluşlarım, 1852’de tavşanda yaptığı boyun sempatik sinir uyarılarına dayanan gözlemleriyle-tamamlamasıdır. 1860’larda, o zamana kadar ki çalışmalarının ağırlık merkezini oluşturan omurilik fizyolojisini bir yana bırakıp, nörolojinin hayli farklı bir alanına yöneldi. Omurilikle ilgili çalışmaları sırasında ameliyat ettiği deney hayvanlarında gözlediği rastlantısal epileptik bulgular ilgisini çekti ve bilimsel yaşamının önemli bir bölümünü, epilepsinin nedenleri ve tedavisi konusundaki araştırmalara ayırdı. 1863’te epilepside “bromide” tedavisinin ortaya atılmasında aracı oldu. Bu yıllarda Brown-Sequard, nöroloji alanında Avrupa ve Amerika’nın en büyük “otoritesi” olarak kabul ediliyordu. Daha önceki yıllarda ilgilendiği endokrinoloji-konusuna, 1856’da yeniden ilgi duymaya başladı ve böbreküstü bezinin çıkarılmasının öldürücü olduğunu hayvan deneyleriyle gösterdi. Bu çalışmalar, Brown-Sequard’ı giderek artan bir heyecanla, zamanın modası olan “organote-rapi” alanına yöneltti. Hayvanlardan elde edilen “organ özleri”nin, çeşitli hastalıklar, eksiklikler ve yaşlanmayı yavaşlatma sürecinde kullanılması biçiminde özetlenebilecek bu tedavi yöntemi, bir süre sonra bilimsel çerçevenin dışına taşmaya başladı. Bu ilgi alanı Brown-Sequard’ın testis “özleri”nin tedavi edici ve gençleştirici etkisini araştırmaya yöneltti. Bu yolda ileri sürdüğü inandırıcı olmayan ve kanıtlanmayan önerileri, Brown-Sequard’ın bilimsel kariyerini ciddi şekilde gölgeledi.
Bilimsel yaşamının bir dönemindeki serüvenciliği bir yana, Brown-Sequard’ın buluşları omurilik nörofizyolojisinin, bugün hala sapasağlam duran köşe taşlarından biridir. Duyu yolları konusundaki çalışmaları, bir dönemin sonu ve yeni bir anlayışın başlangıcı olmuştur. Enerjisi, heyecanı ve renkli kişiliği, Brown-Sequard’a eşine az rastlanır bir çok boyutluluk kazandırmıştır. Kendi üzerinde yaptığı tehlikeli deneylerle, zaman zaman şaşırtıcı cesaret örnekleri vermiştir. Doğum yeri olan Mauritius Adası’ndaki bir kolera salgım sırasında, kurbanların kusmuklarını yutarak, hastalığı kendine bulaştırmaya ve afyonun tedavi edici etkisini araştırmaya çalışmıştır.
• KAYNAKLAR: J.M.D. Olmsted, Charles Edouard Brovm-Sequard: a Nineteenth Century Neurologist and Endocrinologist, 1946; W. Haymaker, The Founders of Neurology, 1953.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi