BLOCH, Ernst (1885-1977)
Alman filozof. Ütopyacı düşünce ile tarihsel maddeciliği bağdaştırmaya çalışmıştır.
8 Temmuz 1885’te Ludwigshafen’da doğdu. 4 Ağustos 1977’de öldü. Yazm yaşamına 1918’de, Leipzig’de ütopya düşüncesinin felsefi gelenek içindeki önemini vurgulayan Vom Geist der Utopie’yi (“Ütopya’nın Ruhu Üzerine”) yayımlayarak başladı. 1921’de yayımladığı Thomas Münzer üzerine olan çalışmasında gizem ve kıyamet düşünceleri ile Marxist ve Hegel’ci kaynağı olan diyalektik düşünceleri işledi. 1930’lardan sonra Bloch’un düşünceleri Marxist bir çerçeve içinde oldu.
1933’te Naziler iktidara gelince, Bloch Almanya’dan ayrılarak ABD’ye gitti. B. Brecht ve T. Mann’la birlikte bir yayınevi kurdu. Das Prinzip Hoffnung’u (“Umut İlkesi”) yazdı. Bu kitapta gelecekte gerçekleşecek bir şeyi umut etmenin felsefi yapısını irdeledi.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Bloch, Demokratik Almanya’ya döndü. 1948’den 1957’ye dek Leipzig Üniversitesi’nde ders verdi. Demokratik Almanya’daki ilk yıllarında Bloch’un siyasi ve felsefi düşünceleri ve görüşleri birçok tartışmanın çıkmasına neden oldu.
1953’te Bloch, ünlü bir felsefe dergisi olan Deutsche Zeitschrift für Philosophie’nin editörü oldu. Görüşlerini bu dergide sürdürmesi üzerine yayın kurulunun bazı üyeleri tutuklandı ve yargılandı; 1957’de Bloch’un kitapları yasaklandı. 1961’de Federal Almanya’ya geçerek, ölümüne değin ders vereceği Tübingen Üniversitesi’ne profesör oldu. Burada dünyayı bir deney olarak ele alan son kitabı Experimentum Mundi’yi (“Dünya Deneyi”) yazdı.
Bloch ana yapıtı sayılan Das Prinzip Hoffnung’ da temel olanın iktisadi yapı olduğunu söylemesine karşın, ekonomiyi Marxist kuramın bir üstyapı olarak gördüğü genel kültür bağlamı içinde ele aldı.
Ütopya
Bloch’a göre, bütün gerçeklik “dolaylama”dır, ya da özne nesne ilişkisidir. Bu ilişki, özne ve nesnenin yeniden birleşmelerine yönelen dinamik bir bağlantıdır. Özne ile nesnenin ayrılmalarından önce içinde bulundukları “başlangıç temeli” (Urgrund), bir tür dolaysız ve evrensel güç olan “açlık”la harekete geçer. Bu, insanda “arzu” ve “umut” biçimine girer. Buradan da gerçekleşmesi arzulanan ve umulan bir olanak anlamında “ütopya”ya varır.
Umut, arzulama temeli üzerine kurulmuştur ama “bilgili bilinçli umut” (docta spes) olması için, gücünü, umulana ulaşıldıktan sonra, yani arzu doyurulduktan sonra da ayakta kalacak bir gerçeklik temelinden almalıdır. Bu geriye kalan gerçeklik “tortu”su, umudu salt bir akıl tasarımı olmaktan çıkarır, “nesnel olarak olanaklı olan” ile bağlantıya sokar. Gelecekteki olanak, düşü kurulan bir şey bile olsa, yalnızca bir düş değildir.
Özne-nesne ve gerçeklik-olanak arasındaki bağlantılar karmaşıktır. Gerçek olanın yapısı geleceğe doğru bir yönelimdir. Fakat gelecek de zaten nesnel olarak gerçektir. Bloch bütünüyle kuramsal olan nesnel olanak ile gelecekle ilişkisi olan gerçek olanak arasında ayrım yapar. Gerçekten olanaklı olan bir şey ütopya ile somut bir biçimde bağlantılıdır. Gerçeklik her zaman olanaklı değişmenin öğelerini taşır, bunlar henüz varolmayan olanaklardır. Ütopyalar bu olanaklarla ilgilidirler ve bu yüzden de insanların bilinçleri üzerinde önemli işlevleri vardır. Diğer yandan bu olanakların nesnede temelleri olması gerekir, çünkü düşünce sonsuz sayıda olanaklı nesnenin sonsuz sayıca ilişkisini tasarımlayabilir.
Bloch iki tür nesnel olanak arasında ayrım yapar. Birinci anlamda konu, nesnenin kendisidir ve nesnenin “davranışı”dır, ya da nesnenin bir bilgi nesnesi olarak görünüşüdür. İkinci anlamda, nesneyle ilgili bilgi önemlidir. Nesnenin “nesnelliği” (Sachlichkeit) sadece bilgiyi ilgilendirir, “olgusallığı” (Sachhaftigke-it) ise sadece bilginin nesnesini ilgilendirir.
Nesnellik ve olgusallık arasında yaptığı ayrım, Bloch’u Marxizm’in gerçekliğe yalnız bir yönden baktığı sonucuna götürür. Mandzm’e göre tarihsel değişmelerin nedeni, sosyo-ekonomik koşulların değişmesidir ve fiziki hareket de zıtlıktan doğar. Bloch tarihsel maddeciliğe nasıl umut kavramını sokuyorsa, diyalektik maddeciliğe de açlık kavramını ekler. Buna göre açlık, maddenin içinde gizil olarak vardır. Bloch bu düşünce için Aristoteles ontolojisine dönerek, “olmakta olma” kavramına başvurur, salt “me-kanistik” nedenselliği eleştirir. Maddede varolduğunu söylediği gizil itkinin ancak son hedef açısından bir anlamı vardır. Madde önceden belirlenmemiştir, kendini varolanda açığa çıkardığı gibi, ortaya yeni biçimlerde de çıkabilir.
Olanaklılık ve gerçeklik
Yine de bu görüş dünyayla ilgili ereksel bir son-amaç öğretisi, ya da psikolojik bir kategorinin ya da tarihsel bir ilkenin doğaya uygulanması değildir. Bloch burada Manc’ın “doğanın tarihselleşmesi” ve “insanın doğallaşması” düşüncesine dayanarak, “he-nüz-olmayan” ütopya ile “yabancılaşma”yı ortadan kaldıracak “komünist” toplum arasında ilişki kurar.
Son kitabı Experimentum Mundi’de Bloch bir kategoriler kuramı geliştirir. Kategoriler, yedi “edim aşaması”mdan geçerek, olanaklılıktan gerçekliğe doğru ilerleyen bir oluşma zincirini kurarlar. Her adımda bir “dönüş”, bir de (Hegel’in anlamında) “ortadan kalkış” vardır. “Pratik” kavramını irdeleyen Bloch, siyasal eylem açısından, “bize hiçbir şey öylesine verilmiş değildir; bize her şey görev olarak verilmiştir” diyerek, insanın “dünya sürecinin ileri hatlarında” duran varlık olduğunu söyler.
Bu “ileri hatta” önem kazanan, insanın belirli bir durumda yaşadığı “an”dır. Bu “an”da belirli bir bozukluğun, aynı zamanda da bu bozukluğun kendisine neden bozukluk olarak geldiğinin farkına varan insan, bu “yaşanmış anın karanlığı”nda, bir umut ışığını da birlikte görür. Bu umudun ona açtığı “ufuk”, aynı zamanda yürüyeceği bir “yol” a da işaret eder. Yürüyeceği yol için elindeki kılavuz, ya da eylemlerinin ölçüsü, tam olarak belirlenmiş değildir, ama gene de “insanın ne olduğunu bilmiyorsak da, insanca olmayanın ne olduğunu biliyoruz hiç değilse, insanca olanın tam olarak ne olduğunu bilmesek de; bu bilgi, neleri düzeltmemiz gerektiğinin bilgisi olarak, ‘bilinçli umudumuz’un yoluna ışık tutar.” Burada Bloch, Mandzm’in “sınıf bilinci”ni değişik yorumlamakta, aynı zamanda bir tek insan olan bir “sınıf üyesi”nin gözünden, “tarihsel eylem”in kazanabileceği anlamı irdelemektedir. Tek insanın bakış açısının ve eylemlerinin toptan tarih içinde üstlenebileceği işlev konusunda bir soruna dayanan bu bakış biçimi, Sartre’ın “varoluşçu” eylem anlayışına yaklaşmaktadır; ancak ondan önemli ayrılıklar gösterir. Bloch’un temel sorunu, ontolojik bir temel üzerinde, bir bütün olarak insanın, bir bütün olarak “dünya”da tutacağı yerdir. Bir “deney olan dünya” içinde insanın yeri de, bir deneyci olmaktır.
Marxist açıdan bir idealist olan Bloch; genç Lukacs, Sartre, Gramsci gibi sanat alanlarına ağırlık veren çalışmalar yapmıştır. Bloch mistisizm ve ütopya-cılık ile bilimsel sosyalizmi bağdaştırmaya çalışmıştır. Geç dönem Alman dışavurumculuğundan, etkilenmiş, klasik Alman düşüncesi, Hıristiyan ve Yahudi mistisizmi, Yeni Platonculuk gibi çok geniş bir alanı görüşlerine dayanak olarak kullanmıştır.
• YAPITLAR: Vom Geist der Utopie, 1918, (“Ütopya’nın Ruhu Üzerine”); Thomas Münzer als Theologe der Revolution, 1921, (“İhtilalin İlahiyatçısı: Thomas Münzer”); Erhschaft dieser Zeit, 1935, (“Bugünün Mirası”); Freiheit und Ordnung, Ahriss der Sozial-Utopien, 1946, (“Özgürlük ve Düzen, Sosyal-Ütopyanın Yıkılışı”); Sub-ject-Object: Erlaeuterungen zur Hegel, 1951, (“Özne-Nesne: Hegel Üzerine Açıklamalar”); Avicenna und die Aristotelische Linke, 1951, (“İbn-i Sina ve Aristotelesci Sol”); Das Prinzip Hoffnung, 3 cilt, 1954-1959, (“Umut İlkesi”); Naturrecht und menschliche Würde, 1960, (“Doğal Hukuk ve İnsanlık Onuru”) Philosophische Grundfragen zur Ontologie des Noch-Nicht-seins, 1961, (“Henüz Varolmayan’ın Varlık Mantığına İlişkin’ Temel Felsefe Sorunları”) Experimentum Mundi/Frage, Kategorien des Herausbringens, Praxis, 1975, (“Dünya Deneyi/Sorun, Ortaya Çıkarma Kategorileri, Pratik”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi