BÖHM-BAWERK, Eugen von (1851-1914)
AvusturyalI iktisatçı ve devlet adamı. Avusturya Okulu’nun kurucularındandır.
12 Şubat 1851’de Brno’da (bugün Çek Cumhuriyeti’nde) doğdu, 1914’te Viyana’da öldü. Soylu bir aileden gelen Böhm-Bawerk, Moravya’da üst düzeyde bir bürokrat olan babasının ölümünden sonra ailesi ile Viyana’ya göçtü. Viyana Üniversitesi’nden hukuk diploması aldıktan sonra 1872’de Maliye Bakanlığında çalışmaya başladı. 1875’te bakanlıktan ayrılıp iktisatta Tarihçi Okul’un önde gelen adlarından Knies, Roscher ve Hildebrand’ın yanında iktisat eğitimi görmek için Almanya’ya gitti. 1880’de Innsbruck Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine başladı. 1889’da üniversiteden ayrıldı ve Maliye Bakanlığı’nda üst düzeyde bir göreve getirildi. 1895-1904 arasında üç ayrı hükümette maliye bakam olarak görev yaptı. 1904’ten ölene değin Viyana Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı.
Böhm-Bawerk, “marjinal fayda kuramı”nın akademik çevrelerde geniş kabul gördüğü dönemde yaşadı. Bu, aynı zamanda, Marx’ın görüş ve düşüncelerinin Avrupa’da hızla yayıldığı, etkisini artırdığı bir dönemdi. Böhm-Bawerk, Marx’ın etkisini azaltmayı amaç edindi, onun “artık değer” ve “sömürü kuramı” na bir seçenek oluşturmak üzere kendi “sermaye ve faiz kuramı”nı geliştirdi.
Dolaylı üretim
Büyük ölçüde Jevons’dan etkilenen ve yararlanan Böhm-Bawerk’e göre, kapitalist üretimin ayırt edici özelliği araç-gereç kullanan “dolaylı üretim” olmasıdır. Çünkü insan emeği doğrudan tüketim malı üretiminde değil, önce üretim araçları sonra da bunların yardımıyla tüketim malları üretiminde kullanılmaktadır. “Dolaylı üretim” yöntemi, üretim araçlarının da üretimini gerektirdiğinden zaman almaktadır. Bir mal üretmek için ilk emek harcanması ile son ürünün elde edilmesi arasında geçen zaman, yani üretim süresi, ne kadar uzunsa üretkenlik de o kadar yüksek olacaktır. Böylece Böhm-Bawerk, daha fazla üretim aracı kullanarak üretim süresi uzatıldığında, emeğin üretkenliğinin artacağını ileri sürmektedir. Ama, bu süreçte de “azalan verim yasası” geçerlidir ve buna göre üretim süresini uzatmanın, emeğin üretkenliği üzerindeki etkisi giderek azalacaktır.
Faiz haddi bu üretkenlik artışından türetilmekte ve öznel değer kuramının yardımıyla belirlenmektedir. Böhm-Bawerk’e göre insanların belirli bir zaman tercihi vardır, insanlar bugün sahip olabilecekleri belli miktarda malı gelecekte, örneğin bir yıl sonra, sahip olabilecekleri aynı miktarda mala tercih ederler. Bunun üç nedeni vardır: 1) Genellikle insanlar gelecek konusunda iyimserdirler ve gelecekteki koşullarının, örneğin gelirlerinin, bugüne oranla daha iyi olacağı kanısmdadırlar; 2) insanlar, hayal güçlerinin eksikliği nedeniyle gelecekteki gereksinimlerini olduğundan az görürler ya da irade güçlerinin zayıflığı nedeniyle şimdiki gereksinimlerinin baskısına dayanamazlar. Böhm-Bawerk’e göre, insan yaşamının kısa olması bu nedeni daha da güçlendirmektedir. (Bu neden, insanların akılcı davranmadıkları varsayımına dayandığı için daha sonraki iktisatçılar tarafından eleştirilmiştir); 3) Bugünkü malların gelecektekilere göre teknik üstünlükleri vardır. Bugünden, tüketilmeleri ileride daha dolaylı bir üretim sürecine olanak sağlar. (Başta Wicksell olmak üzere pek çok iktisatçı, bu nedenin birinciden bağımsız ve ayrı bir neden olamayacağını ileri sürmüştür).
Tasarruf zahmetinin karşılığı olarak faiz
Böhm-Bawerk’e göre, insanları bugünkü tüketimden vazgeçirmek için kendilerine bir prim ödemek gerekir. Bu açıdan bakıldığında kapitalistin işlevi açıktır. Kapitalist, Böhm-Bawerk’e göre, asıl üretim faktörleri olan emek ve toprak kiralayarak üretime girişir, işçiler yaşamlarını sürdürmek için üretim sürecinin sonuçlanmasını bekleyemeyeceklerine göre, bu süreç boyunca onların geçimlerine yetecek fonları kapitalist sağlayacaktır. Böhm-Bawerk’in bakış açısmdan, kapitalistlerle işçiler arasındaki fark, zaman tercihi farkına indirgenmekte ve “dolambaçlı” üretimin sonuçlarını “bekleme” kapitalistlerin ayırt edici özelliğini oluşturmaktadır. Böylece, Böhm-Bawerk’in çok eleştirdiği Senior’un “tasarrufun zahmeti” (absti-nence) kavramı, dolaylı yoldan, kendi kuramının da temel taşını oluşturmaktadır.
Bu kuramının öteki sonucu, faizin kurumsal yapıdan bağımsız, her tür toplumda var olacak bir gelir kategorisi olarak görülmesidir. Üretim süreci zaman aldığı ve insanlar bugünkü malları gelecektekilere tercih ettiği sürece faiz var olacaktır. Böhm-Bawerk, bu yoldan, Marx’ın kapitalizme özgü “artık değer kurami’nın geçersizliğini de gösterdiği kanısındadır. Böhm-Bawerk’in sermayeyi üretim süresi kavramı yardımıyla ölçme çabası başarısız kalmıştır. Çünkü, faiz haddinden bağımsız olarak üretim süresi ölçüle-memekte, bu ise sermayenin ölçülmesini bölüşüme bağlı kılmaktadır. Burada, neo-klasik kuramda sermayenin ölçülmesine ilişkin olarak Cambridge Okulu tarafından ileri sürülen eleştiriler Böhm-Bawerk’in sermayeyi ölçme yöntemi için de geçerli olmaktadır.
Marx’ın eleştirisi
Böhm-Bawerk kendinden önceki sermaye ve faiz kuramlarını inceleyip değerlendirdiği Geschichte und Kritik der Kapitalzinstheorien (“Faiz Kuramlarının Tarihçesi ve Eleştirisi”) adlı kitabında Marx’ın “emek-değer” ve “sömürü kuramlari’na bir bölüm ayırmıştır. Manc’ın, kapitalizmin gelişmiş olduğu bir ortamda malların üretimleri için gerekli olan emek zamanı ile ölçülen değerlerde değişilemeyeceğinin farkında olduğu kanısında idi. Bu nedenle de,Marx’ın, Kapital’in birinci cildinde değinilen türden bir çözüm bulamayacağını ileri sürüyordu. 1894’de Kapıtal’vn üçüncü cildinin Engels tarafından yayımlanmasından sonra Böhm-Bawerk, Zum Abcshluss des Marxschen Systems (“Marxist Sistemlerin Sonu”) adlı kitabı yazarak önceki eleştirisini daha da ayrıntılandırdı, geliştirdi.
Böhm-Bawerk eleştirisine, Marx’ın “değer” ve “sömürü kuramlari’nı inceleyerek başlar. Mallar içerdikleri emek zamanla ölçülen değerlerde alınıp satıldığında, bu malları üreten kapitalistlerin kâr oranlarının aynı olamayacağını; eğer söz konusu kâr oranları eşitleniyorsa ki, kapitalizmde böyle olması gerekir, o zaman da malların emek değerlerinde alınıp satılamayacağını söyler. Marx’ın Kapital’in üçüncü cildinde bu “çelişki”ye bir çözüm getiremediğini ileri sürer. Böhm-Bawerk’e göre çelişkinin nereden kaynaklandığı da açıktır. Marx çelişkiye düşmüştür, çünkü çözümlemesini öznelci “marjinal fayda kuramı” üzerine oturtmamıştır. Böhm-Bawerk’in Marx eleştirisinin önemi, içeriğinden çok, kendisinden sonra Marx’ı eleştirenlerin hemen hepsince benimsenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Emek- değer ve sömürü kuramlarına yöneltilen eleştirilerin hemen hepsini Böhm-Bawerk’de bulmak olanaklıdır. Bunun temel nedeni, söz konusu eleştirmenlerin de Böhm-Bawerk gibi öznelci değer kuramını hareket noktası olarak almış olmaları ve emek-değer kuramını statik bir fiyat kuramı olarak görmeleridir. Hilferding, Böhm-Bawerk’in eleştirisine verdiği yanıtta, Böhm-Bawerk’s Marx-Kritik (“Böhm-Bawerk’in Marx Eleştirisi”), bu görüş ve yaklaşım farklılığını vurgulamıştır. Başta Joan Robinson ve Maurice Dobb olmak üzere pek çok iktisatçının, Böhm-Bawerk’in sorunu kavramadığını ve eleştirisinin yüzeysel olduğunu ileri sürmelerinin nedeni de budur.
• YAPITLAR (başlıca): Rechte und Verhaltnisse vom Standpunkte der volksıoirtschaftlichen Güterlehre, 1881, (“Servet Açısından Haklar ve ilişkiler”); Geschichte und Kritik der Kapitalzinstheorien, 1884, (“Sermaye Faizi Kuramının Tarihi ve Eleştirisi”); Die Positive Theorie des Kapitals, 1889, (“Pozitif Sermaye Kuramı”); Zum Ahschluss des Mancschen Systems, 1896, (“Marxist Sistemlerin Sonu”).
• KAYNAKLAR: M. Blaug, Economic Theory in Retros-pect, 1968; H. Deniş, Ekonomik Doktrinler Tarihi, 1974; M.Dobb. Theories of Value and Distribution since Adam Smith, 1973; R. Hilferding, Böhm-Bawerk’s Manc-Kritik, 1904; L. Rogin, The Validity and Meaning of Economic Theory, 1956; J.A. Schumpeter, Ten Great Economists, 1951; J.A. Schumpeter, History of Economic Analysis, 1954; M. Selik, Marksist Değer Teorisi, 1969.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi