Evrensel Dil
Bahaullah’ın ortaya attığı görüşe göre bütün insanlar kardeştir, birbirine eşittir. Gerek çok-tanrıcı, gerekse tektanrıcı dinler, düşüncede bu kanıyı benimser görünmüşlerse de, uygulamada kendi kendileriyle çelişkiye düşmüş, araya ayrılık, anlaşmazlık sokmuşlardır. Yeryüzü, belli ulusların değil, bütün insanların ortaklaşa yararlanmaları gereken bir yaşama alanıdır. Bu büyük alanı bölüşen uluslar, ayn ayn diller konuştuklarından, birbirleriyle anlaşma, kardeşçe yaşama olanağı bulamamaktadırlar. Oysa birliği sağlayacak, uzlaşmaya götürecek yollar, yöntemler vardır. Bahaullah’ın düşüncesi “ortak dil” amacım gütmektedir. Bu amaç, daha önceki dönemlerde de ortaya atılmış, “tek bir dünya” ülküsünün doğmasına yol açmıştır. İÖ 6.yy’da Anadolulu düşünürlerin savundukları böyle bir felsefe kuramı vardı. Bu kurama göre insanların birlikte yaşamalarını engelleyen, yönetimler ve yöneticilerin aşırı tutkularıydı. Tektanrıcı dinlerin ortaya çıkışıyla “evren yurttaşlığı ” sorunu yeniden gündeme gelmişti. Özellikle Hıristiyanlık’la Müslümanlık, bütün yeryüzü insanlarına seslenen, onları birliğe çağıran bir inancın taşıyıcısı durumundaydı. Ancak umulan sonuç alınamadı, birlik yerine dağınıklık, kardeşlik yerine, din ayrılığından kaynaklanan düşmanlık yaygınlaştı. Din savaşları, inanç çekişmeleri bir yönetim altında bulunan topluluklarda bile bölünmelere yol açtı. Sayısız ayaklanmalar, iç savaşlar yeryüzü yaşamının tadını kaçırdı. Bu dengesizliğin yarattığı bunalımı gidermek için, kimi üretim-tüketim ilişkilerinden, kimi dinlerden, kimi de felsefeden kaynaklanan “tek bir dünya” ya da “dünya devleti” kuramı yeniden ortaya atıldı. Dinle ilgili kuram, bütün dinleri birleştirme, uzlaştırma amacı güdüyordu. Felsefe ve üretim-tüketim ilişkilerine dayanan kuram ise bilimsel bir içerik taşıyordu. İran’da ortaya çıkan, yer yer çoktanrıcı dinlerden de beslenen, son dinci kuramı Bahaullah ortaya attı. Bu kuramın başlıca kaynağı dildi. Dinler dillerle gelişip yayıldıklarından, işe dil birliğinden başlama gereği doğmuştu.
Yeryüzünde konuşulan bütün diller, insandan sonradır, önce insan vardır. Bu nedenle insanları birleştirme yollan aramak bir insanlık görevidir. Aydınlar, bilginler, bilgeler, düşünürler bütün insanların anlaşabilecekleri bir dilin doğmasında, benimsenmesinde öncü olabilirler. Bu dil yeniden yaratılan bir dil olmayacağı gibi, türlü dillerden alman sözcüklerden kurulu bir karmaşa da olmayacaktır. Bilim, bütün insanları bir dille konuşturma, bütün insanlara bir dil öğretme olanağı taşıyan en güçlü kurumdur. Bu dil tek tek ulusların değil, bütün ulusların dili olacak, “evrensel dil” niteliği taşıyacaktır. Evrensel dilin benimsenmesiyle din ayrılıkları da ortadan kalkacak, onların yerini bütün insanları kucaklayan ve kaynağını evrensel dilde bulan “evrensel sevgi” alacaktır. Evrensel dil ve evrensel din kuramları çağdaş aydınların çoğunu ilgilendiren, gerçekleşmesi yürekten özlenen bir görüş olarak yürürlüktedir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi