FİKRİYE HANIM, Zübeyde Hanım’ın ikinci eşinin yeğeni (Selanik 1897-Ankara 1924).
Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşının başlarında Çankaya’da bakımdan yoksun bir hayat yaşıyordu. Etrafında yaverleri, seyisi, şoförü vardı ama, kişisel hakimiyle ilgili özel hizmetlerinin hepsini Bekir Çavuş’tan beklemek zorundaydı. Bekir Çavuş da her şeyi, fakat elinden geldiğince yapabiliyordu. Selanik’teki dostlarından Mithat Bey bir gün Mustafa Kemal’i ziyarete gittiği zaman bu durumu gördü ve yakından ilgilendi. Mithat Bey sadece ihtiyacı görmekle kalmamış, bu işi yapabilecek kimseyi de bulmuştu; en uygun kişi Fikriye Hanım olabilirdi.
Fikriye Hanım, Zübeyde Hanımın ikinci eşi Galip Bey’in kardeşinin kızıydı. Genç yaşta bir Mısır’lı ile evlenmiş, fakat, harem hayatı yüzünden bu evliliği yiırütemeyerek ailesinin yanına dönmüştü. İyi yetiştirilmiş bir genç kızdı. Mustafa Kemal’i çocukluğundan beri tanıyor ve ona daima «ağabey» diye hitap ediyordu.
Mithat Bey’in tasarısı bütün ilgililerce uygun bulundu ve Fikriye Hanım kısa bir süre sonra Çankaya’ya davet edildi. Çok geçmeden işlere hâkim oldu ve yumuşak davranışlarıyle çevresindekilere kendini sevdirdi, saydırdı.
Bu düzen 1923’e kadar böylece sürdü. Ancak bu arada Fikriye Hanım ciğerlerinden rahatsızlanmıştı. Mustafa Kemal’in Latife Hanım’la evlenmeye hazırlanışı, ona duygusal yönden de bağlanan Fikriye Hanım’ın hastalığını etkiledi. Bunun sonucu kendini kaptırdığı tek yanlı hırçınlık sağlığını daha da sarstı ve tedavi için, biraz da Mustafa Kemal’in ısrarıyle istemeye istemeye Münih’e gitmek zorunda kaldı. Sinirlerini yıpratan evliliğin gerçekleştiğini bu tedavi sırasında öğrendi ve hemen Türkiye’ye döndü.
Başlangıçta beklenmedik olayın çıkması için hiç bir neden yok gibi görünüyordu. Birkaç gün Çankaya Köşkü’nde kaldı. Ancak, Latife Hanım’m bu misafirlikten hoşlanmadığını anlayınca, Mustafa Kemal’in tavsiyesine uyarak İstanbul’a yerleşmeyi kabul etti. Çankaya’dan ayrıldıktan sonra iki gün kadar şehirde bir otelde kaldı ve o sırada, daha önce kaybettiği bavulunu buldu. Bu bavulda, Mustafa Kemal’e Münih’ten getirdiği bir armağanı vardı. Ankara’dan ayrılmadan bu armağanı kendisine vermek üzere bir kere daha Çankaya’ya gittiği zaman kendisini tanımayan bir başyaver Rüsuhi Bey Mustafa Kemal’i görmesine engel oldu.
Bu durumun etkisi altında bir arabayla Çankaya Köşkünden ayrılan Fikriye Hanım birkaç yüz metre ileride tabancayla intihar etti ve kaldırıldığı hastahanede, Mustafa Kemal’in direktifiyle gösterilen özel ihtimama rağmen kurtarılamadı.