Georg von Bekesy Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

BEKESY, Georg von (1889-1972)

Macar asıllı ABD’li fizikçi. İşitme fizyolojisi alanında önemli çalışmalar yapmıştır.

3 Haziran 1889’da Budapeşte’de doğdu. Babasının diplomat göreviyle bulunduğu İsviçre’deki Bern Üniversitesi’nde kimya öğrenimi yaptıktan sonra ülkesine dönerek, 1923’te Budapeşte Üniversitesinden fizik dalında doktora derecesini aldı. Aynı yıl Macar Telefon İdaresi’nin araştırma laboratuvarı yöneticiliğini üstlenerek 1946’ya değin bu görevi sürdürdü. Bu arada, araştırma göreviyle bir yıl için Berlin’e gönderildi ve 1926-1927 arası Siemens und Halske şirketinin laboratuvarında çalıştı. 1939’da Budapeşte Üniversitesinde deneysel fizik profesörlüğüne yükseltildi. 1946’da hem üniversitedeki, hem de telefon idaresindeki görevinden ayrılan Bekesy aynı yıl İsveç’e giderek Stockholm’deki Karolinska Enstitüsü’nde çalışmaya başladı. 1947’de ABD’de yerleşip Amerikan uyruğuna geçmesine karşın, 1952’ye değin bu enstitüyle işbirliğini sürdürdü. ABD’dekı ilk yılındaHarvard Üniversitesinin psiko-akustiklabora-tuvarında araştırma görevlisi, 1949’da da başaraştırmacı oldu. İ966’da Hawaii Üniversitesi Duyubilim bölümünde ders vermeye başlayan Bekesy, 13 Haziran 1972’de Hasvaii’deki Honolulu kentinde öldü.

1956’da Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi üyeliğine seçilmiş, 1961’de Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü kazanarak bu dalda ödül alan ilk fizikçi olmuştur.

İç kulağın yapışma ve işitme: fizyolojisine ilişkin çalışmaların II7. yy’da başlamış olmasına karşın, en önemli işitme kuramlarından ilkini 19. yy’da von Helmholtz geliştirdi. Bu kurama göre, iç kulaktaki salyangozda yer alan taban zarının üzerindeki çapraz sinir uçlarından her biri ayrı bir frekansa ayarlıdır. Dolayısıyla, belirli bir frekanstaki sese belirli bir sinir ucu tepki gösterir ve o sesle ilgili uyarının beyne iletilmesini sağlar. Daha sonraki kuramcılar ise gelen ses dalgalarının kulak zarını yerel olarak değil tümüyle titreştirdiğini ileri sürdüler. Ayrıca, ses dalgalarının zardaki sinir uçlarını etkileme biçimi de tartışma konusuydu. Bir görüş ses dalgalarının kulak zarı üzerinde yarattığı titreşimleri, iki ucu sabit bir telin titreşiminde gözlemlenen türden durağan dalgalara bağlarken, karşıt bir görüş bu titreşimlerin zar boyunca ilerleyen dalgalardan kaynaklandığını ileri sürüyordu.

1923’te Macar Telefon İdaresi’nin araştırma laboratuvarında görev alarak sesin uzağa iletimi gibi telekomünikasyon sorunlarıyla uğraşan Bekesy, o sıralar işitme olayıyla ilgilenmeye başladı. Çalışmalarını ilkin salyangozun yapısı üzerinde yoğunlaştırarak, 1940’larda bu iç kulak organının mekanik bir modelini yaptı. Metal çerçeveye gerilmiş kauçuk bir zardan oluşan bu modelde, kauçuğun kalınlığını yer yer değiştirerek salyangozdaki taban zarının değişken esnekliğini yansıtmayı başarmıştı. Böylece işitme olayım kulağın dışında incelemek için bir ortam yaratan Bekesy, kulak zarına gelen titreşimlerin salyangoz sıvısını nasıl etkilediğini ayrıntılı bir biçimde araştırma ve salyangozdaki zarın işlevine ilişkin kuramları sınama olanağı buldu.

Daha sonra Bekesy, insanda yaklaşık 30 mm uzunluğunda olan salyangozun daha gerçekçi bir modelini yapmaya koyuldu. Sonunda, içi su dolu plastik bir boruyla yaklaşık 30 cm’lik bir zardan oluşan ve iki oktavlık bir ses genişliğine yanıt verebilen bir model ortaya çıktı. Bu modelin insan kulağından en önemli farkı, sinir tellerinin yokluğuydu. Bekesy kendi kolundaki duyu sinirlerinin titreşimleri algılayabileceğini düşündü ve yaptığı denemeler bu beklentiyi doğruladı. Sabit frekanstaki bir ses dalgası modelin içindeki suyu etkileyerek zar boyunca ilerleyen bir dalga yaratmasına karşın Bekesy’r.in kolunun ancak 2-3 cm’lik bir bölümünde algılanabiliyordu. Alçak frekanstaki sesler söz konusu olduğunda algılanan bölüm salyangozun sonuna doğru yöneliyor, frekans yükseldiğinde ise ters yöne kayıyordu. Bu gözlemler sonucunda salyangozun taban zarının nöromekanık çözümleyici olarak davrandığı kanısına vardı.

Bekesy, yaklaşık elli yıllık araştırma yaşamında orta kulaktaki çekiç, örs ve üzengi kemiklerinin sesin iç kulağa iletimindeki rolünden, iç kulaktaki sinir hücrelerini içeren Corti organının özelliklerine dek uzanan geniş bir araştırma programıyla sesin sinirsel iletime dönüşme sürecinin tüm aşamalarını incelemiştir. Ağır işitmenin ve sağırlığın tanısı ve iyileştirme yöntemleri üzerine çalışmalarıyla bu alandaki klinik uygulamalara da katkıda bulunmuştur. Özellikle 1946’da geliştirdiği yeni bir odyometre aygıtı kişinin
işitme eşiklerini, sesin frekans ve yüksekliğini kendisine göre ayarlamasına olanak tanımıştır. İşitme eşiklerinin bir çizelge biçiminde elde edilmesini sağlayan bu aygıt klinik kullanımda olduğu kadar temel araştırmalara da kolaylık getirmiş, benzer aygıtlar başta görme eşiğinin saptanması olmak üzere değişik alanlarda da kullanılmıştır.

•    YAPITLAR: (başlıca): Experiments in Heanng, 1960, (“İşitme Deneyleri”); Sensory Inhibition, 1967, (“Duyu Ketlemesi”).

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski