Gian Lorenzo Bernini Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Gian Lorenzo Bernini, 17. yüzyıl İtalyan Rönesans ve Barok döneminin en önemli heykeltıraşlarından biridir. 1598 yılında Napoli'de doğmuş ve 1680'de Roma'da ölmüştür. Bernini, heykeltıraşlık yanında mimar ve ressam olarak da ün kazanmıştır.

Bernini'nin eserleri arasında Roma'daki Aziz Petrus Bazilikası'nın meşhur kubbesi, "Extasy of Saint Teresa" (Aziz Teresa'nın Estetiği) adlı heykeli ve "The Rape of Proserpina" (Persephone'nin Kaçırılışı) gibi dikkat çeken eserler bulunmaktadır. Sanatı, duygusal yoğunluk, dramatik etki ve doğal detaylara verdiği önemle tanınır.

Ayrıca, Papa VIII. Alexander ve IX. Urban dönemlerinde önemli projelerde çalışmış ve Papa X. Alexander tarafından "San Pietro'nun Michelangelo'su" olarak adlandırılmıştır. Bernini'nin eserleri, Rönesans ve Barok dönemlerindeki İtalyan sanatının zirvelerinden biri olarak kabul edilir.

Hayatı

7 Aralık 1598’de Napoli’de doğan Gian Lorenzo Bernini, heykeltraşlık geleneği içinde büyüdü. Babası Pietro Bernini de bir heykeltıraştı ve Bernini, onun yanında çalışarak sanat yolculuğuna adım attı. Ailesiyle birlikte 1605’te Roma'ya taşındı ve o zamandan beri burada yaşadı. Bernini, henüz 16-17 yaşlarında iken yaptığı eserlerle dikkatleri üzerine çekti ve Papa'nın dikkatini çekti. Sanatıyla sekiz farklı Papa'ya hizmet etti ve Roma'nın sanatsal gelişimine büyük katkıda bulundu.

20 yaşında, Papa XV. Gregorius tarafından Cavaliere di Cristo nişanıyla ödüllendirildi ve San Luca Akademisi'ne üye seçildi. Kardeşi Luigu ile birlikte Vatikan'da San Pietro Fabrikası'nda önemli görevler üstlendi. Bernini'nin ünü, 1665 yılında XIV. Louis tarafından Louvre Sarayı'nı genişletmek için Paris'e davet edilmesine yol açtı. Ancak, Paris'te yapılan bir büst için sunduğu öneri kabul edilmedi.

Bernini, sadece heykeltraşlıkla değil, aynı zamanda mimarlık, resim ve diğer sanat alanlarıyla da ilgilendi. Tiyatro oyunları yazdı, kostümler tasarladı ve çeşitli gösteriler için mekanlar düşündü. Ayrıca, çok sayıda yardımcı ile birlikte çalışarak çeşitli projelerde bulundu.

Kişisel hayatında, bir yardımcısının karısıyla ilişki yaşadıktan sonra 1639'da Catarine Tezino ile evlendi ve on bir çocukları oldu. 28 Kasım 1680'de Roma'da beyin kanamasından öldü.

Benini, hizmetinde bulunduğu papaların isteğiyle Roma'nın barok tarzını yansıtan birçok eser üretti. Heykelleri, yapıları, anıt-mezarları ve çeşmeleriyle Roma'nın görünümünü değiştirdi ve kenti barok tarzının merkezi haline getirdi.

Bernini'nin gençlik dönemi heykelleri, onun sanatındaki özgün tarzını yansıtırken aynı zamanda döneminin etkilerini de taşır. Michelangelo ve antik Yunan heykel geleneğinin yanı sıra babasının etkisi de gözlemlenebilir. Örneğin, Kardinal Borghese için yaptığı "Keçi Amalthea" ve "Aziz Sebastian" gibi heykellerde, doğanın gözlemlenmesi ve ışığın insan bedeni üzerindeki etkisi dikkat çeker. "Troya'dan Kaçış" adlı eserinde Vergilius'un hikayesini canlandıran Bernini, gerçekçiliği ve dinamik çizgileriyle ön plana çıkar. Bernini, dramatik anları figürlerin hareketleri ve duygusal durumlarıyla birleştirerek aktarmayı sever. Davud heykelinde Davud'un yüzündeki öfke, "Plüton'un Persefone'yi Kaçırması"nda Pluton'un vahşi heyecanı ve Persefone'nin umutsuzluğu gibi duyguları ustalıkla yansıtır.

Gençlik dönemi heykellerinden biri olan "Apollon ve Dafne", güzelliğine rağmen tanrılara adanmış bir kız olan Dafne'nin hikayesini anlatır. Apollon'un Dafne'yi kucaklamak için ileri atıldığı ve Dafne'nin ondan kaçarken tanrıların yardımıyla bir defne ağacına dönüştüğü anı canlandırır. Bernini, bu eserde de hareketli bir anlatımı başarıyla ortaya koyar.

Bernini'nin olgunluk dönemi eserlerinde, yoğun duyguların belirli bir zirveye ulaşarak ifade edilmesindeki gücü, özellikle dini konuları seçtiği zaman daha da belirginleşir. "Azize Theresa'nın Vecdi" bu türden heykellerden biridir. Eserin konusu, 16. yüzyılda yaşamış İspanyol rahibe Azize Theresa'nın yazdığı bir kitaptan alınmıştır. Azize Theresa, Bernini'yi derinden etkileyen mistik bir coşku anını şöyle anlatır: “Duyduğum acı öylesine güçlüydü ve ben de bundan öylesine sonsuz bir haz alıyordum ki, acının hiç dinmemesini diliyordum. Bedeni de etkilediği halde, bedenin değil, ruhun duyduğu bir acıydı bu.” Bernini, bu dinsel haz anını heykelinde canlandırır.

Heykelde, bir bulut kümesinin üstüne uzanmış Azize Theresa, Tanrı aşkı ile yanıp tutuşmaktadır. Bir eli ve bir bacağı hafifçe aşağı sarkmış, başı arkaya devrilmiş, ağzı yarı açık, gözleri kapalıdır. Karşısındaki melek elindeki oku Theresa'ya saplamak üzeredir. Azize'nin yüzünde, acıdan duyduğu mutluluk ve hazzı ifade eden tatlı bir gülümseme vardır. İkisi birlikte gökyüzüne, başlarının üstünde bir demet gibi açılan yaldızlı çubukların simgelediği cennetin tanrısal ışıklarına doğru yükselmektedir. Heykelin üzerindeki görünmez bir pencereden düşen ışık, bu duyguyu daha da güçlendirirken, her iki figürü giysilerinin karmaşık kıvrımlarında yarattığı ışık-gölge kontrastıyla adeta hayata döndürür.

Bernini'nin heykellerindeki çeşitli nitelikler, sanatının derinliğini ve etkileyiciliğini belirleyen unsurlardan biridir. Işık, Bernini'nin heykellerinde önemli bir rol oynar ve heykellerini mekânla öyle bir bütünleştirir ki, çevresinden ayrıldığında etkisini kaybederler. Bu, heykeli çevresiyle bir bütün olarak ele alan Barok tarzının temel bir özelliğidir ve Rönesans anlayışından farklıdır.

Bernini'nin tek ve grup heykellerinin yanı sıra birçok büstü de vardır. Kilise ve devlet büyüklerini konu alan bu eserler arasında, Bernini'nin sevgilisi Constanza Bonarelli'nin portresi de bulunur. Bernini'nin büstlerinde, modellerinin canlılığı ve yaşam doluluğu, onun anlık duyguları yakalama yeteneğine borçludur. Portre yaparken, modellerinden poz verirken hareket etmelerini istemesi, onun gerçekçi ve canlı bir ifade elde etmedeki yöntemlerinden biridir. Bernini'nin modellerinin, neredeyse konuşacak gibi görünmelerini sağlamak için bu yöntemi uyguladığı bilinmektedir.

Bernini, heykel sanatıyla mimarlığı birleştirdiği çeşmeleriyle de ün kazanmıştır. Akışkan suyun Barok tarzının hareketliliğine uygunluğu, onu çeşmeleri tasarlamaya yönlendirmiştir. Barberini Meydanı'ndaki Triton Çeşmesi ve Navona Meydanı'ndaki Dört Nehir Çeşmesi, Bernini'nin çeşme tasarımlarının en gösterişli örneklerindendir.

San Pietro Kilisesi'ndeki baldaken, Gian Lorenzo Bernini'nin önde gelen eserlerinden biridir ve San Pietro Bazilikası'nın içinde dikkat çeken bir yapıdır. Michelangelo'nun tasarladığı kubbenin altında bulunan büyük alana uyum sağlamak için bu baldakenin boyutları oldukça büyük tutulmuştur. Ancak, yüksekliği 30 metreye ulaşmasına rağmen, hafif ve ince, neredeyse saydam bir görünümü vardır.

Basamaklı taban bölümünde, dört tane burmalı sütun bulunur ve bu sütunlar hareketli bir izlenim vererek yukarı doğru yükselir, oymalı süslemeler içindeki bronz bir çatıyı taşırlar. Çatının dört köşesindeki dört melek heykeli, kıvrımlı giysileriyle hareket duygusunu sürdürür. Çatı, tepe noktasında bir haçla son bulur.

Baldakenin abartılı boyutlarına ve ayrıntı zenginliğine rağmen, görkemli ve dengeli güzelliğinden hiçbir şey kaybetmez. Bu yapı, Barok döneminin sembolü haline gelmiş ve sonraki dönemlerde birçok kilise sunağının tasarımında ilham kaynağı olmuştur.

Bernini'nin mimarlık alanındaki çalışmaları, hem başarılı projelerle dolu hem de bazı zorluklarla dolu bir yolculuktu. İlk olarak, Barberini Sarayı gibi başlanıp yarım kalmış yapıları tamamlamak gibi görevler üstlendi. Ancak, San Pietro Bazilikası'nın eksik kalmış çan kulelerini yapmakla görevlendirildiğinde, mimarlık kariyerinde acı bir deneyim yaşadı. İlk yapılan güney kulesinde kısa bir süre sonra çatlaklar belirdi ve kule yıkılmak zorunda kaldı. Bu durum, Bernini'nin teknik yetersizlikle suçlanmasına ve tazminat ödemek zorunda kalmasına yol açtı, ancak devlet katındaki bazı dostlarının yardımıyla bu durumdan kurtulmayı başardı.

1658'de başladığı Sant' Andrea al Quirinale Kilisesi, Bernini'nin din yapıları içinde en önemli projelerinden biriydi. Yapının içbükey ön yüzü ve iç mekânın genişlemesi, dışarıdan bile yapıya hareketlilik kazandırıyordu. İç mekân, oval planlı ve çepeçevre nişlerle çevriliydi. Kubbenin içindeki hareketli melek figürleri ve Aziz Andrea heykeli, yapıya göğe doğru bir yükselme duygusu kazandırıyordu.

Bernini'nin Chigi-Odescalchi Sarayı gibi saray yapıları da önemliydi. Sarayın orta bölümü üç katlıydı ve ön yüz, ritmik hareketi sağlayan gömme sütunlarla bölünmüştü. Bu yapı, Bernini'nin Antik Roma mimarlık geleneğinden tamamen ayrıldığını gösteriyordu ve Avrupa'da büyük beğeni kazandı. Ancak, daha sonraki eklentiler ve değişiklikler nedeniyle, yapı bugün orijinal görünümünü kısmen kaybetmiştir.

Bernini, 1657'de, kendisinin ve tüm Barok mimarlığının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen San Pietro kolonadlarına başladı. San Pietro Bazilikası'nın muazzam kitlesi, çevresindeki Orta Çağ kentinin ve Vatikan Sarayı'nın yapılarıyla orantılı olmamasına rağmen, Papalık burada dini törenler sırasında toplanan kalabalığı alabilecek ve kilisenin görkemine yakışacak bir alan düzenlemek istiyordu. Bernini, bu soruna yetkin ve basit bir çözüm getirdi.

İki yarı daire biçimindeki kolonadlar, kilisenin önündeki düzlüğü iki yandan çevreleyerek enlileşen oval bir alan oluşturur. Her bir kolonadın arkasında dört sıra sütun bulunur ve arka uçları hafifçe açılarak kilisenin ön yüzüne birleşir. Bu tasarım, San Pietro'yu çevresiyle bütünleştirirken, kilisenin daha yüksek gibi algılanmasını sağlar ve Michelangelo'nun kubbesinin etkisini vurgular, yapıya dinsel bir ağırbaşlılık ve görkem katar. Simgesel olarak, kolonadlar Bernini'nin ifadesiyle "Katolikleri kucaklayıp inançlarını güçlendirmek için" ileri doğru uzanan "Kilise-Ana"nın kollarını temsil eder.

Kolonadların yapıldığı dönemde, kilisenin tam karşısındaki iki yoldan ulaşılıyordu. Bernini, bu daracık yollardan geçtikten sonra insanların kolonadların arasında San Pietro'yu karşılarında bulmalarının yaratacağı sürpriz ve heyecan etkisini tasarımında hesaba katmıştı. Ancak, 1937'de bu yolların genişletilip birleştirilmesiyle, bugünkü Via della Conciliazione adı verilen büyük bir cadde açıldı ve bu, alanın uzaktan algılanmasını sağladı, böylece sürpriz etkisi azaldı.

Bernini'nin başyapıtlarından biri olan Scala Regia, San Pietro Kilisesi'ni bitişiğindeki Vatikan Sarayı'na bağlayan bir merdivendir. Bu merdivende, dar bir geçidin elverişsiz koşullarından yararlanarak mimarlıkta "aldatıcı görüntü" uygulamasının en yetkin örneklerinden birini oluşturduğu görülür.

Merdiven, üzeri tonozlu bir geçidin içini tamamen kaplar ve basamaklar bir duvardan diğerine kadar uzanır. Duvarların biraz önünde ve doğrudan basamakların üstünde oturtulmuş sağ ve sol tarafta iki sıra sütun ve bunları birleştiren kemerler, yer yer aydınlatılan ama kaynağı görünmeyen bir ışıkla görüntüye büyük bir zenginlik katar. Merdivenin genişliği, tavan yüksekliği ve sütunların boyu, yukarı doğru ilerledikçe azalır. Bu perspektif yanılsaması, merdivene eşsiz bir derinlik kazandırır ve çıkanlarda sonsuza doğru devam ediyormuş gibi bir izlenim uyandırır.

Bernini, Scala Regia'da üslubunun tüm özelliklerini bir araya getirmiştir. Ölçü ve hareket duygusu, uygun olmayan koşulları başarılı bir şekilde kullandığı öğeler haline getirme yeteneği, görsel yanılsama, abartılı perspektif ve kaynağı belirsiz ışık gibi dramatik etkileri kullanma becerisi, onu mimarlık alanında da Barok döneminin en önemli ustalarından biri yapmıştır.

Bernini'nin başlıca yapıtları

Heykeller:

Keçi Amalthea, 1609, Borghese Galerisi, Roma

Aziz Sebastian, 1617

Troya’dan Kaçış, 1618-1619, Borghese Galerisi, Roma

Plüton’un Persefone’yi Kaçırması, 1621-1622, Borghese Galerisi, Roma

Apollon ve Dafne, 1622-1624, Borghese Galerisi, Roma

Davud, 1623, Borghese Galerisi, Roma

Papa VII. Urbanus Lahdi, 1628, San Pietro Kilisesi, Roma

Azize Theresa’nın Vecdi, 1645-1652, Santa Maria della Vittoria Kilisesi, Roma

Kutsanmış Ludovia Albertoni’nin Ölümü, 1674, San Francesco a Ripa Kilisesi, Roma

Papa VII. Alexander Lahdi, 1678, San Pietro Kilisesi, Roma

Büstler:

Antonio Cepparelli, 1621

VIII. Urbanus, 1630

Kardinal S. Borghese, 1632

Constanza Bonarelli, 1631

Kral I. Charles, 1636

Dük Francesco d’Este, 1651

Kral XVI. Louis, 1665

Yapılar:

Baldaken, 1624-1633, San Pietro Kilisesi, Roma

Triton Çeşmesi, 1632-1637, Barberini Alanı, Roma

Dört Irmak Çeşmesi, 1648-1651, Navona Alanı, Roma

Monteciterio Sarayı, 1650, Roma

San Pietro kolonadları, 1656-1667, Roma

Sant’ Andrea al Quirinale Kilisesi, 1658-1670, Roma

Scala Regia, 1663, Vatikan Sarayı, Roma

Chigi-Odescalchi Sarayı, 1664-1667, Roma

Daha yeni Daha eski