BOCCACCİO, Giovanni (1313-1375)
İtalyan şair ve öykü yazarı. İtalyan Rönesans edebiyatının ilk önemli yazarlarından ve Hümanizma akımının öncülerindendir. Decamerone başlığı altında toplamış olduğu öyküleriyle tanınır.
Babası Boccaccio di Chellino, Certaldo’lu bir tüccar, annesi ise Fransızdı. 1313’de Paris’te doğdu. Çocukluğunu Floransa’da geçirdi. 1328’de on beş yaşındayken babasının zoruyla Napoli’de bankacı Bardi’lerin yanında iş hayatına atıldı. Yazılarından anlaşıldığına göre, Bardi’lerin yanında çalıştığı altı yıl boyunca bir yandan da kilise hukuku alanında eğitim gördü. Şiir ve düzyazı türündeki ilk yapıtlarını Napoli’de yazdığı düşünülür. Yapıtlarını büyük ölçüde etkilemiş olan Fiammetta ile olan aşk serüvenini de bu dönemde yaşamıştır. 1340’ta Floransa’ya yerleşen Boccaccio iş hayatında başarılı olamadı. 1350-1354 arasında çeşitli elçiliklerde ve Floransa Belediye Meclisi’nde yüksek bir görevde bulundu. Başyapıtı Decamerone’ye 1348’de Floransa’da başgösteren veba salgınından sonra başlayıp 1353 yılına kadar tamamladığı sanılıyor. Daha önce Latince olarak yaşamöyküsünü yazmış olduğu şair ve hümanist Petrarca ile 1350’de tanışması ise aralarında, ikisinin de ölümüne kadar süren uzun bir dostluğun ve düşünce alışverişine dayanan bir işbirliğinin doğmasına neden oldu.
Hümanistler’le ilişkisi
Zaman zaman yoksulluğa düşen Boccaccio’nun 1360’larda papazlık yaptığı, geçimini sağlamak için kendisinin ve başkalarının yapıtlarını yazarak çoğalttığı, bu arada çevresinde Latin ve Yunan klasikleri üzerinde çalışan bir hümanistler topluluğunun geliştiği bilinir. 1362 ve 1370’de sarayda görev almak üzere Napoli’ye gittiyse de bunlardan başarılı bir sonuç alamadı ve Floransa’ya dönmek zorunda kaldı. Bu arada 1365 ve 1367 yıllarında Papa’ya elçi olarak gönderildi. 1373’te Floransa’daki Aziz Stefano di Badia Kilisesi’nde Dante’nin Divina commedia’smı (İlahi Komedya) halka okuyup açıklamakla görevlendirildi. Ancak bozulan sağlığı ve yöneltilen eleştiriler nedeniyle, 1374’te bundan vazgeçti. 21 Aralık 1375’te, dostu Petrarca’dan bir buçuk yıl sonra, Certaldo’da öldü.
Boccaccio’nun gençlik yılları Napoli’de, ı edebiyat meraklısı Napoli kralıyla yakın bir ilişki içinde bulunan Bardi ailesinin yanında geçti. Bu onun hem Napoli’nin seçkin edebiyatçılar çevresini, hem de soylu sınıfın yaşam biçimini ve buna yansımış olan Orta Çağ şövalyeliğine özgü değerleri genç yaşta tanımasına neden olmuştur. Üyesi olduğu yüksek kentsoylu sınıfının beğenisini göz önünde tutarak İtalyanca yazdığı Romans türündeki yapıtları bu dönemin ürünleridir. Petrarca’nın yapıtlarını da ilk kez bu dönemde okuyup tanımıştır. Floransa’ya döndükten sonra, olgunluk çağının ürünlerini yine İtalyanca olarak veren Boccaccio’nun 1350 yılında Petrarca ile tanışması ise yazarlık yaşamında bir -dönüm noktası sayılır. Bu tarihte yazmakta olduğu Decamerone’yi 1353’te bitirdikten sonra Corbaccio adında bir uzun öykü, Dante’nin yaşamöyküsü (Vita di Darıte Alıghieri) ve birkaç şiir dışında İtalyanca yapıt vermemiş, kendini Petrarca gibi Latince olarak yazdığı Hümanizma çalışmalarına adamıştır.
Çoğu Eski Çağ’ın ünlülerini tanıtan ve “ansiklopedik” türde olan Latince yapıtları bu döneme aittir. Orta Çağ’a egemen olan Kilise öğretisine tepkiyle Eski Çağ’a yönelen ve o çağın Latince ve Yunanca yapıtlarında evrensel insan değerlerini araştırıp öğrenmeyi, yapıtları eleştirel biçimde değerlendirmeyi ve yorumlamayı amaçlayan Hümanizma akımının kaynağı, başta Petrarca’nm ve Boccaccio’nun başlatıp teşvik ettikleri klasik çalışmalardır. Bu dönemde, Boccaccio’nun Floransa’daki evi ilk hümanistlerin uğrağı olmuş, onun özeni ve desteğiyle Leonzio Pilato’nun Eski Yunanca’dan Latince’ye yaptığı Homeros çevirileri Avrupa’da Eski Yunan edebiyatına yönelik klasik çalışmaların başlamasını sağlamıştır.
İtalyanca’yı yazı dili haline getirmesi
Ancak, Batı edebiyatı tarihi açısından bakıldığında, Boccaccio’nun İtalyanca’yı bir edebiyat dili olarak geliştirerek, özellikle İtalyanca düzyazının Latince düzeyine erişmesine sağladığı büyük katkı, Hümanizma akımına öncülük etmesinden daha önemlidir. Konuşma dili bölgesel lehçelerle birbirinden ayrılmış olan o zamanın İtalya’sında, 13. vy’ın sonlarına kadar, yazı ve yazın dili Latince’dir. Ancak, 1310-1321 yıllarında Dante’nin Divina commedia’yı (İlahi Komedya) daha sonra da Petrarca’nm lirik şiirlerini Toscana lehçesinde yazmalarıyla bu lehçe üstünlük ve geçerlik kazanmış zamanla tüm İtalyanların ortak dili olmuştur. Latince ile İtalyanca arasında savaşımın sürdüğü dönemde Boccaccio’nun özellikle Dante’nin izinden giderek yapıtlarında İtalyanca’yı kullanmış olması, bundan başka Latin klasiklerinde rastlanan birçok şiir türünü İtalyanca’ya uyarlaması, İtalyan edebiyatının gelişmesinde önemli bir aşama sayılır.
Boccaccio’nun ilk önemli ürünleri olan Ilfilocolo (ykş. 1336), II filostrato (ykş. 1338) ve Teseida (ykş. 1340-1341), aşk ve macera temalarının şövalyelik bağlamında işlendiği Orta Çağ “romans”larına dayanmakla birlikte, yazarın gerçek yaşamdan kaynaklanan ince gözlemlerini içeren, özellikle gönül ilişkilerinin ruhsal derinlik kazandığı yapıtlardır. II filocolo’nun düzyazı olmasına karşılık öbür ikisi ottavarima’nın (sekiz dizelik uyaklı birim) uygulandığı şiir türündedir.
İtalya dışında etkileri
İşlenmiş ve gösterişli bir dille yazılmış olan bu yapıtlar İtalya dışında da etkili olmuş, İngiliz edebiyatının ilk büyük şairi GeoffreyChaucer, II filostrato’ dan Troilus and Criseyde, Teseida’dan da Canterbury Tales adlı yapıtlarında yararlanmıştır.
Boccaccio’nun Floransa’da yazdığı olgunluk döneminin yapıtları ise terza rima (üç dizelik uyaklı birim) ile yazılmış “çoban” şiiri ve düzyazı karışımı bir aşk öyküsü olan II ninfale d’Ameto (ykş. 1341-42); yine terza rima ile yazılmış olup hem Dante’mn hem Petrarca’nm etkilerini yansıtan Alegorik şiiri L’amorosa visiorıe (“Aşk Görünümü”); gençlik aşkı Fiammetta’nın konu edildiği, uzun öykü novella türündeki L’elegia di Madonna Fiammetta (ykş. 1343-44); ve ottava rima ile yazılmış “çoban” şiiri türünde bir aşk öyküsü olan Ninfale fiesolano’dur (ykş. 1344-45). Rime başlığı altında topladığı aşk Lirikler’i ise gençlik yıllarından başlayarak yaşamı boyunca yazmaya devam ettiği şiirleri kapsar.
1348-53 yılları arasında yazıldığı düşünülen Decamerone ise Boccaccio’nun İtalyanca düzyazı alanındaki daha önceki deneyimlerinin tam bir yetkinliğe eriştiği başyapıtı sayılır. 1348’de Floransa’daki veba salgınından kaçıp şehir dışındaki güzel bir yörenin “villa”larma sığınan kentsoylu yedi kadın ve üç erkeğin iki haftalık yaşamı çerçevesinde sunulan Decamerone, bu kişilerin on günlük bir süre içinde birbirlerine anlattıkları toplam yüz öykü (novella) ve her günün sonunda söylenen Lirik şiirlerden (canzo-ne) oluşur. Decamerone öykülerinde mutlu ve mutsuz aşk, macera, sadakat, ihanet, aldatmaca ve şehvet gibi temalar neşeli ve karamsar, gülünç ve acı olaylar çerçevesinde ustalıkla işlenir. Bu öyküler, konu ve biçim bakımından Orta Çağ anlatılarının özelliklerini taşırlarsa da, insanı, talihiyle savaşım içinde göstermeleri, zekâsı ve gücüyle yaşamında aşabileceği ve aşamayacağı sınırların bilincine varabilen bir varlık olarak canlandırmaları bakımından Rönesans yaşam görüşünü yansıtırlar.
Düzyazı anlatı türünü geliştirmesi
Decamerone’nin anlatı sanatı bakımından başta gelen özellikleri ise, öykülerde güçlü bir karakter çiziminden çok sağlam kurulmuş ve hızlı gelişen bir olaylar düzeninin bulunması, klasik Latin yazarlarının örnek alındığı giriş bölümlerinde özenli ve işlenmiş bir dilin kullanılmasına karşılık, öykülerde dilin yalm ve akıcı, anlatımın kıvrak ve canlı olmasıdır. Bu nedenle, Avrupa edebiyatını geniş ölçüde etkileyen Decamerone’nin özellikle düzyazı anlatı türünün gelişmesinde büyük payı olmuştur.
Boccaccio’nun Latince yapıtları ise, kendi çağı için değerli çalışmalar sayılmışlarsa da yazınsal bakımdan İtalyanca şiir ve düzyazılarıyla boy ölçüşebilecek nitelikte değildirler. Bu bakımdan Boccaccio, kırk yaşından sonra kendini adadığı Latince çalışmalarından çok, yaşamının daha önceki döneminde yetkinliğe eriştirdiği İtalyanca düzyazı öyküleriyle “klasik”ler düzeyine yükselmiş bir Rönesans yazarı olarak değerlendirilir.
• YAPITLAR (Başlıca ve yaklaşık yazım tarihlerine göre): Şiir: La caccıa dı Diana (bilinen ilk yapıtı) (“Diana’nın Avı”); II filostrato, 1338; Teseida, 12 kanto, 1340-1341; II ninfale d’Ameto ya da Commedia delle Ninfe fiorentine, şiir ve düzyazı, 1341-1342; L’amorosa visione, 50 kanto, 1342-1343,(“Aşk Görünümü”); II ninfale fiesolano, 1344-1345; Bucolicum carmen, Latince çoban şiirleri, 1351-1366; Rime. İtalyanca Düzyazı: Ilfilocolo, 5 kitap, 1336; Elegia di Madonna Fiammetta ya da Fiammetta amorosa, 1343-1344; Decamerone, düzyazı ve şiir, 1348-1353; II Corbaccio ya da Laberinto d’amore, 1354-1355; Vita di Dante Alighieri ya da Trattatello in laude di Dante, 1354-1355,(“Dante Alighieri’nin Yaşamı” ya da “Dante’ye Övgü”); Esposizioni sopra la Commedia dı Dante, 1373, tamamlanmamış (“Dante’nin Komedisi Üzerine Açıklamalar”). Latince Düzyazı: De vita et moribus Francisci Petrarchae, 1343-1345,(“Francesco Petrarca’nm Yaşamı ve Ölümü Üzerine”); De genealogia deorum gentilmm, 15 kitap, 1350, ölümüne değin üzerinde çalışmıştır; De casibus virorum ıllustrıum, 1355-1374; De clarıs mulıerıbus, 1360-1374; De montibus, silvis, fontibus, lacubus, fluminibus, stagnis, sen paludibus et de nominibus maris, 1355-1374. Mektup: Le lettere edite et inedite di Messer Giovanni Boccaccio, (1877’de toplanmış olan Epistola consolatorıa a Messer Pino de’Rossi ve Epistulae rerum familiarum’u içerir).
• KAYNAKLAR: R. S. Dombroski (der.), Critical Perspec-tives on the ‘Decameron’, 1976; E. Esposito, Boccacciana:bibliografia delle edizioni e degli şeritti critici 1939-1974, 1976; G. Getto, Vita di forme e forme di vita nel <Decameron\ 1958; E. Hutton, Giovanrıi Boccaccio: A Biographical Study, 1910; G. Petronio, “Giovanni Boccaccio”, I Classici italiani nella storia della critica (der. W. Binni), 1954; A.D. Scaglione, Nature and Love in the Late Middle Ages; An Essay on the Cultural Context of the ‘Decameron\ 1963; D. Thompson, A. Nagel, The Three Crowns of Florence: hümanist assessment of Dante, Petrarca, and Boccaccio, 1972; T. Todorov, Grammaire du Decameron, 1969.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi