HAİLE SELASSİE (1892-1975)
Etiopya imparatoru. 57 yıllık egemenliği boyunca, içte baskıcı dışta bağımsız bir politika gütmüştür.
Asıl adı Tafari Makonnen’dir. 24 Ağustos 1892’de Harar Eyaleti’nde doğdu, 27 Ağustos 1975’te Addis Abeba’da öldü. Babası Ras Makonnen, Etiopya (Habeşistan) imparatoru II. Menelik’in (1844-1913) amcasının oğluydu. II. Menelik İtalyan ordusunu 1896’da Adoua’da (Aduva) büyük bir yenilgiye uğratmış bir imparatordu. Amcaoğlu Makonnen de bu savaşta imparatorun sağ kolu olarak büyük başarı elde etmiş ve ülkenin en güçlü kişilerinden biri olmuştu. Adoua savaşı Kara Afrika tarihinin en büyük savaşlarından biri sayılır.
Tafari Makonnen, imparator ailesinden geldiği için iyi bir eğitim gördü. Fransız misyonerlerince eğitildi. Genç yaşta kendi eyaletinin yönetimiyle ilgilendi. II. Menelik 1913’te ölünce torunu Lidj İyasu tahta çıktı. Zaten Menelik’e son yıllarda felç gelmiş olduğundan torunu yönetimi üstlenmişti. Tafari Makonnen Ras Tafari sanıyla imparator naipliğine getirildi. Genç imparator devleti yönetecek güçte olmadığı için üç yıl sonra kendisine karşı bir darbe girişimi oldu ve Lidj İyasu devrildi. Yerine II. Menelik’in kızı Zaouditou kraliçe oldu. Ras Tafari yine naib olarak görevi başında kaldı. Bütün yönetimi eline geçirdi ve çevresinde büyük bir sevgi topladı. Köleliği yasakladı, ama kraliçe köleliğin kaldırılmasından yana değildi. Ras Tafari ile kraliçe arasında bazı anlaşmazlıklar çıktı, darbe girişimleri oldu. Orduyu ele geçiren Ras Tafariyi halk destekliyordu. Kraliçe kendisi ile savaşamadı. Ras Tafari 1923’te Etiopya’nın Miletler Cemiyeti’ne girmesini sağlayarak uluslararası alanda da kendini tanıttı. 1928’de “Negus” adını aldı.
Kraliçe Zaouditou 2 Ağustos 1930’da ölünce Ras Tafari “Haile Selassie” adıyla tahta çıktı. Ülkede liberal bir rejim kurmak için bir parlamento oluşturdu, bazı reform eylemlerine girişti. İşte bu sıralarda faşist İtalya, Afrika’da yeni sömürgeler ele geçirmek için hazırlıklara başlamıştı. Mussolini 2 Ekim 1935’te kendi sömürgesi Somali ile Etiopya arasındaki sınırda bazı değişiklikler yapmak bahanesiyle saldırıya geçti. Fransa’da İtalya’yı destekleyerek Etiopya’ya gönderilmek üzere Cibuti’ye gelmiş olan silahlara el koydu. Faşizm yanlısı Laval o sıralarda Fransa’da dışişleri bakanıydı. İngilizler de İtalyan donanmasının Süveyş Kanalı’ndan geçmesine izin verdiler. Etiopya çok güçsüz durumdaydı. İtalyanlar yakıcı silahlarla, gazlarla ve dum-dum kurşunlarıyla saldırdılar. Etiopyalılar kendilerini savundularsa da sonunda başkent Addis Abeba düştü, imparator Haile Selassie önce Cibuti’ye, sonra da İngiltere’ye sığındı. İtalyanlar Etiopya’yı Eritre ve Somali ile birleştirerek İtalyan Doğu Afrika’sı adlı bir sömürge oluşturdular.
II. Dünya Savaşı’nın ortalarında Fransızlar ve İngilizler, İtalyanlar’ı Afrika’da sıkıştırmaya başladılar. Etiopyalı çeteciler de İtalyanlar’ı kendi ülkelerinden çıkartmak için amansız bir gerilla savaşı veriyorlardı. 1941 Mayısı’nda İtalyan askerleri teslim oldu. Haile Selassie de ülkesine döndü.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Etiopya tarihinde yeni bir dönem başlamış oluyordu. Haile Selassie faşizme karşı savaş verdiği için Müttefikler’in, özellikle İngilizler’in, Amerikalılar’ın ve Fransızlar’m sevgisini kazanmış bir devlet başkanıydı. Birleşmiş Milletler’in kararıyla eski İtalyan sömürgesi Eritre’ nin Etiopya’ya bağlanması kesinleşti. Bu iki ülke 1952’de kendi aralarında bir federasyon kurdular. Ne var ki 1960’ta Haile Selassie bu federasyonu dağıttı ve Eritre’yi doğrudan doğruya Etiopya’ya bağladı.
Haile Selassie imparatorluğu boyunca çok büyük güçlüklerle karşılaştı. Her ne kadar Batı’da liberal görüntülü bir kral izlenimi vermişse de gerçekte mutlak bir monarşiye yönelmiş bir Orta Çağ imparatoru gibi davranıyordu. Ülkesini totaliter bir baskı rejimi ile yönetiyordu. Atalarının Sultan Süleyman ile Saba Melikesi’ne dayandığını öne sürüyor ve kendisine “Krallar kralı”, “Allah’ın seçtiği kral”, “Juda kabilesini yenen aslan” dedirtiyordu. Ülkede bir meclis vardı ama, siyasal partilere izin verilmemişti. Hükümet, meclise karşı değil, imparatora karşı sorumluydu. Bir senato vardı ama, bunun üyelerini doğrudan doğruya imparator seçiyordu. Toprakta üretim Orta Çağ’dan kalma bir düzene dayanıyor, toprağı işletenler ve yarıcılar toprak sahiplerine kira yerine öşür ödüyor ve angarya ile hizmet ediyorlardı. Büyük toprak sahipleri hiçbir tarım reformuna yanaşmıyordu. Topraklarında 700.000 köylüyü barındıran feodal beyler bile vardı. Kilise de her türlü reforma karşı direniyordu.
Aşağı yukarı Fransa büyüklüğünde, 30 milyonluk bir ülkeyi Orta Çağ yöntemleriyle yönetmek kolay değildi.
Okuma yazma bilmeyenlerin oranı da %95 dolaylarındaydı. Haile Selassie bunları değiştirmeye çalışmadı. Adam başına ulusal gelir 1950’lerde
30 doları geçmiyordu. Oysa, o dönemde bu gelir Tanganyika’da 48, Nijerya’da 69, Gana’da 194 dolardı. Halk açlıktan, sefaletten ve hastalıktan kırılıyordu. Buna karşılık Negus kendi sarayında eşine az rastlanır bir biçimde yaşıyordu.
Dış politikası
Haile Selassie bütün bu güçlükler içinde başarılı bir dış politika izlemeye çalıştı, imparator kendisini Afrikalılarüstü bir durumda görüyordu. Sırası geldikçe arabulucu roller oynadı. İlk kez 1958’de Accra’da toplanan Afrika Devlet Başkanları Toplantısı’na katıldı. İkinci toplantıyı Addis Abeba’da düzenledi. Sonra Panafrikanizm’in öncülerinden biri oldu. Afrika Birliği Örgütü’nün kurulduğu konferansı 1963 Mayısı’n-da Addis Abeba’da topladı; Etiopya’nın başkenti bu örgütün merkezi oldu.
Ama, bunun yanı sıra Somali sorunu çıktı. İngiliz Somalisi ile İtalyan Somalisi birleşerek 1960’ta bağımsız bir Somali devleti ortaya çıkmıştı. Somali’nin amacı Etiopya’nın güneydoğusundaki Ogaden’le eski İtalyan Somalisi’ni, Fransız sömürgesi Cibuti’yi ve Kenya’nın kuzeydoğu kesiminde Somalice konuşan bir bölgeyi ele geçirerek Büyük Somali Devleti’ni kurmaktı.
Somali ile ilk sınır çarpışması 1964’te çıktı, ama Sudan’ın aracılığı ile bir iki hafta içinde ateşkes kararı alındı. Ardından bir de Eritre sorunu ortaya çıktı. Çünkü Eritre’nin Etiopya’ya bağlanmasına karşı çıkanlar Eritre Kurtuluş Cephesi adlı bir örgüt kurarak direnişe geçmişlerdi. Bu örgütü Sudanlılar destekliyor ve Hartum’da gösteriler düzenleniyordu.
Haile Selassie bu koşullar altında bir yandan Batı ülkelerine ve İsrail’e, bir yandan da Sovyetler Birliği’ ne ve sosyalist ülkelere yanaştı. Etiopya zaten Amerika’dan askeri yardım alıyordu. ABD’nin As-mara yakınlarında Kagnew kentinde bir üssü vardı. Sovyetler 1965’te Assab’ta bir rafineri kurmuşlardı. İmparator 1970’te Moskova’ya gitti, daha sonra ABD ile bir antlaşma imzaladı. Sonra Çin’e (ÇHC) giderek yeni ilişkiler kurdu. Arap ülkeleriyle anlaştı. İsrail’le diplomatik ilişkilerini kesti. Kagnew’daki ABD üssünün kapatılmasına karar verdi. Roma’ya, Tahran’a ve Paris’e gitti. Biafra sorununun çözümlenmesinde arabuluculuk yaptı. Ama bütün bu başarılar iç sorunların çözümlenmesine yetmiyordu.
İçteki politik gelişmeler ve devrilişi
Haile Selassie 44 yıllık imparatorluğu, ya da 57 yıllık egemenliği dönemi içinde kendisine karşı girişilen sayısız komploya hedef olmuş ama, bunları bastırmayı bilmişti. 1960 Aralık ayında, imparator bir dış gezide bulunduğu sırada muhafız birliği subayları, general Menghustu Neway’ın komutasında birleşerek belli başlı yöneticileri tutukladılar. Geride bir de İhtilal Konseyi vardı. Buna da General Menghustu’ nun 36 yaşındaki kardeşi Ghirmane Neway başkanlık ediyordu. İhtilalciler, imparatorun oğlu Asfa Wossen’i de zor kullanarak aralarına aldılar. Ama subayların girişimi büyük bir fiyasko ile sonuçlandı. İmparatora bağlı birlikler ülkede bulunan ABD’liler-den ve hava kuvvetlerinin başındaki İsveçli bir generalden yardım alarak duruma el koydular. Dört gün sonra da Haile Selassie ülkeye döndü. 3.000 kişi tutuklandı, General Menghustu Neway asıldı, kardeşi de intihar etti. İmparator, oğlunun bu işe zorla karıştırıldığını anladığı için kendisini affetti.
1966’da yeni bir darbe girişimi oldu. Darbeyi düzenleyen General Tadesse Beru yakalandı ve darbe bastırıldı. Haile Selassie Üniversitesi öğrencileri 1969’da eğitim reformu için gösteriler düzenlediler. Gençleri Marxistler’in ve Sovyet gazetecilerin kışkırttıkları öne sürüldü. Polis duruma el koydu. 1970’te ülkede kuraklık oldu ve açlık tehlikesi baş gösterdi. Wallo ve Tigre eyaletlerinde iki yıl içinde ölenlerin sayısı 200.000’i buldu. Yine öğrenciler gösteriler düzenlediler. Kanlı olaylar çıktı.
İmparatorun devrilmesine neden olan olaylar ise 1974 Şubatı’nda başkentte benzin fiyatlarının artmasını protesto etmek için taksi şoförlerinin yaptıkları gösterilerle başladı. Bunu öğretmenlerin grevi izledi. Derken ordu olaylara karıştı. Asmara’da subaylar kendi başlarındaki generalleri tutukladılar. Paraşütçüler Debre-Zeit hava üssünü ele geçirdiler. İmparator bu olaylardan etkilenerek Başbakan Aklilou Habte Wolde’yi görevinden uzaklaştırmak zorunda kaldı. Yerine Edalkatchew Makonnen’i getirdi. Etiopya aristokrasinin önde gelenlerinden biri olan yeni başbakan liberal eğilimli bir kişiydi. Makonnen imparatora iki yasa tasarısı sundu: Bunlardan birincisi hükümeti meclis önünde sorumlu tutacak bir tasarıydı, öteki de tarım reformuna yönelikti. Ücretlere de %25 oranında zam yapıldı.
Ama, öğrenciler gösterilerini yine sürdürdüler. Bu sırada İşçi Sendikaları Birliği de genel grev ilan etti. African-American Labour Centre’a (Afrika-Amerika İşçi Merkezi) bağlı olan Sendikalar Birliği’ nin bu davranışı bu örgütün de imparatora karşı geldiği biçiminde yorumlandı. Ok yayından çıkmıştı artık; hiçbir örgüt olayların gerisinde kalmak istemiyordu. Bu durum karşısında ordu uzlaştırıcı bir rol oynamaya kalktı. Bazı eski bakanları tutukladı, bazı grevleri de bastırdı. Ama ne var ki, bu sırada tarım kesiminde de işçiler direnişe geçtiler.
Etiopya’da iki bin yılı aşan bir süreden beri iktidarda olan monarşi rejimi artık büyük bir bunalımın içindeydi. Rejim temellerinden sarsılıyordu. Askerler DERG adlı bir Koordinasyon Komitesi kurarak duruma el koymaya başladılar. Haile Selassie’nin yakınları teker teker tutuklandı. İmparatorun dışarıya çok büyük paralar kaçırdığı da anlaşıldı. Yönetim DERG’in eline geçmiş gibiydi. Askerler 22 Temmuz 1974’te başbakan Makonnen’i devirerek yerine Lidj Michael İmru’yu getirdiler. İmparatorun birçok yetkisi elinden alındı. Kendisinin öz malı sayılan işletmeler, oteller, çiftlikler, bira fabrikaları millileştirildi. DERG, imparatordan dışarıdaki servetini getirmesini istedi; Haile Selassie buna yanaşmadı.
12 Eylül 1974 günü askerler imparatoru sarayından dışarıya çıkarttılar. Halk imparatoru yuhaladı. Genelkurmay başkanı general Michael Aman Andom DERG’in başına geçti ve geçici bir hükümet kurdu. Anayasa yürürlükten kaldırıldı, parlamento dağıtıldı.
DERG, İsviçre’de sürgünde bulunan imparatorun oğlu Asfa Wossen’i tahta çıkmak üzere Addis Abeba’ya çağırdı. Prens felç geçirmişti, tahta çıkacak gücü kalmamıştı, gelmedi. Devrimciler monarşi rejimine son verildiğini ilan ettiler.
General Andom ılımlı bir kişiydi. ABD ile yakın dostluk ilişkileri kurmayı amaçlıyordu. Ama iki ay içinde DERG’de önemli anlaşmazlıklar baş gösterdi. General Andom’un CIA ile ilişkileri söz konusuydu. Kendisine karşı çıkanlar generali yakalatmak istediler. Andom karşı koydu ve vuruldu. Yerine General Teferi Bante getirildi. Yönetim fiilen General Teferi Bante ile Albay Mengistu Haile Mariam’ın eline geçmiş oluyordu. Eski rejimin ileri gelenlerinden 60 kişi idam edildi. Eski başbakanlardan Habte Wolde ile Makonnen de bunların arasındaydı.
Haile Selassie Addis Abeba’daki Eski Guebbi kışlasına kapatıldığında 82 yaşındaydı ve çok çökmüştü. Dışarıya kaçırdığı paraları geri getirmesi için kendisine baskı yapıldı. Resmi kaynaklar imparatorun geçirdiği bir ameliyat sonucu 27 Ağustos 1975’te öldüğünü bildirdi. Etiopya tarihinin iki bin yıllık bir dönemi böylece kapanmış oluyordu.
• KAYNAKLAR: M.Benchenane, Les coups d’etat en Afrique, 1983; H.Bourges ve J.C.Vauthier, 54 Afriques, 1980; G.Chaliand, L’enjeu africain, 1980; J.Ki-Zerbo, Histoire de l’Afrique Noire, 1978; R.Lefort, Ethiopie, La revolutıon heretique, 1981; P.Vivo, Ethiopie, La revolution meconnue, 1977.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi