Henry (Ghent'li) Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

HENRI [Ghent’li] (1217-1293)

Fransız, filozof. Ilımlı bir Augustinusçuluk’a dayalı varlık felsefesiyle Skolastik’in son bulmasında katkısı olmuştur.

Doctor Solemnis (saygıdeğer doktor) adıyla da anılan Henri’nin doğum yeri ve tarihi üzerine bilgi kesin değildir. Kimi kaynaklara göre 1217’de Ghent yakınlarında Mude’de (bugün Belçika’da), kimilerince de 1225’ten sonra Tournai’de doğdu. Ghent’te eğitim gördü. Köln’de Albertus Magnus’tan ders aldı. Ghent’e dönerek felsefe okuttu. Henri’nin daha sonra Paris’e gittiği, orada öğrenimini ilerletip doktor sanı aldığı ve 1276’dan 1292’ye değin bu üniversitede tanrıbilim okuttuğu biliniyor. 1277’de İbn Rüşd’ün felsefesine karşı alman kararı hazırlayan komisyonda bulunan Henri, bundan sonra Paris piskoposu yardımcılığını ölene değin yürüttü.

Henri, genel yaklaşımında, öncelikle Augustinusçu’dur. Ancak kendisinden önce Bonaventura’nın da benimseyip geliştirdiği bu akımın sınırlılıklarının bilincindedir. Bundan ötürü, düşüncesine temkinli bir biçimde Aristotelesçi öğretiler de katarak bunları Platoncu öğelerle yoğurmuş, İbn Sina’dan önemli ölçüde etkilenmiştir. Aquino’lu Thomas’tan hemen sonra gelen Henri, bir tarikata bağlı olmadan bağımsız düşünceler geliştiren ve eleştiride Duns Scotus’u hazırlayan bir filozoftur.

Henri’nin felsefesini belirleyen en önemli nitelik, onun öz (essentia) kavramına tanıdığı önceliktir. İbn Sina gibi, o da varlığı bilginin ilk nesnesi ve en temel ulam olarak değerlendirir. Tümdengelimsel bir yöntemle zorunlu ve olanaklı varlıklar arasında bir ayrım çizer. Bunu ilk varlık olarak Tanrı’yı kanıtlamak amacıyla yapar. Varlık düşüncesi, ona göre, ne duyumlar yoluyla edinilir, ne de doğuştan bir :ide olarak vardır. Doğuştan ideleri yadsımak için Platoncu anımsama kuramına karşı çıkar. Henri’ye göre varlık kavramı anlıkça, kendi içinde oluşturulur, algılama sırasında gerçekleşir. Algı gerçek bilginin nedeni değil, ancak aracıdır. Varlık kavramı, bir öz olarak, algılanabilir nesnelerin bilgisinden gelmediğine ve anlıkta kurulduğuna göre, Tanrı’nın varlığını Aquino’lu Thomas’ın düşündüğü gibi, nesnelerin varlığından çıkarsamak olanaksızdır. Henri, Tanrı düşüncesini, soyut bir varlık düşüncesinden çıkarsama çabasında İbn Sina’dan esinlenmiştir. Ancak İbn Sina’daki Tanrı’nın yaratış eyleminin belirlenimci ve zorunlukçu açıklamalarından kaçınmaya çalışır. Ona göre, Tanrı’nın yarattıklarını zorunlu olarak yarattığı görüşü onaylanamaz. Augustinus’un izindeki Hıristiyan görüşüyle tutarlı olarak, Tanrı istencinin özgür olduğu, yaratışın da bu özgür istençle gerçekleştiğini göstermek gerekir. Bunun için şöyle bir düşünce yürütür: Aktüel yada olanaklı, gerçek anlamda varlık, bir “özsel varlık” (esse essentiae) taşır. Bu, onun Tanrısal anlıkta özler olarak kavranabilir, tanımlanabilir olmasıdır. Öte yandan yine gerçek anlamda varlık, yalnızca olanaklı olmayıp aktüellik de taşıyorsa, bu onun, özsel varlık yanı sıra “varlıksal varlık”a (esse existerıtiae) da sahip olmasındandır. Özsel ile varlıksal varlık arasındaki ayrım nesne üzerinde gösterilemez. Özsel varlık taşımak, Tanrı anlığında düşünülmektir. Varlıksal varlık olmak ise, Tanrı’nın yarattığı olarak, ondan gelmektir. Henri’ye göre Tanrı, anlığındaki ideleri gerçek olarak düşünmesiyle, onları yaradılışa geçirmeye, yani özleri varlıklaştırmaya, zorunlu değildir. Henri, Tanrı anlığında bulunan öz idelerinin tikel nesne ideleri olmadıklarını, dolayısıyla bunları yalnızca düşünmenin tikel nesnelerin varlıksal varlığa geçmelerine yetmeyeceğini vurgular. Demek ki, yaratış için Tanrı’nın özgür istenci gerekir.

Henri’ye göre gerçek bilgiyi, insan yalnızca kendi verileriyle elde edemez; Tann’nm ışığı ile aydınlanmaksızın sınırlı olanaklarıyla insan salt bilgiye erişemez. Yaşamın amacı konusunda Thomas’a yine karşı çıkar: Ona göre erek Tanrı’yı bilmek değil, Tanrı ile birleşmek aşkıdır. İstenç, içinde sevgiyi de bulundurduğundan, anlığmkinden üstün bir erek taşır.

Tanrıbilimi bütünüyle mantıksal bir felsefe yapısı üzerine oturtmaya çabalayan Skolastik’in, Aquino’ lu Thomas’m ölümünden hemen sonra, duygu, inanç, sezgi gibi gizemsel öğeleri daha zengin olan yaklaşımlarla sarsılmasına Henri de katkıda bulunmuştur. Bu sarsıntı, Duns Scotus ile bir yıkılışa dönüşmüş, Occam’lı William döneminde ise Skolastik etkisini yitirmiştir.

•    YAPITLAR (başlıca): Quodlıbeta Theologica, (ö.s.), 1518, (“Tanrıbilim Üzerine Tartışmalar”); Summa Theologica, (ö.s.), 1520, (“Genel Tanrıbilim”).

•    KAYNAKLAR: J.Pauİus, Henri de Gand: Essai sur les tendences de sa metapbysique, 1938.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski