BALZAC, Honore de (1799-1850) Fransız yazar. 1830’lara kadar Chateaubriand, Constant ve Nodier’nin temsil ettikleri salt romantizmi aşarak Fransız romanına gerçekçiliği getirmiştir.
20 Mayıs 1799’da, Fransa’da Tours’da doğdu. Babası köylüydü, ama hukuk alanında kendini yetiştirmiş, XVI. Louis ve Napoleon yönetiminde memurluk etmişti. Laurence Sterne ve Rabelais gibi yazarları Balzac’a o sevdirmiştir. Babasından 32 yaş küçük olan annesi ise zengin bir kumaş tüccarının kızıydı; soğuk ve sert disipliniyle Balzac’ta hiç dinmeyen bir ana özlemi uyandırdı. İlkokuldan sonra Vendöme’da College des Oratoriens’de okudu. Altı yıl süren bu okul hayatı sonradan Louis Lambert adlı romanının malzemesini oluşturdu. 1815’te Napoleon’un düşmesinden sonra ailesi Paris’e taşındı. İki yıllık bir hukuk eğitimi yaparak bir avukatın yanında çalışmaya başladı. Uç yıl süren bu çıraklığını Le Colonel Chabert (Albay Chabert) ve Un Debut dans la vie (“Hayata Atılış”) adlı romanlarında anlattı. Yazı hayatına Cromıvell (1819) tragedyasıyla başladıysa da oyunun başarısızlığı üzerine oyun yazarlığını bu tek eserle bırakarak roman yazarlığına kaydı. Aynı zamanda yayımcı olarak ticaret yapmayı da düşlüyordu. Ama iş hayatında hiçbir zaman umduğunu bulamadı ve iflas etti. Yaşamı boyunca borçlarını kalemiyle ödemek zorunda kaldı.
İlk yapıtları
1829’da kendi adıyla yayımladığı ilk romanı Les Chouans (“Chouan’lar”) onu başarının eşiğine getirdi. İngiliz romancısı Sir Walter Scott’m etkisinde yazdığı bu romanda 1799’da Batı Fransa’da Chouans köylülerinin kralcı gerilla savaşını anlattı. Aynı yıl çıkan öteki romanı La Physiologie du mariage’d?. (“Evliliğin Fizyolojisi”) gerek hiciv, gerekse mizahla incelediği evlilik kurumu ve kadın psikolojisiyle dikkati çekti.
Paris’e yerleşmesi
Yazarlık dehasına olan sonsuz güveniyle Paris’te yalnızca edebiyat dünyasını değil, yüksek sosyeteyi de fethetmeye kararlıydı. Madame Laure de Berny tarafından kabul gören aşkı ona bu iki amacında da yardımcı oldu. Kendisinden çok yaşlı olan bu kadını Balzac onun 1836’da ölümüne kadar büyük bir aşkla sevdi. Bundan sonra da seveceği bütün kadınlarda ana-sevgili bileşiminin egemen olduğu görülür. Madame de Berny’nin etkisi altında yazılmış romanları La Femme abandonnee (“Terkedilmiş Kadın”), La Femme de trente ans (Otuz Yaşında Kadın) ve Le Lys dans la vallee’dir. (Vadideki Zambak).
1828-1834 yılları arasında bir yandan Paris sosyetesinin gözde sanatçısı olarak salonlarda dolaşırken, bir yandan da günde 14-16 saat masa başında beyaz geceliği, hiç tükenmeyen kahvesi ve enerjisiyle çalıştı. Bu hızlı çalışma temposunun tek amacı para kazanmak değildi. Balzac kendisini çağının tek yorumcusu ve eleştirmeni olarak görüyor ve sanki yaşamı tükenmeden eleştirisini tüketmek, bütün yanlışları gösterip düzeltmek istiyordu. Les Employes’de (“Memurlar”) askerlik hizmetinin yeniden düzenlenmesi ve saf yünlü kumaşların yararları üzerine bir bölüm vardır. Tıpkı bunun gibi Le Cousin Pons’da müzelerin nasıl yönetilmesi gerektiğine, La Cousine Bette’de de şehir planlamasına ilişkin öneriler yer alır.
Siyasal tutumu
XVIII. Louis ve X. Charles dönemleri siyasal muhalefet gazeteciliğinin tırmandığı dönemlerdir. Bu dönemde Balzac önce liberal gazetelere, çok kısa bir zaman sonra da kralcı gazetelere yazı yazdı. Ama gazete sahipleriyle de, yayıncılarla olduğu gibi, hiçbir zaman iyi geçinemedi. Yayıncıların bir sanat eserine satılık mal gibi baktığını, gazeteciliğin ise hızlı ama kısa ömürlü siyasal yükselme, sağlayan bir meslek olduğunu Illusions perdues (Kaybolan Umutlar) adlı romanında etkili bir biçimde anlattı.
Kralcı ve aristokrat görüşlerin gazetesi olan Renavateur’\e olan ilgisi büyük ölçüde kralcı lider Fitz-James Dükü’yle dostluğundan ve dükün yeğeni Henriette-Marie’ye hayranlığından kaynaklanıyordu. 1832’de Henriette-Marie tarafından reddedilince Renavateur gazetesiyle ilgisini kestiği gibi, reddedilişinin intikamını La Duchesse de Langeais (“Langeais Düşesi”) romanıyla aldı. Bundan sonra artık Temsilciler Meclisi’ne girme hayallerini de bir yana bırakarak, bağımsız ve kendine özgü bir mutlakiyetçilik felsefesine ömrünün sonuna değin bağlı kaldı. Le Medecin de Campagne (Köy Hekimi) onun bu politik çizgisini anlatır.
Paris miti
1829-1830 yılları arasında uzun öykülerden oluşan Scines de la vie privee (“Özel Yaşamdan Sahneler”) adlı dizinin ilk altısını tamamladı. Bunu Le Cure de Tours (“Tours Papazı”) veEugenie Grandet izledi. Bu iki roman onun ilgi alanının özel yaşamın psikolojik ayrıntılarından taşra yaşamına doğru uzandığını ve genişlediğini gösterir. Bu arada Paris’i de göz ardı etmiyordu. La Fille aux yeux d’or’da (“Altın Gözlü Kız”) Dante’nin “Cehennemi”ni andıran bir Paris miti yaratmış ve sonra bu miti bütün büyük romanlarında kullanmıştır.
Özel yaşam, taşra yaşamı, Paris yaşamı gözlemlerinin yanı sıra Balzac’m kendi hayat felsefesini aktardığı romanlar da bu döneme (1829-1834) rastlar. Bunlar La Peau de Chagrin (Tılsımlı Deri), Louis Lambert ve Seraphita’dır. Louis Lambert’dt nesneyle ruhun birliğini savunarak pozitivizmle okkültizmi (gizlicilik) uzlaştırmaya çalışır. Seraphıta ise İsveçli mistik bilim adamı ve filozof Swedenborg’un görüşleriyle Katoliklik’i uzlaştırma çabasının ürünüdür. Fakat bu üç felsefi romandan en önemlisi ve Balzac romanları için anahtar niteliği taşıyan bir sembol içeren La Peau de Chagrin’dir (Tılsımlı Deri). Bu kitapta bir tılsıma sahip olan kişinin nasıl her istediğine sahip olduğu anlatılır. Sonradan bu tılsım “irade” motifi olarak Balzac’ın Rastignac, Vautrin, D’Arthez gibi olumsuz ya da olumlu, fakat en unutulmaz kişilerinin ana özelliğini belirleyecektir. Balzac romanlarında iradenin zaman zaman tutkuyla yer değiştirdiği de görülür; Gobseck’in güç tutkusu, Baba Grandet’nin altın tutkusu, Goriot Baba’nın kızlarına olan tutkusu gibi.
İnsanlık Komedyası
1834’te Balzac bütün yapıtlarını öykülerinin kronolojik sırasına ve konularına göre La Comedie humaine (“İnsanlık Komedyası”) başlığı altında toplamaya karar verdi. Bu plana göre insanlık Komedyası üç ana bölümden oluşacaktı. Etudes analytiques (“Analitik Çalışmalar”), Etudes philosophiques (“Felsefi Çalışmalar”), Etudes de moeurs (“Toplum Görenekleri İncelemeleri”). Birincide Balzac’ın amacı birey ve toplum yaşamını yönlendiren kural ve ilkeleri, İkincide bireysel davranışları belirleyen nedenleri, üçüncüde ise bireysel davranışların toplumsal etkilerini irdelemekti. Sonuncusunu, yani Etudes demoeurs’ü altı alt başlıktan oluşmak üzere planlamıştı: Özel Yaşamdan Sahneler, Taşra Yaşamından Sahneler, Paris Yaşamından Sahneler, Siyasi Yaşamdan Sahneler, Askeri Yaşamdan Sahneler, Kırsal Yaşamdan Sahneler.
Bütün proje on iki ciltte tamamlandı (1834-1837). Yapıtın başlığını Balzac ancak 1840’ta buldu. 1842-1848 arasında yapıt on yedi cilt olarak basıldı. 1845’te yeni romanlar bittiği için yeni bir basım hazırlığına girişti. Uç yeni roman eklenen bu yeni basım, ancak 1855’te Balzac’ın ölümünden sonra gerçekleştirilebildi. 1869-1876’da yirmi dört cilt halinde son ve kesin sıralamayla basımı yapıldı.
Aşk mektupları
Bütün bu çalışma sırasında Balzac kadınlarla olan yoğun aşk ilişkilerini de sürdürdü. 1832’de Polonyalı bir kontes olan Eveline Hanska’ya âşık oldu. Eveline Hanska, Balzac’a hayranlığını mektupla bildiren kadınlardan yalnızca bir tanesiydi. Balzac biyografisi yazarları on yedi yıl süren bu ilişkinin onun yazmadığı en büyük aşk romanı olduğunu söylerler. Eveline Hanska’nm kocası ölünce evlenmeye karar vermelerine karşın, Balzac’m Kontes Hanska’ya her gün büyüyen aşkı onun başka kadınlara da ilgi duymasına engel olmuyor ve Eveline Hanska’ya güç dönemler yaşatıyordu. Balzac-Hanska ilişkisinde edebi açıdan önemli olan Balzac’m evleninceye değin Madame Hanska’ya yazdığı mektuplardır. Bu mektuplar Let-tres â l’etrangere (“Yabancıya Mektuplar”) olarak yayımlandı ve Balzac’ın birçok ana kişi ve esin kaynaklarını ortaya çıkardı.
1842’de Eveline Hanska’mn kocası öldü. Fakat Balzac’m sadakatsizliği yanında borçları da Madame Hanska’yı kararsızlığa sürüklüyordu. 1842-1848 yıllarını Balzac, Eveline Hanska’yı kazanmak için olağanüstü bir çalışma temposuyla geçirdi. Zaten bozuk olan sağlığının daha da bozulmasına aldırmayarak bu hastalıklı, güvensiz ve endişe dolu döneminde iki başyapıt daha yazdı: La Cousine Bette ve Le Cousin Pons.
1848 Ekimi’nde çok hasta bir durumda Balzac, Eveline Hanska’nın Wierzchownia’daki şatosuna son bir ziyaret yaptı. Ölümcül hastaydı. Sonunda Eveline Hanska evlenmeye razı oldu ve Paris’e yerleştiler. İki yıl sonra, 18 Ağustos 1850’de Balzac öldü.
Pozitivist yaklaşım
Hippolyte Taine’in ünlü Balzac incelemesi (1858) bir pozitivist sosyologun bir pozitivist sanatçı bulmasını ya da bulduğunu sanmasını kutsamasıdır. Taine’e göre Balzac öncelikle bir sanatçı gibi değil, bir bilge gibi işe koyulmuştur. İyi bir tarihçi vurgulamak istediği noktaları belli bir düzenle sunar, sonuçlarını baştan ima eder ve incelediği dönemin ya da kişinin belirleyici özelliğini sergiler. Taine’e göre, Balzac da böyle bir tarihçi gibi çalışmıştır. Önce bütün dış ayrıntıları gözlemleyip not etmiştir: Kişinin yaşadığı şehir, sokak, ev, evin dış görünümü, iç planı ve çeşitli odaların döşenmesi vb. Her kişinin giysisi o kişinin anatomisiyle koşut olarak anlatılır. Kişi, yüz hatları, mimikleri, varsa özel işaretleriyle, dış görünüşüyle çizilir. Sonra tarihçesine geçilir. Kökeni, huyları, görüşleri, özellikle maddi durumu, sınıfı ve zevkleri betimlenir. Ancak bunları bitirdikten sonra Balzac düş gücünü romanı sürdürmekte özgür bırakır. Kimi incelemeler Balzac’m romanlarında yalnızca ortaya çıkan yeni toplum tiplerinin değil, 1789’dan 1848’e değin toplumsal norm ve düşüncedeki değişikliğin de izlenebildiğini söylerler. Yazar belgeleri değerlendiren bir tarihçi kadar titizdir. Hatta bir bilim adamı niteliğine de bürünerek çağında revaçta olan, zooloji biliminin türlere ayırma yöntemini insan tiplerini ayrıştırmakta kullanmaya da kalkışmıştır. Bu yönleriyle Balzac 19. yy gerçekçiliğinin en büyüköncülerin-dendır. Lukacs’a göre, Balzac’m gerçekçiliğinin sırrı tip ve bireyi birleştirmesinde gizlidir. Onun kişileri hem bir dönemin ve bir dünya görüşünün temsilci tipleri, hem de kendine özgü özellikleri koruyabilen bireylerdir.
Kişisel istenç toplumsal belirlenme
Balzac okurunun hemen farkedeceği bir nokta, olguların ve tarihi olayların sıralanışının ardında, her zaman salt olguları yansıtmayı aşan bir amacın varlığıdır. Her olgunun, her kişinin, her olayın ardında yazarca dikkatle belirtilen aşkın (transcendental) bir anlam gizlidir. Böyle olunca da bir Balzac romanında olgular, aşkın bir nedensellik evreninin günlük yaşama yansıyan simgelerine dönüşür. Taşra ya da Paris yaşamından sahneler yazdığı sürece Balzac gözlemcilikle yetinebilirdi; fakat yazdıklarını İnsanlık Komedyası başlığı altında bir genel plana uydurmaya karar verdiği anda bu planın kurucusu ve insan yaşamının gizinin de tek bileni olmak zorundaydı. Gözlemin yargıya, tiplerin bireylere, rastlantıların kadere dönüştüğü noktada insanlık Komedyası’nın gerçekçiliği de mitle bağdaşır. Örneğin bireylerin kaderlerinin hep çarpıştığı ve çatıştığı Paris, bir yönüyle bir şehir haritacısının titizliğiyle cadde cadde, sokak sokak, ev ev yansıtılırken, bir başka yönüyle de Dante’nin “Cehennem”i ya da birçok romanda kötülüğün ve iradenin gücünü simgeleyen Vautrin’in egemen olduğu tılsımlı kente dönüşür.
Sanatın ve yaşamın sürekliliği
Balzac tüm yapıtlarını bir başlık altında toplayarak ne yapmayı amaçlamıştı? Romanlarının bir devamlılık içinde bir dizinin parçaları halinde görülmelerini mi, yoksa her romanın bağımsız okunmasını mı amaçlıyordu? insanlık Komedyası’nda gerçi bir romanda tanıştığımız kişinin geçmiş ya da gelecek öyküsünü başka bir romanda bulabiliriz, ama kişilerin bu değişik romanlarda tekrar karşımıza çıkmaları okuduğumuz romanın bütünlüğünü bozmaz. Balzac için kişilerinin romandan romana gezinmeleri hayatı taklitten başka bir şey değildir, onları bir yapıt içine hapsetmektense yaşama salıverme amacındadır. Ayrıca insanlık Komedyası başlığının amacı romanları bir konusal devamlılık altında birleştirmek değil, sanatın ve yaşamın devamlılığını vurgulamaktır. Çünkü Balzac yaşayıp yazdıkça insanlık Komedyası da sürecekti.
İnsanlık Komedyası’nı bir bütün olarak ele alan eleştirmenler Komedya’yı oluşturan romanlardaki ana tip ve temaları sıralamışlardır. Gerçekten de Komedya’mnböy\e bir mozayiği vardır. Tiplemelerde acımasız ve iradeli genç adamlarla, iradesiz ve yeteneklerini boşa harcayan genç dahiler, altın kalpli yosmalarla, ana-sevgililer ve evde kalmış kadınlar, hep aldatanlarla hep aldatılanlar dikkati çeker. Temaların başında ise kudret ve para tutkusu gelir. Balzac kişisi her zaman toplum içinde görülür; amaçları, silahları, zaferleri, yenilgileri hep onu çevreleyen toplum bağlamında etkilidir. Bu bakımdan en güçlü ve iradeli Balzac kişileri bile (Vautrin, Rastignac, de Marsay) bazı ittifaklara girmek zorundadırlar. Bu ittifaklar aşk-evlilik-arkadaşlık üçgeninden oluşur ve kişilerin bencilliklerine göre değişir. İrade ve bencilliği birleştirerek gerektiği hallerde değişen ittifaklara taviz vererek girebilen karakterler kazamr. Fakat bunların yanı sıra Balzac’ta her türlü yoz ittifakı reddederek mutlak değerler peşinde koşan kişiler de vardır. Bu tipin örneği sayılabilecek Louis Lambert, Davit, D’Arthez gibi kişiler çağın burjuva değerleriyle ölçüldükçe hep kaybederler, ama Balzac’m aşkın evreninin gerçek kahramanları onlardır. Bu temalarla tiplemeleri Balzac abartma yöntemiyle işler. Bu abartma yöntemi ise sahte bir bilimsellikten kaynaklanır: Çehrebilim, isimbilim, yazıbilim, hayvanbilim. Les Employes’de Gobseck’in imzasını okura sunarken şöyle der: “Bu imza insanların kişiliklerini yazılarından çıkaranlar için bir örnek olmalıdır. Eğer dünyada bir hayvanı yansıtan bir hiyeroglifik simge varsa, o simge bu imzadır. Bu ismin ilk ve son harfleri aç gözlü bir köpekbalığının obur çenesine benzer, sonsuza dek açık, kapmaya ve yutmaya hazır”.
Bu sahte bilimsel abartmaları yüzünden ve sanayi devriminin doruğunda, işçi-kapitalist ilişkileriyle uğraşacağı yerde finans spekülasyonu serüvenleriyle uğraştığı için Balzac’ın toplumsal gerçekçiliği, Goncourt Kardeşler ve Zola gibi natüralistlerce yadsınmıştır. Bununla birlikte onu, kişiyi nesnel ve toplumsal ilişkiler içinde inceleyen ilk büyük gerçekçi yazar saymak gerekir.
• KAYNAKLAR: P. Abraham, Creatures chez Balzac, 1958; M. Bardeche, Balzac romancier, 1940; A. Beguin (der.), L’Oeuvre de Balzac, 16 cilt, 1949-1953; A. Beguin, Balzac visionnaire, 1946; P.E. Dargan, Studies in Balzac’s Realism, 1932; N.N. Fairchild, The Romantic Quest, 1931; D. Fanger, Dostoevsky and Romantic Realism, 1967; H.James, “Honore de Balzac”, French Poets and Novelists, 1919; A. Le Breton, Balzac, l’homme et loeuvre, 1905; FI. Levin, The Gates of Hom, 1963; H. Levin, Contexts of Criticism, 1963; G. Lukacs, Studies in European Realism, 1950; F. Marceau, Balzac et son monde, 1955; P. Martini, Le Roman realiste sous le Second Empire, 1913; G.B. Pradalie, Balzac historien, 1955; H. Taine, “Balzac”, Nouveaux Essais de critique ed d’histoire, 1901; T. Yücel, Figures et messages dans La Comedie humaine, 1972; S. Zweig, Three Masters: Balzac, Dickens, Dostoeffsky, 1930.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi