İsmail Hakkı ALTINBEZER Hattat ve tezhipçi (İstanbul 1873-1946).
İsmail Hakkı, daha çocuk denecek yaştayken, kazasker Mustafa İzzet Efendi’-nin tilmizlerinden olan babası hattat Mehmet İlmi Efendi’den sülüs ve mesih, Sami Efendi’den de tuğra, divani ve celi yazılarını talim etti. Tezyini sanatlara üstün yatkınlığı yüzünden küçük yaşta Divanı Hümâyûn mühimme kalemine alınan İsmail Hakkı bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Resim ve Hâk bölümüne devam ediyordu. Ne var ki, okulu bitirdiği ve birçok yağlıboya eser meydana getirdiği halde bir süre sonra bilinmeyen bir nedenle resmi büsbütün bıraktı ve kendini yalnız yazı ile tezhip sanatına verdi. Özel çalışmalarını sürdürürken bir yandan da İstanbul Muallim Mektebi ile Galatasaray ve Kabataş liselerinde yazı dersleri veriyordu.
Medresetül Hattatin açılınca, oraya tuğra ve celi öğretmeni oldu. Bir süre sonra bu medresenin kapanması üzerine ilkin Şark Tezyini Sanatlar Okulu’nda, ardından da Güzel Sanatlar Akademisi’ne bağlı Türk Tezyini Sanatlar bölümünde ölünceye kadar tezhip ve celi öğretmenliği yaptı. Ayrıca, yazı ve imza incelemesi için mahkemelerin sık sık başvurduğu bir bilirkişiydi. Uzun boyu ve gür sakalıyle heybetli bir görünüşü olan sanatçı, tavırlarındaki, konuşmasındaki incelik ve nezaketle de hürmet duygusu uyandırırdı.
Yazı hayatında daha çok sülüs ve celi ile uğraşan Altınbezer, birbirinden güzel 12 yuvarlak yazı kompozisyonu yaratmıştır. Çok başarılı olduğu bu istiflerin tezhibini de kendisi yapardı. Tezhipçilikte, klasik motif ve renkleri pek dikkate almadan kendince bir yol tutturmuş, çok ince ve temiz işlemesine rağmen sanatçının ölümünden sonra ne yazık ki bu yolu seçen başka tezhipçi çıkmamıştır.
Selimiye, Edirnelcapı, Zeynep Sultan, Abdi Subaşı ve Ağacamii yazıları Altınbezer’in güzel eserlerindendir. Harf Devrimi’nden sonra, inanılmaz resim gücüyle latin harflerinde de başarı sağlamış, Atatürk’ün İstanbul’da söylediği nutkun harflerini, Çemberlitaş’taki eski Belediye Meclis salonu için pirinç levha üzerine oymuştur. Dolmabahçe Sarayı’nın Resim ve Heykel Müzesi kapısının üzerindeki mermer kitabe de onun eseridir.