İsveç Sineması

İsveç Sineması

Küçük nüfusuna oranla Avrupa sinemasının en önemli etkinlik alanlarından biri olan İsveç’in sinema sanayi 1912 yılında Charles Magnusson tarafından Svenska Biografteatem, daha sonra Svensk Filmindustri adıyla kuruldu. Her ülke gibi sinema seyretmeye Lumiere ve Edison gösterileri ile başlamış olan İsveç’te yerli yapım bu tarihten sonra artmaya başladı. Magnusson yerli yetenekleri bulup çıkarmada ustaydı. Aynı yıl bulduğu iki yönetmen adayı, Victor Sjöström ve Mauritz Stiller erken dönem İsveç sinemasına en büyük etkiyi yapacak sinema sanatçılarıydı. Sjöström sosyal konulu filmleriyle, Stiller ise güldürüler ve gösterişli yapımlarla dikkat çektiler.

İsveç’in I. Dünya Savaşı’nda tarafsız ülke olarak kalması film endüstrisinin gelişmesine yol açmıştı. Savaştan hemen sonraki dönemin gösterişli yapımlarıyla İsveç sineması altın devrini yaşadı. Ne var ki savaştan sonra Amerikan sinemasının dünya piyasasını ele geçirmesiyle bu dönem sona erdi ve daha ticari yapımlara yönelindi. İsveç sinemasına kendi karakterini veren Ibsen, Lagerlöf gibi yazarların eserlerinden yapılan uyarlamalardan vazgeçildi. Ama bu da bir yarar sağlamadı. 1920’lerle 1930’larda büyük bir bunalım yaşandı. Bu, bir ölçüde, Hollywood’un İsveç sinemasının yeteneklerini kendine çekmesinin bir sonucuydu. 1923 ’te Sjöström, 1925’te Stiller ve daha sonraları Amerikan sinemasının en büyük yıldızı olacak Greta Garbo Amerika’ya gittiler. Geride kalan Per Lindberg, Gustaf ve Olaf Molander gibi yönetmenler küçük çapta birtakım denemelere giriştiler. Sıradan melodramlar, güldürüler, operetler arasında tek uluslararası başarıyı sağlayan Intermezzo (1936) da sadece yıldızı Ingrid Bergman’ın Hollywood’a gitmesine yaradı.

İsveç’in II. Dünya Savaşı sırasındaki tarafsızlığı bir kez daha film sanayiini canlandırmaya yaradı. Sjöström’ün dönerek Svensk Filmindustri’ye danışman olması, bir önceki dönemde önemli bir film çevirdikten sonra tiyatroya dönen Alf Sjöberg’i sinemaya kazandırdı. Genç Ingmar Bergman’ın senaryosunu yazdığı 1944 tarihli Hets (“Cinnet”) İsveç sinemasında yoğun psikolojik çözümlemeler, cinsellik ve tutkulu insan ilişkilerine dayalı yeni bir dönemin habercisi sayılır. Ingmar Bergman ise bu dönemin en güçlü adı oldu ve adı neredeyse İsveç sinemasıyla özdeşleşti.

İsveç küçük film endüstrisine karşın yabancı sinemalardan çok etkilenmeyen bir sinema olarak gelişti. Yabancı filmler yalnızca altyazıyla gösteriliyor, bu yüzden de seyirciye yerli yapımlar kadar yakın gelmiyordu. Ama öte yandan yerli yapımcılar seyirci kitlesinin küçüklüğü yüzünden sıkıntı çekiyordu. Büyüyemeyen bir sanayi olarak kalmak zorunda olan İsveç sineması 1950’lerde konan yüksek eğlence vergisi yüzünden ayrıca sarsıntıya uğradı. Bütün bu sorunlara rağmen Bergman’ın, Sjöberg’in, Arne Mattsson’un ve Ame Sucksdorff’un filmleri çev-rilebildi.

1960’larda bu kötü durumdan kurtulmak üzere eğlence vergisinin kaldırılması için baskı yapıldı, 1963’te kurulan İsveç Film Enstitüsü yeni projeleri ödüllendirmeye yöneldi. Bu dönemde ve 1970’lerde psikolojik konulardan çok toplumsal ağırlıklı konulara yönelindi, bu arada cinselliğe ilişkin konuların büyük bir açıklıkla tartışıldığı görüldü. Bo Widerberg, Vilgot Sjö-man, Jöm Donner, eski oyuncu Mai Zetterling, Jan Troell, Jonas Cronell, Lars Magnus Lind-gren gibi sinemacılar ortaya çıktı. Bazı iddialı yapımlar dışında İsveç sineması hep küçük bütçeli yapımlara yöneldi. Her sinemada olduğu gibi İsveç sinemasında da nitelik ve kasa gelirinin ters orantılı işlemesi kuralı geçerlidir, bu nedenle TV ile sinema arasında işbirliği kurulması İsveç sinemacılarını bir ölçüde rahatlattı.

İsveç sinemasını 1970’lerde olumsuz yönde etkileyen olaylar arasında, 1975 yılındaki grev ve Bergman’ın 1976’da İsveç’i terketmesi sayılabilir. Bu geçici düşüşler İsveç Film ‘Enstitüsü’nün duruma hâkim olması ve film yapımına geçmesiyle atlatıldı.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski