BARBEYRAK, Jean (1674-1744)
Fransız filozof. Doğal hukuk ve ahlak sorunlarını yeni yorumlarla geliştirmiştir.
Beziers’de doğdu, nerede öldüğü bilinmiyor. Babası Kalvinisitler’dendi, bu nedenle oğlunu tanrıbi-lim konusunda eğitmek istedi. 1685’te İkinci Nantes Fermanı’yla Kalvinistler’e tanınan hakların kaldırılması üzerine İsviçre’ye göç ettiler. Önce Cenevre’ye, ardından Frankfurt ve Berlin’e yerleştiler. Burada bir Fransız okulunda hukuk öğrenimi gördü. Lozan Üniversitesi’nde tarih ve hukuk, Graning Akademisinde kamu hakları dersi verdi. 1714’te Graning Akademisi başkanı oldu ve Prusya Bilimler Kurumu’ na üye seçildi.
Barbeyrak’ın felsefeye yaklaşımı daha önceki filozofların yazılarını incelemekle başladı. Önceleri Pufendorf’ın “insanın toplumsal bir varlık olduğu” düşüncesini benimsedi, toplumsallığın yarar ilkesine dayandığı görüşünü savundu. Doğal hukuk alanına, Pufendorf, Cumberland ve Grotius’un yapıtlarını çevirerek ve onlara önsöz yazarak girdi. Ona göre doğal hukuk, ahlaktan kaynaklanan yükümlülükleri getiren bir kavramdır. Ahlak kuralları doğrudan doğruya doğa yasasına dayanır. Doğuştan düşünce yoktur. Bu yasa tanrısal nitelik taşıyan genel bir düzendir. Bu düzene göre bir eylem zorunlu olarak mutluluk, karşıt eylem ise mutsuzluk yaratır.
Barbeyrak, istenç konusunda Descartes’ın görüşlerini benimseyerek, insanlardaki yargılama yeteneğini içeren birçok kavram türetti. Ona göre doğuştan düşünceler olmadığı gibi, doğuştan uygulamalı ilkeler ve önermeler de yoktur. Genel geçerlilik taşıyan uygulamalı bir gerçek bulunamaz; uygulamanın ölçüsü kişi ve toplumun özel koşullarına göre değişir.
İnsan, Tanrı’nın koyduğu doğal düzenle verilen ahlak temeli üzerinde, gözlemle, deneylerle, yavaş yavaş hukuk ve ahlak düzeninin yapışma ulaşır. Ancak, ahlakın temeli tanrısal istenç de değildir.
Ahlakla ilgili olan kural doğrudan doğruya eylemin sonucundan, onun yarattığı acı ve mutluluktan çıkarılır. Barbeyrak eylem konusunda Cumber-land’dan etkilenerek, eylemlerin yararlı ve zararlı sonuçlarının yöneticilerin elinde birer ölçü olduğunu ortaya attı. Öte yandan ahlakın bağımsızlığını koruduğunu öne sürdü. Ruhun ölmezliği düşüncesiyle, yargı günü verilecek ceza düşüncesini bağdaştırmaya çalıştı. Ona göre, ruhun ölümsüzlüğü ilkesi ödevi yerine getirebilecek dürtülerden biridir.
Barbeyrak’a göre toplumda hukuk ödevleriyle bireyin erdem ödevleri arasında bir ayrım vardır. Birincisi dış edimlerle sınırlanmıştır, İkincisi ise yalnız vicdanın tanıklığını ilgilendirir ve yaptırımdan kaçınır.
Mülkiyet, doğal yasa sorunlarından biridir ve istencin ahlakla ilgili edimine bağlıdır. Siyasal egemenliğin kaynağı halkın onayıdır. Önemli olaylarda halkın oyuna başvurmak gerekir.
Aile kurumunda, evlenme ödevleri, eşlerin kendi anlaşmalarıyla yerine getirilir. Bu konuda yönetimin işe karışmaması gerekir. Çok eşli ilişkilere belli bir ölçüde olanak sağlanmalıdır.
Barbeyrak, kendinden sonra gelenler arasında, özellikle ödev konusunda, en çok Kant’ı etkilemiştir.
• YAPITLAR: De la Morale des Peres, 1728, (“Kilise Babalarının Ahlakı”).
• KAYNAKLAR: B. Akarsu, Ahlak Felsefesi; N. Öktem, Hukuk Felsefesi.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi