Jeremy Bentham Kimdir, Hayatı, Eserleri, Felsefesi, Hakkında Bilgi

BENTHAM, Jeremy (1748-1832)

İngiliz toplumsal reformcu, filozof. “Yararcılık” adı verilen ahlak kuramını ortaya atmıştır.

Londra’da Houndstich’te doğdu, gene orada öldü. Bir hukukçu olan babasının amacı Bentham’m de bu alanda yetişmesi ve yargıçlıkta yükselerek İngiliz Aristokrasisine girmesiydi. Bu nedenle Bentham’ın iyi eğitilmesi için ne gerek varsa yapıldı. Uç yaşındayken tarih okuyordu. Ülkenin en seçkin okullarında, Londra’daki Westminster School’da ve Oxford’daki Queen’s College’da öğrenim gördü. Babasının beklentilerinin tersine Bentham buralarda sürdürülen dinsel baskıdan, klasik eğitim düzeninden, kurallar ve kişilerin davranışlarından tiksindi. 1766’da Londra’da Lincoln’s Inn’e hukuk okumaya gittiğinde İngiliz kurulu düzenini açıkça eleştirmeye başlamıştı. Ertesi yıl baroya yazılmasına karşın yaşamı boyunca uygulamalı hukukla ilgilenmedi. Buna karşılık yoğun bir biçimde izlediği davalar, mahkemeler ve her türlü hukuksal uygulama onu derin düşkırıklığma uğrattı. Bunun sonucu olarak kendini hukuk dizgesini içinde bulunduğu tutarsızlık, karmaşa ve dengesizliklerden kurtarmaya, açık, yalın, fakat hakça bir hukukun ilkelerini saptamaya adadı. Çevresinde birçok tilmiz topladı. Birçok önemli düşünür onun etkisinde kaldı. Baba-oğul Mill’ler, hukukçu John Austin bunlar arasındadır. “Felsefi köktenciler” adı da verilen reformcuların önderi olan Bentham’ın yazı yoluyla pek çok kurumu kınamış ve etkili biçimde eleştirmiş olmasına karşın oldukça utangaç bir kişiliği vardı. Evine kapanır, insan arasına çıkmaz, sözlü tartışmaya hiç girmezdi. Onu görmek için başka ülkelerden gelen ünlüler bile çoğu kez onunla görüşe-memişlerdir. Madame de Stael Ingiltere’ye geldiğinde Bentham’a haber yollamış,“Onunla görüşmeden kimseyi görmem” demiş. Bentham’dan kendisine iletilen yanıt kesin olmuş: “Kimseyi göremeyeceği için üzgünüm”. Belki de uzun bir yaşamın sağladığı bir sonuç olarak, Bentham düşüncelerinin somut uygulamasını görebilmiştir. Eğitim, hukuk, sağlık ve toplumsal güvence konularında savunduğu ilkelerin 19. yy başlarında bir bir yasalaştığına tanık olmuştur.

Bentham’ın amacı tutarlı ve hakça bir hukuk ve yasama dizgesi kurmaktı. Bunu karmaşıklıktan uzak ve sağlam ahlaki temellere oturtmak çabasındaydı. Bu çaba sonucu ortaya attığı ahlak sistemi onun en kalıcı yapıtı olmuştur. “Yararcılık” (Utilitarianism) adını alan bu ahlak kuramı, dağınık düşünler olarak, daha 18. yy’m başlarında, değişik filozoflarca ileri sürülmüştü. Bentham’ın yaptığı, bu düşünleri birleştirerek somut bir formül önermek olmuştur. Onu etkileyen bilgeler arasında Helvetius, Locke, Hume ve Hartley sayılır. Francis Bacon’a hayrandı. Yararcılık konusunda ise Hutcheson ve Priestley’den esinlendiğini söylemiştir.

Yararcılık
Bentham yararcılığı nasıl hukuka temel olarak ortaya atmışsa, yararcılığa temel olarak da Hartley’ den aldığı bir ruhbilim yaklaşımı olan bağlılaşıma çağrışımcılığı (associationism) kullanmıştır. Genellikle bir arada algılanan tasarımlardan birinin tek başına algılanması ya da düşünülmesinin öbürünün düşüncesini çağrıştırdığını ileri süren bu görüşün kökeni Hume’dur. Hartley çağrışımcılığı kuram olarak geliştirmiştir. Bentham ise bu kuramı yararcılık bağlamında ele alman zihinsel olguların belirlenimci bir açıklamasını verebilmek için benimser. İnsan davranışlarını açıklarken niyet (intention) ve nedenleri (motive) özenle ayırt etmelidir. İstek gibi nedenler davranışın insana getirdiği yükümlülüğe temel sayılamaz, çünkü bunlar hem çağrışımlarla belirlenmiş olarak çoğu kez kişinin istenci dışında uyanırlar, hem de eylemi ahlak ve hukuk açısıdan değerlendirmede geçerli olamazlar. Bu açıdan geçerli olan, niyetin içindeki eylemin sonuçlarının düşüncesidir. Eylemin değerlendirilmesi, ceza, hoşgörü ya da onaylanması, onun sonuçlarıyla ilgilidir. İyi sonuçları olan eylemler tutarlı olarak özendirilir, kötü sonuçlular da cezalandırılırsa, bunun koşullandırması sonucu kişilerin istekleri de iyi davranışa yönelecektir.

Ahlak sorum ve çilecilik
Bentham hangi eylemin iyi diye görülebileceği, ahlak sorununu ele aldığında özellikle çileci ve sezgici yaklaşımları eleştirir. Birinci için tersine döndürülmüş hazcılık der, bütün amacın mutluluğu azaltmak olduğunu düşünür. Sezgiciliği ise ahlaka özgü yargıyı öznel ölçütlere bağlamakla suçlar. Bu iki yaklaşıma karşı ortaya attığı yarar ilkesidir. Bentham’a göre iyi olan mutluluk ve mutluluğu getiren eylemdir. Ancak, onunki bir mutluluk (eudaemonia) ahlakı değil de hazcı (hedonist) bir ahlaktır. Çünkü mutluluk ve haz Bentham için özdeştir. Ona göre mutluluğu ancak haz ve acının önlenmesi sağlar. Yarar ilkesi “her eylemi, çıkarı söz konusu olan kişinin mutluluğunu artırdığı ya da azalttığı oranda destekler ya da yadsır”. Bentham’ın yarardan anladığı “bir nesne aracılığıyla kazanç, mutluluk, iyilik gibi istenen durumların sağlanması ve kötülük, mutsuzluk gibi istenmeyen olayların önlenmesidir.” Kişiler bu sonuçları kendileri için isterler, ona göre davranırlar. Oysa gerçek iyilik bir toplumda herkesin, bu olmazsa da, büyük çoğunluğun mutluluğudur. İşte yasa koyucunun görevi, bu karşıtlık içinde, kamusal ve bireysel yararlar arasında bir uyum kurmaktır. Bentham’a jöre, örneğin, birinin hırsızlığa yeltenmemesi hem kamu yararınadır, hem de ceza hukukunun buna getirdiği yaptırımlardan ötürü kendi yararınadır. Hırsızlık yapmaması hem kamuyu hem de kendini acıdan kurtarır. Dolayısıyla ceza, kin, öç ya da karşılık vermek için değil, suçu önlemek için vardır. Cezanın gereğinden ağır olması hiçbir şeye yaramaz: Böyle ceza caydırıcı olamaz. Her suçun ceza görmesi veriler cezaların çok ağır olmasından daha caydırıcıdır.

Sezgisel ahlak
Sezgisel bir ahlak ölçütü üzerine kurulan cezalandırma tutarsız ve dengesiz olur. Yasa koyucu yalnız kendi açısından iğrenç bulduğu, oysa kimseye zararı dokunmayan davranışları çok ağır olarak cezalandırabilir. Bentham buna örnek olarak cinsel suçları gösterir. Buna karşılık, kamuda mutsuzluğa neden olan pek çok eylemin hiç ceza görmediği de olur. Oysa yarar ilkesine göre bir suçun cezası, suç olan eylemden zarar gören, mutsuz olan, insan sayısına göre verilecek, böylece nesnel ve hakça bir hukuk elde edilmiş olacaktır.

İyiliğin ölçütü, çoğunluğun mutluluğu
Yasa koyucu açısından iyilik ölçütü en büyük çoğunluğun en büyük mutluluğudur. Bu mutluluğun ölçüsü ne olacaktır? Bentham haz ve acı biçimlerini belirleyerek bunlara değerler vermiş ve böylece bir “haz hesabı” (hedonistic calculus) önermiştir. Bu toplumbilimlerinde denenen ilk niceliksel yöntemlerden biridir. Bir kişinin yapabilme durumunda olduğu iki değişik davranış arasında seçime nasıl varılmalıdır? Yapılması gereken bu davranışların başkalarında yol açacağı çeşitli haz ve acıların bir dökümünü çıkarmak, sonra bunlara önceden saptanmış olan değerlerini vererek etkilenen kişi sayısıyla çarpmaktır. Sonunda artılar eksileri, yani hazlar acıları götürünce geri kalan değerler hangi davranışın yeğlenmesi gerektiğini gösterecektir. Çoğunluğun mutluluğu ilkesi neyle temellendirilir? Bu ilkenin doğruluğu kanıtlanabilir mi? Bentham’a göre bu ilke, kendi dışındaki tüm ahlak değerlendirmelerinin doğrulanmasına yarayan bir temel olduğundan, kendisi doğrulanamayan, kanıtlanamayan bir ilkedir. Tüm kanıtlama zincirlerinin gelip dayandıkları bir başlangıç noktası olacaktır. İşte bu ilke böyle bir başlangıçtır.

Gönenç devleti
Yasalarda önerdiği reformların yanı sıra toplumsal ve ekonomik düzenlemelerin de gerektiğini ileri süren Bentham, Adam Smith’in öğretilerine her iyi yönetimin uymasını kaçınılmaz gördüğü, bolluk, güven ve eşitlik ilkelerini ekledi: Sonuç emeklilik ve hastalık ödenekleri, asgari ücret, iş güvencesi ve parasız eğitim kurumlan ile donanmış olan “gönenç devleti” kavramıydı. Bentham’ın bu siyasal amaçlar arasında kişisel özgürlüğü saymayışı ilginçtir. İnsan haklarının doğal haklar olarak gösterilmesini de kuşkuyla karşılamış, bunu eleştirmiştir. Onun için kişilerin özgürlüğünden çok güvenceleri önemliydi.

Bentham’m ortaya attığı yararcılığı, ahlak alanında ondan etkilenen John Stuart Mili daha da geliştirmiştir. Köktencilik akımı ise Bentham’ın öncülüğünde geniş bir aydın kesimini, sonuçları açısından da, birçok ülke halkını etkilemiştir. Ingiliz köktencilerinin bunu amaçlamamış olmalarına karşın sosyalizmin kimi temel doktrinlerini hazırlamış oldukları söylenir.

•    YAPITLAR (başlıca): A Fragment on Government, 1776, (“YönetimÜzerine Bir Bölüm”); An Introduction to the Principles of Morals and Legislation, 1788, (“Ahlak ve Yasama İlkelerine Giriş”); The Rationale of Punishment, 1830,(“Cezalandırmanın Ussal Temelleri”)\Deontology or Science of Morility, 1834, (ö.s.), (“Ahlak Bilimi”).

•    KAYNAKLAR: J. Maccunn, Six Radical Thinkers, 1964; B. Russell, A History of Western Philosophy, 1946; L. Stephen, The English Utilitarians, 1968.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski