Mihail Bakunin (1814-1876)
Mihail Bakunin (1814-1876), Rus devrimci, filozof ve anarşisttir. 19. yüzyılın önemli isimlerinden biridir. Radikal fikirleri ve etkileyici kişiliğiyle bilinir.
Bakunin, aristokrat bir aileden gelmesine rağmen, toplumsal eşitsizliklere ve despotizme karşı bir tutum geliştirdi. Gençlik yıllarında felsefi ve siyasi görüşleri şekillenmeye başladı ve Karl Marx'ın düşüncelerinden etkilendi. Ancak, sonradan Marx ile ayrılığa düştü ve anarşizmin önde gelen savunucularından biri oldu.
Devrimci faaliyetlerde bulunan Bakunin, çeşitli Avrupa ülkelerinde örgütlenmeler kurdu ve devrimci fikirlerini yaymak için çaba harcadı. Özellikle, devletin kaldırılması ve özgürlüğün, eşitliğin ve kardeşliğin egemen olduğu bir toplumun kurulması için mücadele etti.
Bakunin'in düşünceleri, toplumsal devrimin ve devletin kaldırılmasının önemini vurgulamaktadır. Devrim sonrası toplumun özgür ve eşitlikçi bir yapıya kavuşması gerektiğini savunmuştur. Bakunin'in anarşist fikirleri, daha sonraki yıllarda birçok anarşist akımın ve hareketin temelini oluşturmuştur.
Mikhail Aleksandroviç Bakunin, 30 Mayıs 1814’te Rusya’nın Tver ilinin Priamukhino kasabasında doğdu ve 1 Temmuz 1876’da Bern’de öldü. Taşra soylusu bir ailenin çocuğuydu. Babası, Padova Üniversitesi’nde felsefe doktorası yapmış, ılımlı bir Rousseaucu liberaldi ve Bakunin’e Fransızca, Almanca, İngilizce ve İtalyanca öğretti. St. Petersburg’taki topçu okulunda eğitim gördü ve subay olarak görev yaptı, ancak askerlikten hoşlanmadığı için ordudan ayrıldı. Moskova Üniversitesi’nde felsefe okurken, Belinski ve Herzen ile tanıştı ve Alman idealist felsefesinin etkisine kapılarak Hegelci oldu. 1840’ta Berlin’e giderek felsefe okumaya devam etti, ancak üç yarıyıl sonra felsefe profesörü olma fikrinden vazgeçti.
Almanya’da Arnold Ruge ve Ludwig Feuerbach gibi Sol Hegelciler’in etkisi altına girdi ve İsviçre, Belçika ve Fransa’da Ütopik Sosyalistler’in düşünceleriyle tanıştı. Bu dönemde, Marx ve Engels ile de temas kurdu. 1844’te Çar I. Nikola, devrimci faaliyetlerinden dolayı Bakunin’i soyluluk haklarından mahrum bıraktı, mal varlığına el koydu ve Sibirya’da müebbet sürgüne gönderdi.
Avrupa’da bulunduğu süre boyunca, birçok Polonyalı göçmenle tanıştı ve Polonya’nın bağımsızlık mücadelesini desteklemeye başladı. Ancak, 1848 devrimlerinden önce, Slav halklarının bir federasyon içinde birleşmesini savunan Bakunin, sonraları bu düşünceden vazgeçti.
1848 Devrimleri
Bakunin ve Marx, 1848 Devrimi sırasında görüş ayrılığına düştüler. Rus elçilikleri Bakunin'i devrimci çevrelerden soyutlamak için onun bir çar ajanı olduğu yalanını yayıyordu. Marx'ın Neue Rheinische Zeitung gazetesi de bu iddiayı yayımladı ancak Bakunin'in tepkisi üzerine haberi tekzip etti. Bakunin, 1848 devrimlerinde aktif rol aldı ve bu nedenle Saksonya ve Avusturya'da işkenceli sorgularla iki kez idama mahkum edildi.
1851'de, Çar I. Nikola, Bakunin'in Petro-Pavlovsk kalesindeki zindanına gönderilmesini emretti ve ondan suçlarını itiraf etmesini istedi. Bakunin uzun bir itirafname hazırladı ve Ekim Devrimi'nden sonra yayımlanan bu belgede kendi eylemlerini kabul etti ve Rusya'daki koşulların bir devrime yol açacağını belirtti. Ancak, Çar II. Aleksandr, Bakunin'in pişmanlık göstermediğini belirterek onu affetmedi. Batı Sibirya'ya sürgün edilen Bakunin, 1858'de Polonyalı bir kadın olan Antonia Kwiatkowski ile evlendi. 1861'de kaçarak İrkutsk'tan ayrıldı ve Japonya, Amerika, İngiltere, Belçika, Fransa, İsviçre üzerinden İtalya'ya gitti.
1863'te Slav ulusal hareketinden ayrılarak Napoli ve Floransa'da yaşamaya başlayan Bakunin, bir dizi hapishane ve sürgün dönemi yaşadı. Ancak, 1848 Devrimi sonrası tüm Avrupa'yı saran karşı-devrim atmosferinden etkilenmedi ve devrimci coşkusu hiç eksilmedi. Bu dönemde Bakunin, ilgisini Anarşizm'e kaydırdı.
Örgütsel çalışmaları
Bakunin, 1864'te İtalya'da gizli Uluslararası Kardeşlik Örgütü'nü oluşturarak I. Enternasyonal'in kuruluşuna katıldı. Bu örgüt, sıkı bir hiyerarşi ve iç disiplini öngörürken, her türlü otoriteye, devlete ve kiliseye karşı çıkıyor ve federalizm ile yerel özerkliği savunuyordu. Bakunin, emeğin bütün hakların dayanağı olduğunu ve sosyal devrimin barışçı yollarla gerçekleştirilemeyeceğini savunuyordu. Ancak Uluslararası Kardeşlik Örgütü, Bakunin'in umduğundan daha zayıf bir yapıya sahipti ve kısa sürede dağıldı.
Daha sonra, 1867'de Cenevre'de toplanan bir liberal komitesi, birlik kurmak için bir kongre düzenledi ve Bakunin merkez komitesine seçildi. Ancak, bir sonraki yıl Bern'de yapılan kongrede, Bakunin'in önerdiği program kabul edilmedi. Bunun üzerine Bakunin, yandaşlarıyla birlikte Eylül 1868'de kendi anarşist örgütü olan Sosyal Demokrasinin Uluslararası İttifakı'nı kurdu. Enternasyonal'e üye olmak için yapılan başvuru reddedilse de, ayrı ayrı şubelerin üye olmasına izin verildi.
Bakunin, Marx'ın siyasal görüşlerine karşı çıkarak Enternasyonal'de dört yıl boyunca mücadele etti. Marx'ın merkeziyetçi örgütlenme isteğine karşı Bakunin, federal bir yapı savundu. Bu dönemde Bakunin, Marx'ın Komünist Manifesto'sunu Rusça'ya çeviren ilk kişiydi. Ancak Das Kapital'i Rusça'ya çevirmeye giriştiği çeviriyi tamamlayamadı. Marx'ın yandaşlarına yazdığı tehdit mektubu nedeniyle 1872'de tüm Bakuninciler I. Enternasyonal'den atıldı.
Bakunin ve Narodnik’ler
Bakuninciler, 1870'lerde İsviçre, İtalya, İspanya ve Fransa'da etkili olmuşlardır. Ayrıca Rusya'da da Narodnikler'in Zemliya i Volya (Toprak ve Özgürlük) adlı gizli örgütü, Bakunin'in son amaçlarını ve devrime ilişkin taktik görüşlerini benimsemiştir. Narodnikler, önceleri halk arasında sosyalist düşünceyi yayma gereğine inanıyorlardı, ancak 1870'lerin ikinci yarısında Bakunin'in köylüleri ayaklanmaya teşvik etme çağrısını benimsemişlerdir.
Bakunin'in 1873'te Rusça olarak yayımlanan Devlet ve Anarşi adlı eseri, onun yazmayı tasarladığı ama hiçbir zaman yazamadığı daha büyük bir kitabın girişi niteliğindedir. Bu eser, Bakunin'in temel fikirlerini ve anarşizm görüşlerini içermektedir. Ancak Bakunin, bu eserin ardından çeşitli yazılar ve makaleler yazmış, ancak bir büyük yapıt ortaya koyamamıştır.
Anarşizm kuramı
Bakunin, Anarşizm kuramını 1860 ve 1870'lerde geliştirdi. Devletin kökenini toplum sözleşmesiyle açıklama teorisine karşı çıktı ve bu kuramın gerek liberal gerekse radikal Jakoben yorumunu reddetti. Ona göre, toplum sözleşmesi kuramı, toplumu hesaba katmamaktadır. Hem liberaller hem de Jakobenler, bireylerin ve devlet olarak örgütlenmiş toplumun karşısında olduğunu düşünmektedir. Liberaller, devletin her yerde baskı ve şiddetle kurulduğunu bilirler, ancak devletin varoluşunu özgür bir sözleşme varsayımına dayandırmaya çalışırlar. Bakunin'e göre, bu tutarsız ve çelişkilidir.
Bireylerin özgürlükleri konusundaki liberal görüş, Bakunin'e göre, tutarsızdır. Çünkü bu görüşe göre, bireyler hem tamamen özgür olmalıdır ve topluma ihtiyaç duymamalıdır, hem de aynı zamanda zayıf ve yetkinsizdirler, doğa güçlerine bağımlıdırlar ve korunmaya muhtaçtırlar. Bakunin, insanın ancak toplumun içinde ve toplumun kolektif eylemi aracılığıyla insan olabileceğini, insanlığının bilincine ancak bu şekilde ulaşabileceğini savunur. İnsan, dış doğanın baskısından ancak kolektif emekle kurtulabilir ve dünyayı insan varoluşuna uygun bir yer haline getirebilir. Bakunin'e göre, maddi özgürlük olmadan düşünsel veya manevi özgürlük mümkün değildir.
Bakunin'in özgürlük anlayışına göre, bireyin özgürlüğü, diğer insanların özgürlüğünün bir yansımasıdır ve herkesin özgürlüğü, bireyin özgürlüğünün zorunlu bir koşuludur. Başkalarının özgürlüğü ne kadar çok olursa, bireyin özgürlüğü de o kadar çok olur. Ancak bir başkasının köleliği, bireyin özgürlüğünü sınırlar.
Özgürlük anlayışı
Bakunin'in özgürlük anlayışının bir yönü olumlu, diğer yönü ise olumsuzdur. Olumlu yönü, özgürlüğün kendisidir; bireyin her türlü otoriteye karşı başkaldırması ve kendi özgürlüğünü savunmasıdır. Olumsuz yönü ise başkaldırmadır; yani kişiliğin ilahi ve insani, kolektif ve bireysel her türlü otoriteye karşı duruşudur. Bakunin'e göre, Tanrı inancı insanın düşünsel ve manevi köleliğini kutsallaştırır; bu inanç yıkılmadan insan tam anlamıyla özgür olamaz. Devlete karşı başkaldırma da zorunludur çünkü devlet, özgürlüğün yadsınması demektir ve tam özgürlüğe ulaşmak için devlete karşı mücadele edilmelidir.
Bakunin'e göre, toplum ne iyi ne de kötüdür; zorunlu ve kaçınılmazdır. Ancak toplum içindeki gelenekler, görenekler, ve inançlar iyi ya da kötü olabilir. Bakunin'e göre, toplumsal baskıya karşı direnmek gereklidir; ancak bu, kiliseye ve devlete karşı direnmekten daha zordur çünkü toplum insanın dışında bir şey değildir, insanlar aracılığıyla varolur.
Burjuva toplumunda, her bireyin başkalarının gizli sömürücüsü olduğunu düşünen Bakunin'e göre, bu toplumun değerlerine göre herkesin maddi açıdan diğerlerine gereksinimi vardır ancak manen kimseye gereksinimi yoktur. Herkes, ruhunun özgürlüğünü koruyarak toplumsal dayanışmadan kaçınır ancak bedeninin gereksinimlerini karşılamak için toplumsal dayanışmayı arar. Sömürü, burjuva rejiminin gözle görünen bedeni, devlet ise ruhudur ve bu iki yapı, bireylerin özgürlük ve ahlakını toplumsal dayanışmanın dışında arayan burjuva öğretisinin zorunlu sonuçlarıdır.
Bakunin'e göre, devrim dinin, devletin ve toplumun baskılarını devirmek demektir; bu üç baskı türünün hepsini birden devirmek gereklidir.
Geleceğin toplumu
Bakunin, 1868'de Rusya için hazırladığı programda devrim sonrası hedeflerini açıkladı. Bu hedefler arasında halkın tam düşünsel, sosyo-ekonomik ve politik özgürleşmesini sağlamak vardı. Düşünsel özgürlüğe ulaşmak için tanrıtanımazlığın ve materyalizmin yayılması gerektiğini savundu. Toplumsal özgürlüğü sağlamak için miras hakkının kaldırılması, kadın-erkek eşitliğinin ve aile kurumunun kaldırılması, çocuk bakımının ve eğitiminin topluma devredilmesi gerektiğini öne sürdü. Ekonomik özgürlüğü sağlamak için ise, tarım topraklarının işleyenlere, işçi birliklerine ise sermaye ve araç gereçlerin ait olması gerektiğini belirtti. Gelecekteki siyasi örgütlenmenin, özgür tarım ve sanayi birliklerinin federasyonundan ibaret olması gerektiğini savundu. Devletin, tüm kurumlarıyla birlikte sökülüp atılması gerektiğini vurguladı ve Rus İmparatorluğu'nun baskı altındaki halklarına tam özgürlük tanınması gerektiğini belirtti.
Ancak, Bakunin'in köylülerin ayaklanmaya hazır olduğu tezi, Toprak ve Özgürlük örgütü üyeleri ve destekçileri arasında gerçekçi bir görüş olarak kabul edilmedi. Bu hayal kırıklığına uğrayanların bir kısmı, Tkaçev'in komünist devrim sorununa getirdiği Jakoben çözüme bel bağlayarak 1879'da Narodnaya Volya (Halkın İradesi) Partisi'ni kurdular.
Plehanov ve Akselrod, Çernyi Peredel (Kara Fraksiyon) örgütünü oluşturdular. Ancak, liderlerinin yurt dışına çıkmasıyla bu örgüt dağıldı. Bazı yerel yandaş gruplar, devrimden önce uzun bir sosyalist propaganda dönemi geçirilmesi gerektiği düşüncesine döndüler. Bu Narodnik gruplardan bazıları, 1880'lerde Sosyal Demokrasi'ye yöneldi.
Bakunincilik, stratejik ve taktik öngörülerden ziyade kuramsal yönü ağır basan bir akımdır. Bu görüşler, Anarşizm'in kuramcılarına da ilham vermiştir, özellikle Prens Kropotkin gibi.
Marxizm eleştirisi
Bakunin, materyalizmin felsefede en doğru öğreti olduğuna inanırken, Marx'ın bunu "bilimsel sosyalizm" adı altında mutlak bir ilke haline getirdiğini savunmuştur. Marxizm'i devlet sosyalizmi veya devlet komünizmi kuramlarının arasında sayarak eleştirmiştir. Ona göre, Marxizm'in öngördüğü proletaryanın devrimci diktatörlüğü kuramı, devleti sürdürmeyi içerdiği için toplumu özgürlüğe eriştiremez. Proletarya egemen sınıf olacak ve diktatörlük edecekse, bu durumda başka bir proletaryayı baskı altında tutacak demektir.
Bakunin, sanayi işçisine güvenmez ve onun burjuva alışkanlıkları edindiğini düşünür. Onun gözünde, daha büyük bir devrimci potansiyeli olan ayaktakımı, yani "lümpen proletarya", daha önemlidir. Bakunin'e göre, tarih boyunca örneklendiği gibi isyancı liderlerin önderlik ettiği köylüler, toprak sahiplerine ve devlete başkaldırarak devrimi başlatabilirler.
Diktatörlüğün hiçbir türünün özgürlüğü gerçekleştiremeyeceğini savunan Bakunin, merkezi devletin güçlendirilmesinin ve ileride ortadan kalkacağının düşünülmesinin yanlış olduğunu ifade eder. Devletin, siyasal zorlama olmadan merkezi bir ekonomi yönetimini sürdüremeyeceğini savunarak, proletarya devrim sonucu devletin ele geçirildiği zaman hemen yıkılması gerektiğini öne sürer. Ona göre, devlet yok edilmeden özgürlük gerçekleştirilemez; insanın son amaçlarına ulaşması, kolektivizm ve özgürlüğün birlikte sağlanmasıyla mümkündür.
Mikhail Bakunin'in başlıca eserleri:
"Federalizm, Sosyalizm ve Anti-Teoloji" (1867): Bu eserde Bakunin, devlete ve otoriteye karşı olan tutumunu açıklar ve anarşizmin temel ilkelerini tartışır.
"Devlet ve Anarşi" (1873): Bu eser, Bakunin'in anarşizm kuramının önemli bir belgesidir. Devletin yıkılması ve özgür bir toplumun kurulması gerektiği fikrini savunur.
"Tanrı ve Devlet" (1882): Bakunin'in teoloji ve devlet üzerine eleştirilerini içeren önemli bir eseridir. Dinin ve devletin insanların özgürlüğünü engellediğini savunur.
"Kolektif İnsanın Kutsal Kitabı" (1871): Bu eserde Bakunin, toplumun özgürleşmesi ve kolektif insanın yüceltilmesi gerektiği fikrini tartışır.
"Gözde Mevkii ve Devrim" (1870): Bu eserde Bakunin, devrimin doğası ve rolü üzerine düşüncelerini açıklar ve devrimin gerçekleşme koşullarını inceler.
"İnsanlığın Devrimi" (1876): Bu eserde Bakunin, toplumsal dönüşüm ve özgürlük mücadelesini ele alır ve insanlığın devriminin gerekliliğini savunur.
Bu eserler, Bakunin'in anarşist düşüncelerini ve toplumsal dönüşüm üzerine görüşlerini içerir.