Ortaklık
İslam düşüncesinde, inanç bakımından, bütün insanlar Tanrı’ya karşı sorumludur. Bu sorumlu olma İslam dininin önerdiği ilkelere bağlanmayı gerektirir, insan, belli yükümlülükler taşıyan bir varlıktır. Tanrısal yasa bütün insanlara karşı eşit olarak uygulanır, iyi işler başaran iyilik, kötülüğe yönelen ise ceza görür. Kur’an’ın bildirdiğine göre, Tanrı katında, en iyi davranış, en iyi çalışma yöntemi kişisel emeği kullanmaktır. Kişiler için yasal (helal) olan emeklerinin karşılığını almak, başkalarının emeğini sömürmemek, kimsenin hakkını yememektir. Gene Kuran yargılarına göre üretmeden tüketmek doğru bir davranış değildir. Bu nedenle “çalışmak ibadettir”. Kuran’ın bu açık yargısına karşın, İslam tarihinde başkalarının emeklerini sömürmeden, kendi alnının teriyle geçinen kimselerin sayısı azdır. Bu çelişik durumu görenler genellikle mutasavvıflarla filozoflar olmuştur.
Şeyh Bedreddin’in ileri sürdüğü bildirilen bir anlayışa göre, İslam dininin önerdiği yaşam biçiminde, yeryüzü bütün insanların ortaklaşa yararlanmaları gereken bir alandır. Bu alanda herkes emeğinin karşılığını alabilir. Dünyayı, birtakım sınırlar koyarak bölüşmek, bölüşülen topraklar üzerinde başkalarını çalıştırarak üretmeden tüketmek yoktur. Bir toplumda, bütün bireylerin emekleriyle sağlanan gelirlerin eşit olarak bölüşülmesi, bu gelirlerden ortaklaşa yararlanılması gerekir. Dünya Tanrı’nındır, bütün insanlar da Tanrı’ntn yarattığı varlıklardır. Öyleyse Tanrı’mn olan bir yerden bütün insanların ortaklaşa yararlanmaları, kimsenin kimseyi sömürmemesi tanrısal bir kuraldır. Bu kurala aykırı davranan dine de karşı çıkmış olur.
Yeryüzü varlıklarının, özellikle, üretim alanlarının ortaklaşa kullanılmasıgörüşüniibir felsefe sorunu olarak ortaya atan ilk bilge Platon’dur. Platon, Politeia adlı yapıtında bu görüşünü sergilemiş, bir yönetim biçimi olarak önermiştir. Ondan sonraki çağlarda, onun bu görüşünden esinlenen, değişik yönetim biçimleri ileri sürülmüş, bu sorun, İslam düşüncesinde de geniş bir yer kaplamıştır. Gene Platon’dan kaynaklanan Yeni-Platonculuk’un etkisiyle, yeryüzü ürünlerinden ortaklaşa yararlanma düşüncesi tasavvufun işlediği önemli sorunlardan biri olmuştur. Kimi düşünürlerin yalnız malvarlığına uygulama gereğini savundukları ortaklık, kimi düşünürlerce aile kurumuna da yansıtılmış, kadın-erkek eşitliğine dayanan bir anlayışla, kadının erkeğin tekelinde bir varlık olamayacağı bütün eylemlerinde ve davranışlarında bağımsız olduğu ileri sürülmüştür. Bu düşünce, sonradan, Ali Mehmed Bab’ın adından kaynaklanan Babîlik’in de benimsediği bir toplum görüşü olmuştur.
Ortaklık, çoktanrıcı dinlerde de vardır. Eski Iran inançlarında, aile kurumunu da içine alan, geniş kapsamlı bir ortaklığın öne sürüldüğü biliniyor. Bu görüş, ufak değişikliklere uğrayarak aile kurumunu dışta bırakan bir yönetim biçimine de dönüşmüştür.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi