Paul Baran Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

BARAN, Paul (1910-1964)

Polonya asıllı ABD’li iktisatçı. Azgelişmişlik çözümlemesi ve kapitalizmin tekelci aşamasının incelenmesinde önemli katkıları olmuştur.

Polonya’nın Vilna kasabasında doğdu. Ünlü bir hekim olan babası Vilna’da, Almanya’nın kimi kentlerinde ve Moskova’da çalışmıştı. Paul Baran, ortaöğrenimini Almanya’da yaptı. 1926’da Moskova Üniversitesi’ne girdi. Plehanov Ekonomi Enstitüsü’nü bitirdi ve asistan oldu. Doktora için Berlin Üniversitesi’ne gönderildi. Öğrenimini sürdürerek Frankfurt Sosyal Bilimler Enstitüsü’nü, Harvard Üniversitesi’ni ve New York’ta Brookings Enstitüsü’nü bitirdi. 1933-1938 arasında amcalarıyla birlikte ticaret yaptı. 1939’da Polonya uyruğundan çıkarak ABD’ye yerleşti. I. Dünya Savaşı yıllarında Amerikan Stratejik Hizmetler Ofisi’nde ve Federal Reserve Bank’ta araştırma uzmanı olarak çalıştı. 1949’da Stanford Üniversitesi’ne profesör oldu. 1963’te düşünceleri yüzünden üniversiteden atıldı.

Baran’dan önce azgelişmişlik konusundaki çalışmalara egemen olan neo-klasik görüş, kimi ülkelerin geri kalmış olmasını ya o ülkelerdeki iktisat dışı olgulara, ya da bireylerin güdülenme ve davranış açısından ileri kapitalist ülkelerdekilerden farklı olmalarına bağlıyordu. Baran’ın 1957’de yayımladığı The Political Economy of Growth (Büyümenin Ekonomi Politiği) adlı yapıtı bu görüşün Marxist açıdan bir eleştirisini oluşturuyordu. Ona göre, azgelişmişliğin nedenini ileri kapitalist ülkelerin gelişme sürecinde aramak gerekir. Çünkü, gelişmişlik ve azgelişmişlik diyalektik bir bütünün iki parçasını oluşturur. Gelişmiş ülkelerin gelişmişliğinin ve ötekilerinin azgelişmişliğinin temelinde, ikinci gruptakilerin birinciler tarafından sömürülmesi yatar. Bu sömürü azgelişmiş ülkelerden gelişmişlere değer aktarımı biçiminde ortaya çıkmaktadır. Sömürgecilik döneminde bu değer aktarımı, sömürgecilerin zorla, zorbalıkla sömürgelerden kendi ülkelerine, birikmiş değerleri aktarmaları biçiminde olmuştur. Kapitalizmin tekelci aşamasını yaşamakta olduğu günümüzde ise bu değer aktarımı, ticaret yoluyla, azgelişmiş ülkelerdeki “iktisadi artık”, gelişmiş ülkelerdeki tekellere, yüksek tekel kârları biçiminde aktarılarak yapılmaktadır.

Azgelişmişlik sorunu
Baran’a göre, azgelişmiş ülkelerle gelişmişler arasındaki bu sömürü ilişkisi, yalnızca azgelişmişlerin kullanabilecekleri “artık”ı.sınırlayarak değil, aynı zamanda bu ülkelerin iç yapılarını belirli bir biçimde değişikliğe uğratarak da onların gelişmesini engellemektedir. Emperyalizm, azgelişmiş ülkelerde toprak ağaları, tefeciler ve kompradorların egemen olduğu bir sınıf yapısı oluşturarak ve güçlendirerek azgelişmişliği de yeniden üretmekte, sürdürmektedir. Çünkü, bu yapı yüzünden azgelişmiş ülkelerin elindeki “artık”, sanayiye yatırılmamakta, yatırımlar engellenmektedir. Dışarıya değer aktarımı durdurulur ve yaratılan “artık”, planlı bir biçimde tümüyle sanayide kullanılabilirse azgelişmişlikten kurtulma olanağı vardır. Böyle bir planlamanın gerçekten etkili olabilmesi için de üretim araçları mülkiyetinin toplumsallaştırılması gereklidir.

Baran’ın, azgelişmişlik çözümlemesinde, önceliği dış etkenlere ve emperyalist sömürüye veren, gelişmeyi sanayileşme ile özdeşleştiren ve sosyalist ülkelerin deneyimlerinden büyük ölçüde etkilenen bir yaklaşım egemendir. Bu yaklaşım ve çözümleme biçimi, özellikle azgelişmiş ülke aydınları üzerinde etki yaratmış ve 1960’ların sonlarına değin önemli bir görüş olma niteliğini korumuştur.

İktisadi artı kavramı
Baran’ın incelediği öteki konu tekelci kapitalizmdir. Daha sonraları Sweezy ile birlikte hazırladığı ve ölümünden sonra yayımlanan Morıopoly Capital’daki (Tekelci Kapitalizm) çözümlemelerin ana çizgilerini, Baran’ın önceki kitabında bulma olanağı vardır. Bu açıdan “iktisadi artık” kavramı büyük önem taşımaktadır. Baran üç farklı tanım verir:

1-    Gerçekleşen “iktisadi artık”, toplumun gerçekleşen cari üretimi ile gerçekleşen cari tüketimi arasındaki farktır. Cari tasarruflarla, birikimle özdeş olan bu kavram Marx’ın “artık değer”inden azdır, çünkü “artık değer”in yalnızca birikime giden bölümünü kapsar.

2-   Gizil (potansiyel) “iktisadi artık”, belirli bir anda verili doğal ve teknolojik koşullar altında üretici kaynakları kullanarak üretilebilecek ürün ile gerekli tüketim arasındaki farktır. Aşırı tüketim, üretken olmayan işgücü istihdamı, işsizlik ve üretimin akılcı olmayan ve israfa dayalı biçimde örgütlenmiş olması nedeniyle, gizil “artık” gerçekleştirilememektedir. Ancak üretim ve bölüşümde ve toplum yapısında geniş kapsamlı yeniden düzenlemeler yapılarak tümüyle gerçekleştirilebilir.

3-    Planlanmış “iktisadi artık”, toplumun verili doğal ve teknolojik koşullar altında varolan kaynakları ep iyi biçimde kullanması durumunda üretilebilecek ürün ile en uygun tüketim miktarı arasındaki farktır. Ancak sosyalist bir toplumda, kaynakların planlı kullanımı söz konusu olduğunda gerçekleştirilebilir.

Tekelci kapitalizmin özellikleri
Baran’a göre, kapitalizmin tekelci aşamasında “artık” büyüme eğilimindedir ve kârlar az sayıda tekelcinin elinde toplanacaktır. Kapsamı genişleyen tekelcilik, yatırımlarla “artık” arasındaki farkın büyümesine yol açar. Bu nedenle, tekelci kapitalizmde genellikle işsizlik, durgunluk, kapasitenin tam kullanılmaması ve aşırı üretim olguları gözlemlenmektedir. “Artık” için yeni kullanım alanları bulunması gerekmektedir; yoksa bu tür sorunların üstesinden gelinemez.

Baran’a göre, devlet harcamaları (özellikle silahlanma), azgelişmiş ülkelerdeki yatırımlar ve en önemlisi kaynak israfı tekelci kapitalizmin başvurduğu seçeneklerdir. Baran’m Sweezy ile birlikte yazdığı Monopoly Capital büyük ölçüde The Political Economy of Groît’f^’daki tekelci kapitalizm çözümlemesine dayanır. Baran-Sweezy, Marx’ın rekabetçi kapitalizm çözümlemesinin tekelci kapitalizm için geçerli olamayacağı kanısındadır. Çünkü tekelci kapitalizm rekabetçi kapitalizmden niteliksel olarak farklıdır. Bu aşamada, “büyüyen artık yasası”, “azalan kâr haddi yasası”nın yerini almıştır. Baran-Sweezy, “büyüyen iktisadi artık” için kullanım alanları bulmanın giderek güçleşeceğini ileri sürerler. Ancak, kullandıkları “artık” kavramını kesin ve açık bir tanıma kavuşturma-mışlardır. “iktisadi artık” kavramını farklı yerlerde farklı biçimlerde tanımlamışlardır. Ciddi biçimde eleştirilen bu belirsizlik Baran-Sweezy çözümlemesinin en önemli eksikliklerinden birini oluşturur.

Baran-Sweezy, “artık”taki büyüme eğilimini tekelci şirketlerin davranışlarından türetir. Söz konusu şirketler, bir yanda tekelci fiyat uygulamaları, öte yanda maliyet azaltıcı yöntemlerle kâr paylarını sürekli olarak artırmakta ve yatırımlarının önemli bir bölümünü kendi kaynaklarından sağlamaktadırlar. Böylece, mali kurumların söz konusu tekeller üzerindeki etkileri azalmaktadır. Baran-Sweezy’nin sanayi sermayesi ile mali kurumlar arasındaki ilişkiler konusundaki bu düşünceleri de önemli tartışmalara neden olmuştur.

Tekelci uygulamaların bir diğer sonucu “artık”ın büyüme eğilimi ve “artık” için yeni yeni kullanım alanları bulmanın zorunluluğudur. Kapitalistlerin tüketimi ve yatırımlar bu açıdan yetersizdir. Bir kullanım alanı, başta reklam harcamaları olmak üzere satış giderlerini artırmak olmuştur. Bir diğer alan ise devlet harcamalarıdır. Ancak, sivil alandaki harcamalar belirli sınırlamalar altındadır. Bu nedenle, silahlanma harcamaları önemli bir seçenek olarak ortaya çıkmıştır. Azgelişmiş ülkelere yapılan yatırımlarla, kâr aktarmaları yeni yatırımlardan fazla olduğundan “artık” büyümekte, sorunun çözümüne katkıda bulunmamaktadır. Ortaya çıkan, akılcı olmayan, israfa dayalı, pek çok bakımdan bozulmaya yüz tutmuş bir toplumsal yapıdır.

Niteliği gereği tekelci kapitalizm sürekli olarak durgunluk ve işsizlikle karşı karşıyadır. Bir bütün olarak ele alındığında, Monopoly Capital, ABD kapitalizmine çeşitli açılardan yöneltilen eleştirileri tekelci kapitalizm çözümlemesi ile birleştirme çabası olarak değerlendirilebilir. Bu çözümlemeyi, Marx’m emek-değer kuramı ile Keynes’in toplam talep kavramının eklektik bir biçimde bir araya getirilmesinden oluşan bir temele dayandırmaları, kavramsal ve kuramsal bir bütünlüğe ulaştırmamış olmaları, Baran-Sweezy çözümlemesinin en zayıf yanını oluşturmaktadır.

•    YAPITLAR: The Political Economy of Growth, 1957, (Büyümenin Ekonomi Politiği); Monopoly Capital (Swee-zy ile), 1966, (Tekelci Kapitalizm); The Longer View, (ö.s.), 1969, (“İleriye Bakış”).

•    KAYNAKLAR: H. Gülalp, Yeni Emperyalizm Teorilerinin Eleştirisi, 1979; F. Hermain, K. Monte ve C.Rolshavsen (der.), Monopolkapital-Thesen zu dem Buch von Paul A.Baran und Paul M. Sweezy, 1969; E. Mandel, Late Capitalism, 1975; P.M. Sweezy ve L. Huberman (der.), Paul Baran: A Collective Portrait, 1965.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski