BALMUMCU, Şevki (1905-1982)
Türk mimar. Türkiye’de 1930’larda gelişen uluslararası mimarlığa yönelik anlayışın başarılı bir temsilcisidir.
İstanbul’da Beykoz’da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki öğrenimini 1928’de bitirdi. 1930-1932 arasında çeşitli inşaatlarda kontrol mimarı yardımcısı olarak çalıştı. İki yıllık askerlik döneminden sonra 1933’te katıldığı Ankara Sergievi proje yarışmasında birincilik ödülünü kazandı. Projenin uygulanmasında, kontrol mimarlığını da yaparak yapıyı 1935’te bitirdi. Aynı yıl Akay İşletmesi’nde danışman mimar olarak Yalova Kaplıcası’nın onarı-mıyla ilgilendi, bunu izleyen yıllarda Tekel Genel Müdürlüğü’nde mimar olarak çalıştı.
1930’lar boyunca katıldığı Elazığ Sinema Büro Binası, Tokat Atatürk Anıtı Kaidesi, Terzili Kaplıcası ve Oteli, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun Ankara Kapalı Havuz, Sinema ve Büro Binası ve İstanbul Yolcu Salonu gibi proje yarışmalarında birincilik ödüllerini kazandı.
1939’da serbest çalışmaya başladı, ancak yaklaşık iki yıl sonra bürosunu kapatmak zorunda kaldı. 1940-1941 ve 1944-1945 yıllarında, iki kez yeniden askere alındı. Bu yıllarda Tekel Genel Müdürlüğü İnşaat Şubesi’nde büro şefi olarak görevliydi. 1947’de Tekel’den ayrılarak yeniden serbest çalışmaya başladı, ama bu denemesi de sonuçsuz kaldı, 1958’de bürosunu yine kapattı. Yaşamının geri kalan bölümünde giderek yoksulluğa düştü, meslek çevresinin ilgisini yitirdi ve unutuldu. 20 Nisan 1982’de öldü.
Balmumcu’nun etkin olduğu dönemde, Türkiye’ de modern bir mimarlık anlayışının oluşturulması çabaları gündemdeydi ve farklı eğilimler birbirini izleyerek ağırlık kazanıyordu. Bauhaus akımının etkisiyle rasyonel-işlevci bir tutum izleyen Balmumcu, Ankara Sergievi’yle bu yaklaşımın tipik ve Türkiye’ deki en başarılı örneklerinden birini vermiştir. Ancak yapı, Türkiye’de mimarlık anlayışı ve eğitimi üzerinde önemli etkisi olan yabancı mimarlardan Paul Bonatz tarafından 1948’de Opera binasına dönüştürülmüş, bu olay Balmumcu’yu ruhsal bakımdan çok sarsmış, meslek yaşamının ondan sonraki dönemini etkilemiştir. Yapıldığında ucuz malzeme kullanımı, işlevsel çözümü ve Batı mimarlığı ölçütlerine uygunluğuyla övgü kazanmış olan bu yapının böyle bir değişikliğe konu edilmesi o günlerde meslek çevresinde de eleştirilmiştir.
Balmumcu, ürünleri ve yaşamıyla hem 1930’larda Türkiye’de ağırlık kazanan, uluslararası ölçütlere yönelik mimarlık eğilimini, hem de kendi anlayışından ödün vermek istemeyen bir mimarın, değişken meslek ortamıyla uyumsuzluğa düşmesini simgeler.
• YAPITLAR (başlıca): Ankara Sergievi, 1933-1935, 1948’de Opera’ya dönüştürüldü.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi