Soyutlama -Felsefe-

Soyutlama

Soyutlama (abstraction) Locke tarafından zihnin kavramlar üzerinde uyguladığı bir genelleme işlemi olarak düşünülmüştür. Bu işlem, tümeller sorununa getirilen adcı çözümle yakından ilişkilidir. Tümeller sorunu büyük ölçüde dilden kaynaklanır. Özel adların anlamı, bunların referansları olan tikel nesneler olarak düşünülürse, sıfat ve tür adı gibi genel terimlerin anlamının ne olduğu sorusu doğacaktır. Bu anlam yorumu, her terim için, onun anlamı olarak düşünülebilecek bir “nesne” gerektirir. Adcılık, varlığın yalnızca tikel nesnelerden oluştuğunu öne süren bir görüş olduğuna göre, genel terimlere tümel nesneler dışında anlamlar bulmak zorundadır. Tümellerin adlarla özdeş olduğunu ileri süren “ilkel” adcılık bir yana bırakılırsa, adcılık bu sorunun çözümünü kavramlarda bulmuştur. Bunun üzerine de, genel terimlerin anlamını oluşturacak “genel kavramların” nasıl üretileceği sorunu çıkmıştır ortaya.

Çünkü adcılığa göre ontolojik anlamda tümel varlıklar olmadığına göre, böyle varlıkların algılanarak ideler biçiminde zihinde doğrudan kavramlar doğurmalarına da olanak yoktur. Soyutlama, bu soruna çözüm olarak önerilmiştir. Bu, aynı türdeki nesnelerin ide ya da kavramlarından yalnızca türü belirleyen bir genel ide üretme işlemidir. Başka bir deyişle, soyutlama işlemi,Aristoteles’ina’“özlerinin” kavramlarını, böyle özlerin gerçeklikte varolmadıkları savıyla tutarlı olarak nasıl üretilebileceğinin açıklamasıdır.

Ocham ’lı William ’dan esinlenerek ortaya attığı soyutlama kuramında, Locke, bunu ortak olmayan özellik veya niteliklerin atılması işlemi olarak düşünür. Belirli bir sayıdaki tikeli kapsayan bir genel ide elde etmek için yapılması gereken, bu tikellerin karşılığı olan idelerin hepsinde birden bulunmayan bütün özellikleri atmaktır. Böylece elde edilecek idede, ele alınmış olan tikellerin hepsinde ortak olan niteliklerden başkası kalmamış olacaktır. Bu genel ya da tümel ide, soyutlanışında kendisinden yararlanılan her bir tikeli kapsayacaktır. Buna göre, örneğin, belirli bir sayıda insan alır da, boy, saç, giyim, göz rengi, cinsiyet vb. ortak olmayan nitelikleri atarsak, sonuçta, genel insan kavramını, başka bir dilegetirişle, insanın yalnızca tanımsal niteliklerinin bileşkesinden oluşan bir kavramı elde ederiz.

Berkeley böyle bir zihinsel işlemin olanaksız olduğunu ileri sürer: “Eğer başkrları idelerini soyutlamak gibi olağanüstü bir yetiye sahipseler söylesinler. Bana gelince, bir imgelem yetisine, yani algılamış olduğum tikel nesneleri kendi kendime yeniden kurup tasarlayabilme ve bu kurguda onları parçalara ayırıp değişik yeni bileşimler düşünebilme yetisine sahibim, iki başlı bir insan imgeleyebildiğim gibi, gövdesinin üst bölümü insan, altı ise at olan bir yaratık ta imgeleyebilirim. El, göz veya burnu gövdeden soyutlanmış ya da ayrılmış olarak da düşünebilirim. Ancak, hangi el veya gözü imgelersem imgeleyeyim, onun kendine özgü bir biçim veya rengi olacaktır. Buna benzer olarak, kendi kendime kurduğum insan idesi beyaz, kara ya da esmer, dik veya kambur, uzun, kısa ya da ortaboylu olacaktır. Ne kadar çabalarsam çabalayayım, yalnızca bütün insanlarda ortak olan niteliklerden oluşan bir soyut insan idesini kavrayamam”. Berkeley’e göre soyut anlamda genel ideler olamayacağına göre, genel terimlerin karşılıkları, yani onların anlamları, yine tikel idelerdir. Yapılan, genel terime uyan herhangi bir tikel ideyi al.ıp bunu ona karşılık olarak kullanmaktır. Berkeley’in bu bağlamdaki tutumu, tümelliği yalnızca ontolojik olarak dışlamakla kalmaz, zihinsel olarak dayıkar. Bir başka deyişle, ona göre tümeller post rem olarak bile varolamazlar. Tüm varlık bütünüyle tikeldir.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski