Stuart Hampshire Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

HAMPSHIRE, Stuart (1914 – 13 Haziran 2004)

İngiliz, filozof. Analitik gelenek içinde, daha genel ve toplayıcı bir bakış açısı veren felsefeyi savunmuştur.

1 Ekim 1914’te Lincolnshire’daki Healing’de doğdu. Yükseköğrenimini Oxford Üniversitesi Balliol College’da yaptı. 1936’da aynı üniversitedeki Ali Souls College’a öğretim üyesi oldu. 1940’tan 1946’ya değin orduda ve İngiliz Dışişleri Bakanlığı’nda görev yaptı. 1947 ile 1950 arasında University College’da, 1950’den 1960’a değin de New College’da öğretim üyeliği yaptı. 1960’ta Londra Üniversitesi’nde profesör oldu. 1963’te ABD’ye gitti. Burada, 1963’ten 1970’e değin Princeton Üniversitesi’nde ders verdi. 1970’te Osdford Üniversitsi Wadham College’m başına getirildi.

Oxford Felsefesi

Hampshire, “Oxford Felsefesi” adıyla da anılan Günlük Dil Felsefesi’ni kuran düşünürler arasındadır.
Bu akım bir yandan J.L.Austin’in etkisi altında ayrıntıya önem veren ve dar kapsamlı sorunları çözmeyi amaçlayan bir doğrultuda gelişirken, öte yandan da, yine çözümsel yöntemi kullanan, ancak daha genel, yaygın bir felsefe araştırmasına yönelen eğilimler doğrultusunda dallanmıştır. ikinci eğilimin Anlık ka^lca temsilcileri Strawson ve Hampshire’dır. “Betimsel Metafizik” olarak da adlandırılan bu yaklaşım, sağduyuyu öne almış, günlük dil çözümlemesini kullanarak dil, düşünce, anlık ve kişi gibi konularda toplu bir görüş geliştirmeye çalışmıştır.

Hampshire’da, Strawson gibi, gerçeğin süregiden, kalıcı nesnelerden oluştuğunu savunur. Analitik geleneğin daha önceki aşamalarına egemen olan aşırı deneyciliği yadsıyan bu tutumun Aristoteles’inkiyle kimi yakınlıklarını bulmak olanaklıdır. Hampshire’a göre, Russell ve Carnap gibi düşünürlerin savundukları ve temelde yalnızca duyumları konu eden, duyumları betimleyen bir dil söz konusu olamaz.Tüm nesnel önermelerin duyumları betimleyen önermelere indirgenebileceği beklentisi yanlış olmanın yanı sıra olanaksız bir amaca yöneliktir. Çünkü dili özbelirle-me (identification) için kullanabilmek gerekir. Nesnelerin özbelirlenebildikleri anlamda, geçici anlık duyumlarının özbelirlenmelerinden söz edilemez. Ancak özbelirleme, düşünebilmek, düşüncenin düzenli temel taşlarım kurabilmek için zorunludur. Düşüncenin duyumlar üzerine değil de nesneler üzerine olması, aynı nesne üzerine değişik düşünceler kurabilmek, nesneleri birbirlerinden ayırt edebilmek ve bunu temel alarak genelleme yapabilmek için zorunludur. Bütün bu temel düşünsel işlevler, özbelirleme-yi gerektirir.

Kişi

Kişi kavramı, Hampshire’m düşüncesinde önemli bir yer tutar. Yine Strawson gibi, o da, her dil için bir kişiyi bir başkasından ayırt edebilmenin temel bir gereklilik olduğunu savunur. Oysa bunu yapabilmek bir özbelirlemeyi, özbelirleme ise, dilin duyumlar değil nesneler üzerine olmasını gerektirir. Kişi hem gövdesel hem de anlıksal nitelikleri olan bir varlıktır. Bu nedenle de ne ikici ne de özdekçi anlık çözümlemeleri yeterli olamaz. Kişi hem anlıksal hem de fiziksel değişimlere neden olan, süregiden bir nesnedir.

Kişi özgürlüğünü savunan Hampshire’a göre herhangi bir kişinin belirli bir şeyi neden istediğini bilmemesi onun özgür olmadığını kanıtlamaz. Çünkü özgürlük, kişinin seçim almaşıkları arasında karar verebilme yetisindedir. Almaşıkların bilinebilirliği ve kişinin karar yetisi arası kapatılamayacak bir ayrılığı gösterir. Olayların gözlemlenen doğal süregidiş biçimi, hangi ayrıntı ve derinlik düzeyinde bilinirse bilinsin, bu bilgi bir kişinin, olayların doğal süregidişi üzerine verdiği kararın bilgisi değildir. Dolayısıyla, insan anlığının işleyiş biçimine değin bilginin artışı ölçüsünde, kişinin verdiği kararların özgürlüğünün azalacağı gibi bir görüş de, baştan sakattır. Tersine anlık üzerine daha çok bilgiye sahip oldukça, kişinin yapamayacaklarının, yapabildiği şeyler olarak bildirilmesi olasılığı düşer. Oysa, özgür kişiyi belirleyen en önemli nitelik, onun yapacaklarını önden söyleyebilir durumda olmasıdır. Bunu, geçmiş davranışlarını genelleyerek değil, doğrudan bilerek söyler. Kişinin kendini bir davranışa yönelten etmenlere karşın bu davranıştan geri durabilme yeteneği, bu etmenlerin güçlerine karşın eylemiyle ilgili karar verebilme olanağı, bilimin, hangi aşamalara erişirse erişsin, ortadan kaldıramayacağı bir olgudur. Dolayısıyla, Hampshire, ilerleyen bilginin insan özgürlüğünü tehdit etmediği, edemeyeceği sonucuna varır.

Anlık

İçdeney ve anlıksal durumları konu eden önermelerin anlamı üzerinde de duran Hampshire, gövdesel boyuttan bütünüyle soyutlanmış anlıksal önermelerin olanaksız olduğunu vurgular. Bir başka deyişle, kişinin zorunlu olarak, hem anlıksal hem de gövdesel nitelikleri vardır. Öte yandan Ryle’ın yapmaya çalıştığı gibi, ruhbilimsel kavramları bütünüyle davranış eğilimlerine (dispositions) indirgemek de sakattır. Özdeksel nesnelerdeki eğilimsel nitelikler insan eğilimlerini kavramakta yetersizdir. Ryle’ın bu iki ulamı eş sayması bir yanılgıdır. İnsan eğilimleri kavramı, nesnelerin eğilimlerinden mantıksal farklılıklar taşır. Nesnelerdeki eğilimsel niteliklerin hiçbir zaman açığa vurulmadan, aktüelliğe dönüşmeden taşınması olanaklıdır. Oysa aynı şey insan eğilimleri için söylenemez. Yaşam boyunca ortaya konmamış olan bir davranışın eğiliminden de söz edilemez.

•    YAPITLAR (başlıca): Spinoza, 1951; Thought and Ac-tion, 1959,(“Düşünceve Eylem”);Freedom of the Individual, 1965, (“Bireyin Özgürlüğü”); Modern Writers and Other Essays, 1969, (“Mode«n Yazarlar ve Başka Denemeler”); Freedom of the Mind and Other Essays, 1971, (“Anlığın Özgürlüğü ve Başka Denemeler”); Two Theo-ries of Morality, 1977, (“iki Ahlak Kuramı”).

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski