BROWN, Thomas (1778-1820)
İskoç düşünür. Sağduyu Okulu’nun kimi görüşlerini Condillac’ın duyumculuğuyla bağdaştırmaya çalışmıştır.
9 Ocak 1778’de Kirkmabreck’te doğdu, 2 Nisan 1820’de Brompston’da öldü. Erken yaşlarda kendini gösteren üstün yetenekleri nedeniyle daha 1792’de Edinburgh Üniversitesi’ne girdi. Burada Reid’i destekleyen Dougald Stewart’tan ders aldı. Daha sonra tıp eğitimi gördü. 1798’de Erasmus Darwin’in Zoonamia adlı kitabına bir eleştiri yayımladı. 1810’da Stewart’m kürsüsüne ortak olarak ahlak profesörlüğüne yükseltildi. Dersleri büyük ilgi gördü. Henüz 42 yaşındayken öldü.
Brown, İskoç Sağduyu Okulu’na bağlı görülürse de, bu ancak yüzeyseldir. Bu okulun içinde yetişmiş, sonra düşünceleriyle okula önderlik eden Reid’i eleştirmiştir. Condillac’m duyumculuğu ve çözümsel yaklaşımından etkilenen Brown, İskoç felsefesinde çözümselliğin kısırlığından ötürü, gerektiğinden fazla bir kavram ve ilkeler yığılması gözlemlemiş, bunları belirleyerek yadsımaya çalışmıştır. Bu tür kavramsal yanılsamaların (illusion) dilden ve özellikle sözcüklerin mecazi kullanımından kaynaklandığını ileri sürmüştür. Occam’lı William’m ünlü “bıçağına” benzetilebilecek bu temizlik programını, özellikle istenç, bilinç, algı ve neden sorunlarına uygular.
Brown’a göre istenci isteğin ötesinde, ondan daha büyük karmaşıklık taşıyan bir yeti olarak görmek bir aldanmadır. Doğru olarak çözümlendiğinde, istencin belirli bir nesneye yönelik bir istek ve bu isteğin yerine getirilebileceği inancının bileşiminden başka bir şey olmadığı görülür. Reid ve Stewart’ın sandıkları gibi istemediklerimizin de istence konu olabilmeleri söz konusu değildir. Bilinç de, anlığın çeşitli içerik, durum ve işlemleri ötesinde, bunları gözlemleyen, kavrayan bir üst-yeti olarak görülmüştür. Oysa, iyi bir çözümleme, bilincin, kendi işlev ve içerikleri ötesinde bir gerçekliği olmadığını gösterecektir. Brown, burada Condillac’ın, algı yetisi olduğu halde çevresini ilk kez algılamaya başlayan yontu örneğinden yararlanır. Biz böyle bir yontuya ilk algı olarak ne verirsek, tüm bilinci bu algıyla, bu içerikle dolacak; bilinci bu algı ile özdeş olacaktır, der. Yontunun kendisi üzerine bir kavram geliştirebilmesi için başka algılara ve bu çeşitli algıları karşılaştırmaya gereksinimi vardır.
Brown’ın algı ile ilgili çözümlemesi de Condillac’ in izlerini taşır. Dış dünyanın gerçekliğini kol ve bacak devimlerimiz ve bunlarla ilgili kaslarımızdan gelen duygulardan çıkarsarız. Dışımızda fiziksel nesneler bulunduğu sonucuna varışımızda dokunun duyusuna gereğinden çok önem bağlamak yanlıştır. Kaslardan gelen devim duyguları direniş duyguları ile kesildiğinde, bizden ayrı ve dışımızda olan kimi nesnelerin varlığını anlarız: Avuç içindeki bir taşa doğru kapanan parmakların bir direnişle karşılaşmaları, buna verilebilecek örnekler arasındadır.
Brown 1804’te Hume’un nedensellik çözümlemesini savunan bir kitap yayımlamıştır. Burada Hume’dan ayrıldığı noktalar da vardır. Ona göre, deney içeriklerinin usavurma ile yoğrulmasıyla elde edilen bilgi yanı sıra, sezgiden kaynaklanan bir bilgi de söz konusudur. Bu bize temel doğrulukları verir. Hume’ u izleyerek neden ve sonuç arasındaki ilişkinin, önsel olarak bilinemeyeceğini, usavurmayla çıkarsanmak yerine bunun deneyden edinilen bir inanç olduğunu savunur. Ancak neden ile sonuç arasında ardışıklıktan (succession) öte bir ilinti bulamaz. Brown için belirli olayların bağlılaşımını ileri sürmek için deneysel bir temel yoktur. Bu bağlılaşımı öne sürmemize olanak veren sezgidir.
Brown eleştirel ve çözümsel düşüncesiyle büyük ün kazanmış ve dersleri ölümünden sonra birçok kez basılmıştır. Ancak bu etki kısa sürmüştür.
• YAPITLAR (başlıca): Inquiry into the Relation of Caııse and Effect, 1818, (“Neden ve Sonuçların İlişkileri Üzerine inceleme”); Lectures on the Philosophy of the Human Mind, 1820, (“İnsan Anlığı Üstüne Dersler”).
• KAYNAKLAR: W. Hamilton, Discifssions on Philosophy and Literatüre (2. basım), 1853; D. Welsh, Account of the Life and Writings of Thomas Brown, 1825.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi