II. Dünya Savaşı sonunda Amerika’nın, savaştan zarar gören ülkeler için düzenlediği yardım planı.
II. Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde, sovyet – amerikan işbirliği önce rekabete, sonra da düşmanlığa dönüşmeğe başladı. Soğuk savaş adı verilen bu dönemde ABD, Sovyetfer’e karşı koyan ülkeleri desteklemeğe karar verdi. Bu karar ilk kez Başkan Truman tarafından, 12 mart 1947’de Senato ve temsilciler Meclisi’nin ortak toplantısında açıklandı. Truman, Türkiye ve Yunanistan ile ilgili konuşmasında şöyle diyordu: «Amerikan dış politikasının, kendilerini boyunduruk altına almak için silâhlı azınlıklarca harcanan çabalara ve dış baskılara karşı koymaya azimli hür milletleri desteklemesi gerektiği kanısındayım.» Truman Kongre’den, Türkiye ve Yunanistan’a yardım için 400 milyon dolar, ayrıca, istedikleri takdirde bu iki ülkeye askeri ve sivil personel gönderme ve bu ülkelerden seçilecek personeli Amerika’da eğitip yetiştirme yetkisini istiyordu.
Sovyetler’e komşu ülkelerde amerikan taraflısı rejimler yaratmanın ilk atılımı sayılabilecek bu girişim Truman Doktrini diye anıldı ve 22 nisan 1947’de Senato’da 23’e karşı 67 oyla, 9 mayıs 1947’de de Temsilciler Meciisi’nde 107’ye karşı 287 oyia kabul edildi.
Truman’ın muhalifleri, ABD’nin bu doktrinle Birleşmiş Milletler’in görevini yüklendiğini ileri sürdüler. Doha solda olanlar ise, Truman Doktrini’nin petrol monopollerince hazırlandığını ve Türkiye ile Yunanistan’ı ileri karakol durumuna düşürdüğünü söylediler.
22 mayıs 1947’de Truman tarafından onaylanarak yürürlüğe giren Türkiye ve Yunanistan’a Yardım Kanunu’na uygun olarak, Türkiye ile ABD arasında 12 temmuz 1947’de bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşma gereğince Türkiye, ABD’den aldığı yardımı bu ülkenin arzusu ve onayı dışındaki amaçlarla kullanamayacak, yardımın kullanılmasında amerikan denetimine imkân vermek için, amerikan inceleme heyetlerine ve gazetecilerine her türlü kolaylığı gösterecekti. Nitekim Kıbrıs olayları sırasında Başkan Johnson, devrin Başbakanı İsmet İnönü’ye, amerikan silâhtarını Kıbrıs’a karşı kullanamayacağını bildiren 5 haziran 1964 tarihli mektubunu bu antlaşmaya dayanarak yazmıştı.