Tunuslu Hayreddin Paşa Kimdir, Hayatı, Dönemi, Hakkında Bilgi

HAYREDDİN PAŞA [Tunuslu] (1819-1890)

Osmanlı sadrazamı. Devlet yönetiminde köklü reformlar yapmaya çalışmıştır.

Kafkasya’da doğdu, 28 Ocak 1890’da İstanbul’da öldü. Doğum tarihi kesin olmadığı gibi, memleketi ve ailesi ile ilgili bilgiler de yetersizdir. Abaîza ya da Çerkez asıllıdır. Çocuk yaşta iken Kafkasya’dan İstanbul’a getirildi. Reisü’l-ülemâ ve Nâkibü’l-eşrâf Kıbrıslı Tahsin Bey tarafından satın alındı. Bir süre İstanbul’da kaldı ve özel eğitim gördü. Daha sonra Tunus Valisi Ahmed Paşa’ya satıldı. Zekâsı ve yeteneği ile yeni efendisinin takdirini kazandığından öğrenimine özen gösterildi. Klasik İslam eğitiminin yanı sıra Tunus’daki Fransız subaylarından Fransızca ve askerlikle ilgili dersler aldı. Daha sonra Fransa’ya gönderildi. Burada matematik, fen bilimleri, hukuk ve tarih okudu.

1842’de binbaşı rütbesiyle Tunus ordusunda görev aldı. Ertesi yıl kaymakamlığa (yarbay) yükseldi ve Tunus valisinin yaveri oldu. 1846’da miralaylığa (albay) yükselerek vali Ahmed Paşa ile birlikte Paris’e gitti. 1850’de mirliva (tuğgeneral) oldu ve Tunus süvari birlikleri komutanlığına atandı. 1852-1855 arasında, Fransa ile Tunus arasındaki anlaşmazlıklara çözüm bulmakla görevlendirildi ve sürekli olarak Paris’te kaldı. 1855’te ferik (korgeneral), 1857’de Tunus Eyaleti deniz müdürü (deniz kuvvetleri komutanı) oldu.

Tunus’taki görevleri

1861’de Meclis-i Hususî üyeliğine ve Eyalet Büyük Meclisi başkanlığına getirildi. 1863’te Tunus’la olan dostluk ilişkilerinin yenilenmesi göreviyle Fransa, Prusya, İsveç, Danimarka, Hollanda ve Belçika’ya gitti. 1864’te Tunus’ta ayaklanmalar başlayınca Os-manlı yönetimiyle görüşmek amacıyla İstanbul’a geldi. Tunus’a dönüşünden bir süre sonra, önceki göreviyle bir kez daha Avrupa’ya gitti. 1871’de Vezir-i Mübaşir sanıyla Tunus’un borçlarının tasfiyesi işinde görevlendirildi. 1873’te Vezir-i Ekber sanıyla Tunus dışişleri müdürlüğüne atandı. Vali Sadık Paşa’ nın İngiltere ve İtalya yanlısı tutumunu beğenmediğinden 1877’de tüm görevlerinden istifa etti.

Paris’e yerleşmişken II.Abdülhamid tarafından İstanbul’a çağrılan Hayreddin Paşa, bu isteğe uydu ve başkente geldi. İlkin Maliye İslahat Komisyonu’na başkan olarak atandı. Aynı zamanda Ayan üyesi ve vezir oldu. 1877 Osmanlı-Rus savaşının yenilgiyle sonuçlanması, Kanun-ı Esasi’nin askıya alınarak meclisin kapatılması gibi bunalımlar sırasında, saltanatının ikinci yılını sürmekte olan genç padişah, olağanüstü yetenekte gördüğü Hayreddin Paşa’ya bağlandı. Hayreddin Paşa kısa sürelerle Şura-yı Devlet ve Meclis-i Fevkalâde başkanlıklarında bulunduktan sonra Ocak 1878’de sadrazam oldu.

Sadrazamlığı ve reform girişimleri

Hayreddin Paşa, Türkçe’yi yeterince bilmediği gibi, Osmanlı bürokrasisinin işleyiş düzenini de henüz kavrayamamıştı. Buna, dönemin ağır koşulları da eklenince yedi sekiz ay kadar süren sadrazamlığı yoğun çalışmalarla geçti. Berlin Antlaşması koşullarının uygulanması konusunda büyük güçlüklerle karşılaştı. Antlaşmada yer almayan konularda, Rusya ile uzlaşma yolları aradı. Yenipazar’da asker bulundurulması, Yunanistan’la olan sınırın düzeltilmesi sorunlarını ve Avusturya ile olan uzlaşmazlığı gidermeye çalıştı. Liberal görüşlü olan Hayreddin Paşa, bir yandan da reformlara önem verdi. Yolsuzlukları önlemeye çaba harcadı. Adalet örgütünde değişiklikler yaptı. Bu girişimleri ve özellikle sadrazamların, padişahın buyruklarım uygulamakla görevli kişiler olmayıp demokrasilerin başbakana tanıdığı yetkilere sahip oldukları görüşünü benimsemesi yüzünden, yalnız II.Abdülhamid’in değil; ulema sınıfının da tepkisini çekti.

Kısa sadrazamlığı sırasında, geçirilmekte olan büyük bunalımdan yararlanarak Mısır’da bağımsızlık hazırlığına girişen Hidiv İsmail Paşa’yı bu görevinden uzaklaştırmayı başaran Hayreddin Paşa, Ağustos 1878’de padişaha uzun bir layiha vererek istifa etti.

Görevden çekilmesinden sonra Ayan üyeliğine atanan Hayreddin Paşa’yı istifaya zorlayan asıl neden, mâbeyin (saray genel sekreterliği) ile olan anlaşmazlığıydı. Padişah adına, iç ve dış tüm siyasal kararlarda etkili olmayı güden Mâbeyin, yenilikçi düşünceleri olan Hayreddin Paşa’yı saf dışı bırakmak zorundaydı. Bununla birlikte II.Abdülhamid, kendisine her zaman saygı duydu, sık sık iltifatlarda bulundu. Uygulamamakla birlikte devlet düzenine ilişkin layihalarım önemsemiş gözükmeye dikkat etti. 1879’da Meclis-i Mebusan’ın toplanmasını önlemeye söz vermesi koşulu ile yeniden sadrazamlık önerdi. Ancak Hayreddin Paşa böyle bir söz veremeyeceğini, tutum ve davranışını da değiştiremeyeceğini bildirerek öneriyi kabul etmedi.

Kişiliği ve yapıtının önemi

Hayreddin Paşa, altmış yaşlarında iken geldiği İstanbul’da, iki aylık bir denemeden sonra ve son derece kritik bir dönemde sadrazamlık görevini üstlenmiş, birçok şanssızlıklara karşın bu görevi başarıyla yürütmüştür. Bildiği gerçekleri söylemekten çekinmemesi, geniş kültürü, cesareti, kendine güveni ve sağduyusu ile Osmanlı Devleti’nin o dönemdeki önde gelen sivil ve asker yöneticileri arasında saygın bir yer almayı başarmıştır.

Yazmaya ve araştırmaya düşkünlüğü ile de tanınan Hayreddin Paşa, gezip gördüğü Avrupa ülkelerinin siyasal ve tarihsel gelişimlerini incelemiş; son yıllarını kitap okumakla geçirmiştir. Arapça yazdığı
Akvamü’l-Mesâlik fi Ma’rifeti Ahvali’l-Memâlik adlı yapıtı, 1868’de yayımlandıktan sonra 1879’da Türkçe’ye çevrilmiş, ancak saraya verilen bir jurnal sonucu toplatılmıştır. Fransızca’ya da çevrilen bu yapıt, başlıca üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde keşifleri ve buluşları özetleyen bir girişten sonra, Tanzimat’ın ilanı ve getirdiği yenilikler anlatılmakta, Osmanlı toplumunun yapısı konusunda bilgiler verilmekte ve 1861 yılına ilişkin sayılarla Osmanlı Devleti’ nin mali ve askeri gücü açıklanmaktadır. İkinci bölümde, Fransa, İngiltere, Rusya ve öbür Avrupa devletleri, tarihleri, yöneticileri, yönetimleri, orduları, yasaları, gelirleri, dinleri, siyasetleri ile ayrı ayrı tanıtılmaktadır. Son bölümde ise karşılaştırmalı cetvellerle devletlerarası kıyaslamalar yapılmakta, ayrıca bellibaşlı kentler, dağlar, ırmaklar yine sayılarla verilmektedir.

•    YAPITLAR (başlıca): Akvamü’l-Mesâlik fi Ma’rifeti Ahvali’l-Memâlik, 1868.

•    KAYNAKLAR: Abdurrahman Şeref, Tarih Musahabeleri, 1924; I.M.K.Inal, Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar II, 1982; Osman Nuri, Abdülhamid-i Sâni ve Devr-i Saltanatı, II, 1911; Sax, Machtverfall der Türkei, 1908.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski