Yaratılış ve Tanrısal Işık
Yaratılış olayı üzerine iki ayrı inanç ileri sürülmüştür. Biri yaratılışın, Tanrı istenciyle “yoktan varetme”, öteki Tanrı özünden bir ışık olarak “fışkırma” biçiminde olduğudur. Birinci görüşü savunanların kaynağı tektanrıcı dinlerin ortaya attığı “kutsal kitaplar”, İkincisinin ise çoktanrıcı dinlerle Yeni-Platonculuk akımının kurucusu Plotinos’tur. Plotinos’a göre, yaratılış yoktan varoluş değil, engin bir ışık kaynağı olan Tanrı’dan fışkırmadır (emanatio).
Böhme, bir yandan Hıristiyanlık’ın tek kaynağı olan Incil’e bir yandan da, dolaylı olarak, Plotinos’a dayanarak yaratılış olayının Tanrı özünden görünüş alanına çıkan “tanrısal ışık”la başladığı görüşünü savunmuştur. Eski İran’da gelişen, oradan bütün Doğu ve Batı ülkelerine yayılan, kimi düşünürlerce ilgiyle karşılanan ve yaratılışı “göksel ışık”a bağlayan Zerdüşt inancı Hıristiyan tannbilimine de sızmış, yeni düşüncelerin ortaya atılmasına olanak sağlamıştır. Tann ile evren arasında öz birliği inancını işleyen bu görüşün içeriği ve ereği insanın yüce bir varlık olduğunu ortaya koymaktır. Kutsal Kitap, insanın balçıktan yaratıldığını, Havva-Adem İkilisinin işledikleri suç nedeniyle düşüş’e uğradığını bildirir. Bu düşünce insanın yalnız suçlanması değil, “aşağılanması” anlamını da içerir. Oysa tanrısal ışıktan bir “görünüş” biçiminde ortaya çıkma insanın değerini yüceltir. Başta tasavvuf olmak üzere, kimi düşünce akımlarının insanı “tanrısal ışık” (ilahi nur) olarak görmelerinin nedeni bir yücelme inancıdır.
Gerek İslam felsefesi, gerek Hıristiyan felsefesi, değişik yorumlarla, insanda “tanrısal ışık” bulunduğu inancını benimsemiştir. Özellikle insan “ruh”unun Tanrı’dan kaynaklandığı, bir ışık niteliği taşıdığı, bu nedenle insanda yüce bir tözün bulunduğu görüşü yaygındır.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi