açıklayıcı
sf. 1. Bir sorunu gerekli açıklığa kavuşturan. 2. db. Kendinden önce gelen kelimeyi belirten, açıklayan (kelime veya kelimeler): Atatürk, yeni Türkiye’nin kurucusu, daima saygı ile anılacaktır cümlesindeki ‘yeni Türkiye’nin kurucusu’ sözü Atatürk adının açıklayıcısıdır.
Güncel Türkçe Sözlük
açıklayıcı İng. appositive
Kendinden önce gelen sözcüğü belirten, açıklayan sözcük veya sözcükler: Şanlı Türk bayrağı, sancağımız, törenle direğe çekildi; Atatürk, yeni Türkiye’nin kurucusu, daima saygı ile anılacaktır; Hafızasında hayat, kendini bilmeye başladığı ilk devrin hiç unutamayacağı anılarının başı, Beşiktaş’ta doğduğu eve kadar uzar, gider; Çok sevdiğimiz yuvamızı, evimizi yıktılar; Çabucak özlediği oğlundan, Ali’sinden uzak kalmıştı; Sevgili kızında, biricik evlâdında her türlü değerin bulunmasını istiyordu vb.
BSTS / Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü 1972
açıklayıcı İng. appositive
Kendisinden önce gelen kelime veya kelime gruplarını daha açık ifade etmek ve anlamı güçlendirmek için kullanılan kelimeler veya kelime grupları: Atatürkün büyük Nutuku, siyasî ve millî tarihimizin birinci elden kaynak eseri, Türk hitabet sanatının da doruğa yükselmiş bir şaheseridir. (M. K. Atatürk, Nutuk, Ön Söz). Sonra acayip bir değişiklikle ellerine geçirdikleri bu insan malzemesinin, bu küçücük ve canlı şeyin yerini almaya çalışıyorlardı. (A. H. Tanpınar, Huzur, s. 285). Sonunda yorgun, bitkin ve içi kapkaranlık, kendisini uykuya, kalbinin vurşunu hızlandıran kâbusların arasında, zaman zaman aranan noktaların büyük müjdeler gibi uyuşturduğu uykuya bıraktı. (T. Buğra, Yalnızlar, s. 51). açıklayıcı özne, açıklayıcı nesne, açıklayıcı dolaylı tümleç ve açıklayıcı zarf tümleci durumunda olan kelime veya kelime grupları da vardır. Bunlara bk.
BSTS / Gramer Terimleri Sözlüğü 2003
açıklayıcı İng. commentator
Sinema Açıklamayı okuyan kimse.
BSTS / Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü 1981