açılmak
(nsz) 1. Açma işine konu olmak: Kasabada bir çırçır fabrikası açılmış. –A. Ümit. 2. Renk koyuluğunu yitirmek: Perdenin rengi açıldı. 3. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak: Ateşi düşünce hasta açıldı. 4. Denizde kıyıdan uzaklaşmak. 5. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. 6. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. 7. İşini gereğinden veya götürebileceğinden geniş tutmak. 8. Genişlemek, bollaşmak: Ayakkabısı açıldı. 9. Delinmek, yırtılmak: Pantolonun dizleri açıldı. 10. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek: Belki hava açılıyor. –R. H. Karay. 11. Gereken güce ulaşmak: Araç uzun yolda açıldı, hızı arttı. 12. (-e) Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek: Hiç kimseye açılmayarak yaşadığım bu altı ay beni bitirdi. –P. Safa. 13. (-e) Kapı, yol vb. geçit vermek: Yol açılmış, biriken vasıtalar sel hâlinde akmaya başlamıştı. –H. Taner. 14. Yüzerken kıyıdan uzaklaşmak: Ben yüzerken biraz fazla açıldım, kendimi Vardar’ın kuvvetli bir akıntısına kaptırdım. –Y. K. Beyatlı. 15. mec. Ayrıntıya girmek.
Güncel Türkçe Sözlük
açılmak
1. Açılmak (kapak vb.). 2. Kenara çekilmek
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
açılmak İng. open up
Oyuncunun (gövdesini seyirciye doğru döndürmesi.
BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü 1983
açılmak (I)
1. Zahir olmak, nümayan olmak, aşikâr olmak. 2. Ortadan kaybolmak, görünmez olmak.
Tarama Sözlüğü 1963
açılmak (II)
Fetholunmak.
Tarama Sözlüğü 1963